bölüm 22

436 75 287
                                    

Medyada: BİRCE YAMAN & ASLI DİZGİN

Kendinden emin bir şekilde, masaya yaklaştı, sandalyeyi çekip sakince oturdu Birce.
Direkt karşıya bakıyordu. Dudaklarını ısırarak ve içinden küfürler yağdırarak, yaklaşık yüz metre ileride ki masada, grup halinde oturan topluluğu seyrediyordu.
"Bunlar hiç mi ayrılmıyor yahu!" diyerek saatine baktı. Derse daha çok vardı. Burada oturup birşeyler atıştıracak ve Aslı'nın yalnız kalması için dua edecekti. Başka çare yoktu.

Birce yaklaşık bir haftadır hemen her gün, Aslı'nın okuduğu bölümün olduğu binanın önüne kadar geliyordu. Aslı ile karşılacağı anı iple çekiyordu. Düşünmüş, taşınmış, iyice araştırmış ve sonunda Aslı ile yüzyüze konuşmaya karar vermişti. İkisi da aynı üniversitedeydi.
Bu Birce için sürpriz olmuştu. Nereden bulacağım Aslı'yı diye kara kara düşünürken, küçük çaplı bir internet araştırması sonucu aynı okulda olduklarını öğrenmişti.

ULUKENT ÜNİVERSİTESİ uluslararası ilişkiler bölümü, üçüncü sınıf öğrencisiydi Birce. Geçen sene ara vermeyip devam etse, bu yıl bitecekti okulu. Fakat o, Birkan'ı yalnız bırakamamış ve onunla beraber Amerika'ya gitmişti. Şimdi ise derslere kaldığı yerden devam ediyordu.
Kendi bölümü daha uzaktaydı ama o mesafeyi sorun etmeyerek her öğle arası Aslı'nın olduğu, arkadaşlarıyla oturup konuştuğu yere kadar yürüyordu. Amacı Aslı'yı yalnız yakalayıp gidip karşısına geçmek, Birkan ile ne işi olduğunu, en önemlisi ise kız kardeşi Cansu ile Birkan'ın ölümü arasında bir bağ olup olmadığını öğrenmekti.

Ayaz elindeki iki bardak çay ile masaya oturduğunda, Birce hiç istifini bozmadan karşıya bakmaya devam ediyordu. Kafası o kadar meşguldu ki, Ayaz'ı farketmedi bile.

Ayaz çay bardağının tekini Birce'nin önüne doğru iterek
"Seni burada bulacağımı biliyordum" dedi.

Birce bir an da Ayaz'a dönerek
"Aa! Sen mi geldin? Hiç farketmedim."

"Evet. O kadar dalmışsın ki, kıyamet kopsa farketmeyecek gibisin!"

Ayaz üstü kapalı sitem ediyordu Birce'ye. Sıkılmıştı onun bu takıntılı hareketlerinden. Varsa yoksa Aslı. Onunla konuşmadan rahat etmeyecekti belli ki. Ayaz da çok merak ediyordu neler olup bittiğini ama Birce gibi kendini soyutlamıyordu hayattan.

Birce heyecanla konuşmaya başladı
"Ayaz yapma lütfen. Benim için ne kadar önemli olduğunu biliyorsun. Bu iş açığa çıkmadan rahat uyku yok bana."

Ayaz sitemle
"Peki ne yapmayı düşünüyorsun Birce? Böyle her gün gelip, uzaktan Aslı'yı izleyip gidecek misin? Nereye kadar sürecek bu?"

"Hayır! Tabi ki öyle değil. Ben sadece uygun ânı yakalamaya çalışıyorum. Böyle arkadaşlarının içinde gider konuşursam herşeyi berbat edebilirim ve artı yanındakilerden güç alıp beni tersleyebilir. Bu yüzden onu yalnız ve hazırlıksız yakalamalıyım."

Birce haklıydı. Yalnız konuşmak en mantıklısıydı. Gerçi yalnız da olsa Ayaz, Aslı'nın olan biten herşeyi anlatacağını hiç sanmıyordu. Ki eğer Birce'nin varsayımları doğru ise bile, bu kız polise anlattıklarının tek kelime fazlasını anlatmazdı.
Ayaz düşündü. Birce'ye yardım etmek istiyordu ama neyapacağını o da tam bilmiyordu. Oradan buradan duyduğu bilgi kırıntılarını Birce'ye anlatmaya karar verdi.

"Birce ben bazı şeyler duydum. Sende bilmek istersin belki."

"Evet dinliyorum. Nedir?"

"Bizim, önümüzdeki hafta yıl sonu balosu var ya!"

Birce'nin yüzü düştü birden.
"Ben o baloya gelmek bile istemiyorum Ayaz. Bu durumdayken eğlenemem."

Ayaz keyifli bir şekilde gülümseyerek
"İyi. Sen bilirsin. Aslı ve arkadaşları o balo için günlerdir hazırlanıyormuş. Bende diyecektim ki en uygun yer balo olabilir. Hem kaçamaz senden, hemde öyle bir durum da sen karşısına çıkıp, en can alıcı sorunu sorarsan panik yaparak pot kırabilir. Yani ağzından birşeyler kaçırabilir."

Kusursuz İkiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin