3.Bölüm

166 75 86
                                    

      
Müzikle okumayı unutmayınız.!
   

  Son sürat gelip geçen arabalar, İstanbul kalabalığının çıkardığı gürültü ortalıkta dönen olayları örtüyordu sanki.

      Kapüşonlu genç gizemli bir şekilde labirente benzer ara sokaklardan diğer sokağa gelip geçerken sanki takip ediliyormuş gibiydi. Arkasında en başından beri hafifçe duyduğu adım seslerine kısa soluklu nefes sesleri de eklenince deli gibi koşmaya başlamış, bacakları gideceği yeri biliyormuşcasına dönemeçli sokaklardan ani dönüşler yaparken sonunda güvenli bir yer bulmuştu. Çarpık kentleşmenin görüldüğü apartmanlardan birinin bodrum katına sığınmıştı. Uzun süredir koştuğundan bir kaç dakika soluklanma ihtiyacı duydu. Derimce aldığı nefesler sonucu sakinleşirken sırt çantasının fermuarını açtı. Çantanın içinden kapüşonlu buz mavisi kot bir ceket çıkardı. Çantayı yere bırakıp üzerindeki siyah yağmurluğunu içine koydu. Dizlerinin arasında sıkıştırdığı ceketi üzerine geçirdi. Marka siyah gözlüğünü de çantaya atıp kemik gözlüklerini geçirdi başına.

Yavaş ve sakince apartmandan çıktı. Sanki az önce telaş ve endişeyle bodruma inen o değildi.

Dikkat çekmeyen tavırları, soğuk kanlı olması onun İstanbul kalabalığına karışmasına yardımcı olurken adımlarını biraz daha hızlandırdı. Bir süre yürümesinin ardından buluşacakları minik ve sevimli kafeye geldiğinde derin bir nefes alarak alnındaki terleri koluyla sildi ve kafeden içeri girdi.

Eskimiş kapının menteşeleri gürültülü bir şekilde gıcırdarken çoğu boş olan masalardan en solda köşedeki masaya oturdu.

Bir süre soluklarının seslerini dinledi, sonra deri kordonlu siyah saatine dikti gözlerini.

Bekletilmek ve kısıtlı zaman hiç uyumlu bir ikili değildi.

Zamanı kısıtlıydı.

Dakikalar sonunda kafeye giriş yapan Melih Bey masaya yerleşti ve ümit pırıltıları bulunan bakışlarını karşısında ter içinde kalmış genç adama dikti.

Masadaki sessizlik Melih Bey'in ağzını aralaması ve hemen sonrasında genç adamın onu susturmasıyla sona ermişti.

Genç adam cebindeki metalik Flash Bellek'i masanın üzerinden Melih Bey'in önüne sürdü.

"Şimdi ki hedef SMB. Hazırlanan planları ve bir tür koruma kalkanını Disk'e yükledim." genç adam tekrar saatine baktı. Yaklaşık On dakikası vardı. "Yalnız. Bu sizi en fazla bir kaç ay idare eder, er geç taktik değiştirirler."

Gözlüğünü düzeltip sırt çantasını taktı. "Gitmem Gerek..." diyerek kafeden çıkışını yaptı.

Melih Bey genç adamın arkasından hayranlık dolu bakışlar atmakla yetindi. Kendi kendine söylenmeden de yapamadı.

"Aferin be aslanım."

***

Melih Bey Emniyet Müdürlüğüne ayak bastığından beri tüm gözleri üzerine toplamıştı.

Lacivert çizgili takımları, havalı gözlükleri, sağa yatırılmış koyu kahve saçları, bordo mendili, siyah rugan ayakkabıları...

Asansöre binmiş ve çıkmak istediği katın numarasını tuşlamıştı.

Yavuz Güney ile özel bir randevuları vardı.

Asansör kapısı o ilginç sesle açılıp Melih Bey'e yol verirken, adam avcundaki Flash Disk'i sıkarak kendinden emin adımlarını Yavuz Bey'in odasına yönlendirdi.

Kapıyı tıklatmış ve 'gir' sesini duyunca içeri girmiş çoktan misafir koltuklarından sağdakine oturmuştu.

İyice yerleşip bacak bacak üstüne attı.
"Piyasada ki ticaret şirketlerinin %58'i fena halde tuzağa düştü. En ist seviye korumalar bile aşıldı. "

Yavuz Bey ellerini bir birine bağlayıp düşünceli bakışlarını Melih Bey'e çevirdi.

"Peki ne yapmalıyız?"

Melih Bey duyduğu soruyla pis gülümsemesini yüzüne taktı. Ayağa kalkıp elinde tuttuğu Flash Bellek'i masanın üzerine bıraktı.

"Düşmana kendi taktikleriyle saldıracağız.."

***

Yavuz rahatlamasının verdiği gevşek yüz hatlarıyla Murat'ın yanına geldi.

Masanın kenarına oturdu.

"İki ayınız var Murat. Tam tamına iki ay." dedi elleriyle oynarken.

Murat garip bir ifadeyle Yavuz'a baktı.

"Ne iki ayı?"

"Çeteyi yakalamak için tabiki de."

Yavuz 'ha'deyince olacak bir şeyden bahsediyormuş gibiydi.

"Nasıl olacak o?" Murat'ın gözleri büyümüş algılama problemleri yaşıyordu.

Yavuz Kollarını bir birine doladı.

"I-ııı.Asıl soruyu sormadın." dedi gülerek.

"Neden iki ay?" Murat karşısındakine uyum sağlamaya başlamıştı.

"Çünkü en fazla iki ay sonra işlerin ters gittiğini anlayacaklar."

Murat şaşkımlıkla, aniden dikeldi.

"Ne yani doğru mu?"

Yavuz yamuk sırıtışıyla ayağa kalktı. Odanın çıkışına yöneldi.

"Hep öyleydi Murat Komiser."

ATEŞBAZNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ