04.İNANDIN MI

15.8K 541 118
                                    

Multimedya: ALAZ SEÇKİN

Not: burnundaki halkayı yok sayın.





İçinizde olan acı ile yaşamak o kadar berbat ki hayatımda her gün ölüyorum.

Her şey bir yana birde aklımda olan Aras denen bir gereksiz vardı.

Ha oda bir yana yarın cici cici insanlarla yemek vardı.

Sıkıntıyla yana döndüm.

"Ne bok çuvalı bir hayat be." Dedim kendi kendime. Babamı başka bir kadınla düşünmek her ne kadar beterse bir ömür yanlız kalması da beterdi.

Gözlerimi yine yumarken gürleyen gök yüzü ile tekrar açtım gözlerimi.
Hep çok korkmuştum bundan. Birden etraf aydınlandı hemen ardından bir gök gürültüsü daha.

Yataktan kalkıp boydan boya cam olan pencereye yürüdüm.

Perdeyi tek hamlede bir kenara savurdum.

Yer yüzüne inen damlalara baktım.

Yere çalışmaktan başka çareleri yoktu...

Derin bir nefes alarak oflayarak geri bıraktım...

Çarem yoktu. Her şeyi anlatmak dışında. Sadece zaman az biraz zaman.

Sonra o kendini beğenmiş geri zekalı pis suçluya gösterecektim.

Perdeyi tek elimle kavrayıp çekeceğim sırada etraf tekrar aydınlandı elimdeki perde yana kayarken bahçeye dikkatle baktım. Orda biri vardı... Biraz daha baktım.

Yat zıbar Diyar...

Ya hayaldi ya gerçek. Ama bunu takmıcak kadar rahat bir insanım ben ne yapayım.

Sabah okula gitmek istemiyordum zaten o olanlardan sonra o okula adım dahi atmak istemiyordum.
Ama okuldan atılıp oraya mecbur bırakıldım.

Aşağı indiğimde babam yoktu. Fırsat bu fırsat yat uyu kızım. Tekrar yukarı çıkıp yatağa girdim.

Hayatımda en nefret ettiğim şey telefonun çalması.

***

Üzerimde olan borda elbiseye baktım. Gayet hoş gözüküyordu. Yandan bol bir şekilde ördüğüm saçlarımla tam olarak tatlı kız imajını yakalamıştım.

Ve karşımda babam vardı yaklaşık 12 dakikadır kadını ve oğlunu bekliyorduk adı neydi acaba.

Elimdeki bardağı bırakıp babamın beni her ay getirdiği yere baktım. Zorla getirdiği diye düzeltelim. Burası son derece kokoş bir yerdi. Her yerden asalet yerine yapmacıklık ve benim sahibim zengin der gibiydi.

Ve şu yakışıklı garson buraya doğru geliyordu. Maşallah gel.

"Efendim bir şey arzu eder misiniz?"

Senden bir tane. Bu çocuk burda harcanıyor arkadaş.

"Hayır kızım sen."

Bitmiş olan koca şişeye baktım can sıkıntısından su içip içip durmuştum.

"Su." Garson gayet çapkın bir şekilde gülümseyip başını olumlu anlamda salladı.

"Hemen efendim.''

Çocuk yanımızdan uzaklaşırken arkasından baktım. Vay vücudu on numara. Onu takip ediyordum ama bir yerden içeri girdi.

"Baba ne zaman gelirler."

SUÇLU +16 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin