마리나

147 22 2
                                    

8.28

Lu Han, gözlerini acı dolu bir sabaha açarken refleks haliyle yanında hissetmesi gereken meleğin kokusunu içine çekti. Kokusunu yastığında bulamayınca beyaz elleri, siyah çarşafın üstünde gezindi ve çift kişilik yatak birden zihninde kocaman kaybolunası bir kuyu haline dönüştü. Gözlerini açmaya korktuğu halde takdire şayan kirpiklerini kırpıştırdı ve güneş dolu odaya baktı.

Minseok yoktu.

Gece açmadığına emin olduğu pencere sonuna kadar açılmış ve Seul'de asla bulunmayan güzellikte bir menekşe kokusu duvarları donatmıştı. Lu Han, terk edildiğini kabullenmek istemiyordu. Onu bırakmayacağına binlerce kez yemin etmişti. Onun mor gözlerine bakarken sayısız defa söz verip umut etmişti. Aşkının gücüne öylesine güvenmişti ki gökyüzündeki tanrıların onları ayıramayacağına inanmıştı.

İşe yaramamıştı.

Minseok yoktu.

Başına sancılı bir ağrı girince doğrulduğu yatağa sertçe düştü ve düş banyosuna girmişçesine dün gece yaşadıklarını hatırladı.

~

12.31

"Bu gece birlikte ölmeliyiz." diye fısıldadı Luhan kan damlayan parmaklarına bakarken.

"Hayır." diye itiraz etti Minseok ve Lu Han'ı kalan son gücüyle kendinden uzaklaştırdı. Dizlerinin üstüne düştüğünde kulaklarından kanlar fışkırıyor ve gözleri morun en parlak tonunu sahipleniyordu.

Lu Han, sevdiği adamın düştüğü durumu gördükçe kendinden nefret ediyor ve elinden onu kurtaracak bir iş gelmedikçe çocuk gibi kendine çekilip ağlamak istiyordu.

Lu Han'ın omuzları ağlamaktan titrerken Minseok'un zar zor çıkan sesini duydu.

"Başka birini sevmey-" kelimelerini bir bıçak gibi kesti ve ağladığı halde derin sesini Minseok'a sundu.

"Sakın bana başka birini bulmamı söyleme. Beni terk etmeyeceksin. Asla."

"Orada olacağım." dedi Minseok ve titreyen parmaklarını yıldızlara kaldırdı.

Lu Han, yukarıyı gösteren elini takip etti ve Minseok'un ismini sayılarak kafasını göğsüne gömdü.

"Minseok, minseok, minseok, minseok..."

"Beni sakın bırakma."

Lu Han'ın Minseok bilincini kaybedip yalnızca bir parça et olarak kalmadan önce, dudaklarından çıkarmayı başardığı zavallı kelimeler bunlar oldu.

~

Lu Han, kalbini bir katran gibi siyahla kaplatan vedayı hatırlayınca güneşin sakladığı lanet yıldızlara doğru baktı ve sevgilisinin orada olup onu izlediğini hayal etti.

Onu özleyecekti.

Minseok'un banyoda sakallarını kesmek için kullandığı jileti, bileklerinin dikine batırırken onu özlememeyi diledi.

Saniyeler sonra gözlerini sonsuzluğa dileyerek kapadı ve kör edici mor ışık hüzmesini görmedi.

----

Bekleyenlerden özür dilerim
Finalden önceki son bölüm
Hala xiuhan shipliyorum~

12:30 :: xiuhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin