08. UFAK BİR OYUN

12.5K 365 86
                                    

Gifteki yakışıklı: Arasımızzz.

"Sevgilim."

Dilim birine dolanıp, gözlerimin saniyeler içerisinde kocaman olmasına engel olamadım.

Azımdan çıkan sadece kaba olmayan ama son derece beklenmedik bir 'ha' sesi oldu.

Aras'ın bunu önemseyip önemsememesi o kadar sorun değildi.
Ama biz 'üvey' adı altında kardeş olacakken buda nerden çıkmıştı?

Bu yalan elbette ortaya çıkacaktı. Ve bence bu her kes için şok olacaktı.

Şuan her şeyi inkar edip burdan kurtula bilirdim. Ama Aras'ın yüzünde ki o şaşkınlık beni durdurmuştu.

Ellerini ceblerinden çıkarıp, iki yanında sallayıp bizi işaret etti.

Bu her ne kadar küçümser bir şekilde olsada umursamadan, Alaz'a baktım.

Bana bir iki kaş göz işareti yaptı. Ama ben bu diyaloglardan hiç anlamıyorum. Ama büyük ihtimallikle, 'yalana ortak ol' diyordu.

Yavaşça kafamı sallayıp Aras'a baktım.

"Siz ne ara sevgili oldunuz?"

Alaz elini omuzuma atarken beni kendine çekti. Ani ve beklenmedik bir hareket olunca kendimi onun kolunun altında buldum.

"Daha yeni."

Bu yalana inanmak bile saçmaydı.
Ben Aras'ın peşinden gitmiştim.
Bir sevgilim olsa bunu yapmazdım.
Bunun Aras ile alakası veya ona olan duygularım ile alakası yoktu. Zaten ona karşı ne hissettiğimi pek bilmiyordum. Benim tek amacım onun peşinden gitmekti. Her neyse sorun şu ki benimle olan biri buna asla hoş görü ile bakmasını istemezdim. Çünkü benim hayalimdeki erkek kıskançtı.

Aras bana tek kaşını kaldırıp baktı. Ne düşündüğü pek anlaşılmıyor hatta saçma bir şekilde onun aklından geçenleri okumaya çalışıyordum.

Ama onda olan koca boşlukta kendisi gibi tüm hisseleride kaybolmuş gibiydi.

Ama neden?

İllaki bir açıklaması vardı. Belkide çektiği acıları. Bir ailesi vardı belkide, pikolajik olarak sorunlarında olduğu kesindi ama...

"İyi bakalım." Dedi buz gibi soğuk bir sesle.

Bu sefer tek kaşı havada ben ona baktım. Ondan ümidimi kesmiş gibi olmamı beklemesi muhakkaktı.

Aras arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Ama o bizimle gelmicekmiydi?

Bu soğuk havada daha fazla dışarda kalmaması lazımdı.

Alaz'dan kurulup ona doğru hızlıca gittim, kolunu tutup çektiğimde bana döndü, elleri cebinde, kaşları çatıktı.

"Gelmiyor musun?"

"Sence?" Dedi soru sorar gibi. Ve küçümseyici bir şekilde. Kolunda ki elini çekip ona baktım.

"Gitme birlikte gidelim eve, bu gün başına fazla bela oldum."

Aras'ın dudakları alaycıl bir şekilde kıvrılırken. Ona dikkatle bakmaya başladım. Mavi gözlerindeki yorgunluk bariz belliydi, göz altları hafifte olsa mordu ve dudakları kurumuş ten rengi ile aynı gibi duruyordu. Onu ilk gördüğümde güzelliği kıskanılacak derecede idi, şimdide öyle ama kötü maddeler onu bu hale getiriyordu.

Peki bu halide son derece çekici olabilirdi. Ama benim için değil.

"Başıma bela olmayı bıraklalısın peri."

SUÇLU +16 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin