Yavaş Yavaş Unutulmak

46 4 2
                                    

Alev alev yanmak, başlayarak ayaklardan
Kaval kemiğinde, karın boşluğunda,
Kalbinde hissetmek alevi; ardından
Güçsüz kalan kollarınla, saçlarınsa tutuşan
Çığlığın sönmediyse, boğazın olmuşsa tahriş
Boğulmadıysan dumandan, acısını duyduysan
Son ana dek ve tüm odunlar
Tükenmeden yanmaya başlamadıysa göğsünde yitiriş,
Azapların en büyüğüdür yavaş yavaş yanmak.

Ah, nasıl acıtıyormuş, damara yavaşça giren
Küçük paslı demir ya da bir cam parçası düşen,
Kırılan kalplerden. Toz toprak olmuş halı
Hafızamın kirleri temizlenmemiş ki yerden!
Yavaş yavaş kesilmek, pıhtılaşmayan kanla
Uyuşmayan sinirle, ölmeyen hislerinle
Sahte sadist bir doktorun ameliyat masasında
Biçare beklemek... Bir de tavanda ayna.
İki duyuya hitap, hem dokunursun hem izlersin,
Gül bedenin bitap, hem ağlarsın hem özlersin.

Yavaş yavaş unutulmak, hiç dinmeyen bir acı,
Rahmet okutan linçlere, yalvartan insanı.
Bir anda bitsem dedirtiyor, gömülsem diri diri.
Açık kalan yaralarımı kurtlar sarıyor iri iri.
Hemen kaybetmedim ben, başımı yastığa
Koyar koymaz uyumadım, dalmadım düşlere.
Bir bir eksildim ben lavanta kokan hafızalardan.
İsmim harf harf karalandı sarı sayfalardan.
Aşındı bastığım taşlar, yürüdüğüm yollar.
Yavaş yavaş unutuldum, esen kalsın dostlar.

Seçme ŞiirlerWhere stories live. Discover now