ÇASÇ 31. GÜN GELİR, DEVRAN DÖNER

21.3K 2.1K 481
                                    

♥♥ÇARŞAMBA GÜNÜ ÇASÇ GÜNÜ♥♥

📆📆📆

Kurduğum cümleden sonra Fatih'in o darbe yemiş suratını gördükten sonra, tuhaf bir iç rahatlığıyla Ayşegül teyzenin arkasından gittim. Gülmeyi gerçekten istemiyordum ama sınırlarımı zorluyordu boğazıma dizilen kahkahalar. Ayşegül teyzenin yanına geldiğimde "Ferhat'ı da sen yaktın değil mi?" dedi. Aklıma Esra'yı verdiğimiz gün gelirken, elimdeki biber kavanozuyla yaptığımız tartışma canlandı gözümde. Ayşegül teyze, tartışmamızı bilmiyor olabilirdi ama köy biberi de Esra'nın aklına gelemeyecek kadar masumluktan uzaktı.

Bi' kendi kendimi ele vermediğim kalmıştı. O da oldu, tam oldu.

Ben hiçbir cevap veremeyince, gülerek oturma odasının kapısını açtı Ayşegül teyze. "Gel hadi" diyerek beni öne attığında itiraz edemeden kendimi salonda buldum. İlk olarak annemin gözleriyle buluştu bakışlarımız. Onun beni Fatih'e vermek isteyeceği düşüncesi bir ay önce bana uzaktı ama sonradan verdiği umut sayesinde şimdi yadırgamıyordum. Annem, verdiği sözü tutmuştu işte.

İçimde taşmayı bekleyen duygular yüzünden anneme koşarak gidip, sarılmayı istesem de bunu otele döndüğümüzde zaman yapmam daha hayırlıydı. Şimdi, düzgün bir gelin olma zamanıydı. Benden de artık ne kadar düzgün bir gelin olurdu, orası da meçhuldü ya, neyse artık.

Uygun adımlarla annemin yanına gittim. Elini tutup öperek başımın üstüne koyduktan sonra, yanaklarını öptüm. Sulu sulu öpmeyi daha çok istiyordum şuan ama bu kadarıyla yetinmeliydim. Yoksa annem, terlikle kovalardı beni.

Evlenecek yaşa gelmiş kızın, hala terlikle kovalanıyor olması da ayrı bir utanç kaynağıydı. Bunu, annemle konuşmalıydım. Terlikle kovalanma yaşımı geçmiştim artık ben. Evleniyordum yahu!

"Allahü teâlâ mübarek eylesin." Annemden de güzel bir duayı kopardığımda, mutlulukla gülümsedim. İçim kıpır kıpırdı! Yıllarca kurduğum günün hayalini yaşıyordum şuan. Gerçi, bu şekilde kurmamıştım. Zira, bu benim hayal gücümün bile çok fazla üstündeydi ama hayaldi işte bir zamanlar. Şimdiyse o hayali yaşıyordum.

Şükürler olsun sana Allahım!

Annemden sonra, Yaren'in annesine geçtim. Onunla da aynı sahneleri yaşayıp, bir de dua kopardığımda gönül rahatlığıyla kenara geçtim. Sevdiğim insanla, harama günaha bulaşmadan evleniyordum. İçim rahattı. Ailemin yüzüne gölge düşürmemiştim. Aileme güven eksikliği yaşatmamıştım. Ben sadece sevmiş, dua etmiş ve sabretmiştim. Bu da benim ödülümdü.

"Beyza, kahveler?" Ayşegül teyzenin sesiyle kendime gelirken, unuttuğum kahveler de nihayet zihnime düşmüştü. Mahçup bir ifadeyle gülümseyerek "Aklımdan çıktı" dedim. Aslında, aklım komple çıkmıştı bedenimden ama bunu bilmeseler de olurdu. Oturma odasını gerisin geri terk ettim. Koridora çıktığımda aklıma gelen Fatih, yüzümü gülümsetirken, etrafımı kontrol etmeyi de ihmal etmemiştim. Bir karşılaşma vakası daha yaşamak istemiyordum. Hele konuşmasını hiç istemiyordum. Tabi, içimdeki mazoşist tarafım bunu fazla fazla istiyordu ama ona uymayacaktım. Kendi kendime acı çektirmek istemiyordum. Kalbim, bana lazımdı.

Hiçbir sorun yaşamadan mutfağa geldiğimde, Yaren, kahveleri bardaklara döküyordu. Benim unuttuğum kahveler hazırlanmıştı bile. Hızla Yaren'in yanına geçtiğimde beni direk ocağa yönlendirdi. "Fatih'in kahvesini de yap hızlıca." Evet, birisinin beni yönlendirmesine ihtiyacım vardı ve şuan elimde bir tek acımasız Yaren vardı.

Kendi usulümle kahvemi yaparken, hayaller alemine dalmıştım bile. Nişan ve düğün hazırlıkları bir bir canlanıyordu gözümde. Her yapacağımı ayrı ayrı düşünüyordum. Ayrıca bir de dilimi alıştırmam gerekiyordu. Ben nasıl diyecektim şimdi Ayşegül teyzeye anne diye? Allah'tan, sürekli bir arada değildik de dilim çok yatkın değildi teyze demeye. Bir de utanarak belirtmeliyim ki bazı geceler bunun üzerine alıştırma yapmıştım ama o zaman on altı on yedi yaşlarındaydım. Öyle şeyler yapmam normaldi. Ben, şimdi bile büyüyememiştim ki. O zamanlar ne halde olduğumu tahmin etmek zor değildi bence.

Çıkmaz Ayın Son Çarşambası (İslami Yaşantılar serisi/3)Where stories live. Discover now