"Yapboz"

466 31 22
                                    



-1 gün sonra-

Kapının şiddetlice çalmasıyla gözlerimi gecenin köründe aralıyorum. Etraf karanlık olduğu için gözlerim hiçbir şey görmezken kafamı yastığın altına gömüp, uykuma kaldığım yerden devam etmek istiyorum.

Ama çalan kapı buna engel oluyor. Kim bu gecenin 4'de gelen?

Sıcak yatağımdan kalkıp, paytak adımlarla merdivenlerden aşağı inip kapıyı açıyorum. Açmamla içki kokusu burnumu doldururken " İsyan" diye bağıran Murat'a çeviriyorum bakışlarımı.

Gece gece ne istiyor bu benden!

"Murat ne işin var senin burada." Diyorum uykulu sesimle.

" Sen beni terk edemezsin kızım. Ben seni terk ederim " diyor sarhoş sesiyle.

Oflayarak "Ben seni çoktan terk ettim be adam sok şunu kafana! " diyorum.

" Ah be sarım. Yaktın beni." Diyor sarhoşça.

Ardından bağırarak isyanı söylemeye başlıyor.

Ağzını kapatıp içeriye çekiyorum. Burun buruna geldiğimizde gözlerimi kırpıştırarak geri çekiliyorum.

" Sarılsana bana " diyor çapkınca.

İçtiği içkinin kokusu fazlasıyla burnumu doldururken " Yürü" diyorum.

" Nereye güzelim yatak odasına mı " diyor.

" O hakkı başkalarına sunuyorum" diyorum.

Kolundan tutup, salondaki koltuğa oturttuktan sonra gömleğinin düğmelerini açıp koltuğa oturtuyorum. Mutfağa gidip acı bir kahve yaptıktan sonra Murat'ın önüne koyup bende tekli koltuğa oturuyorum.

Gözlerini kapatmaya başladığında ayağa kalkıp yanaklarını tokatlayarak " Kahveni iç." Diyorum.

Mızmızlanıp önündeki kahveyi bitirdikten sonra, gözleri kapalı konuşmaya başlıyor.

" Daha 15 yaşındaydın seni gördüğümde. Telaşlı telaşlı yürürken omzun omzuma şiddetlice çarpıyı, tabii. Aynı filmlerdeki gibi.Elindeki kutu etrafa dağılırken ben sadece gözlerinin güzelliğinde boğuldum.

Yerdeki eşyalarını toplayıp aceleyle kalkerken kaldırımın arasına sıkışmış olan bilekliğini gördüm

Sen gittikten sonra bilekliğine bakıp adının Hadise olduğunu öğrendim işte.

Birkaç gün sonra arkadaşlarla kafeye gidip otururken seni gördüm yine. Ah ne güzeldin.

Sarı saçlarının uçları bukleliyken yanağındaki gamze dikkatimi çekmişti.

Gamzende kaybolmak istiyorum adeta. Takip ediyorum seni.

Aşık oluyorum zamanla, sonra kuzenimle sevgili olduğunu öğrenince çılgına dönüyorum. Sema çıkıyor karşıma. Uyuşturucu teslimatı falan diyor. Sonra senin bana bakmayacağını söylüyor. 110 kiloyum tabii o zamanlar.

Vazgeçmeyeceğim diyorum. Asla vazgeçmeyeceğim. Spora başlıyorum.

Senide aksatmıyorum tabii.

Ekmek yasak, abur cubur hiç yok. Her sabah birazcık, sen akşamda birazcık sen bol bol su. Arada et falan.

Sonra işte kilo vermeye başladım derken Sema'dan görüp bende uyuşturucu kullanmaya başlıyorum.

Zamanla bağımlısı olurken karşına çıkıyorum işte. O zamanlar yeni yeni bırakmış oluyorum uyuşturucuyu işte sonra tekrardan kullanmak isteyenince Sema sevgilim olursan falan diyor

Ama benim tek aşkım sensin..

Başka birilerinden istiyorum ama Sema'nın çevresi geniştir bu konularda. Kimse vermiyor.

Krizlerim başlıyor zamanla yapamıyorum. O illeti kullanmadan edemiyorum.

Son çare Sema işte..

Benim onu sevdiğim falan yok. Sadece sen.. sadece sen.. " diyor arkasına yaslanarak.

Anlattığı şeyleri içime sindirerek aklımda canlandırırken hiçbir anlam veremiyorum.

Bir dakika bir dakika!

Eren'le Murat kuzen mi?

" Ama sen " diyorum yutkunarak.

Verecek cevap bulamadığımda susup bana yaklaşan Murat'a çeviriyorum bakışlarımı.

Elleri titrerken elini anlına koyup ovalamaya başlıyor.

Nefes alışverişleri hızlanırken " Murat? " diyorum.

Elini cebine atıp cebindekileri boşalttığında küçük bir pakette beyaz tozlar olan paketi eline alıp titreyen elleriyle açmaya çalışıyor.

Elinden paketi alıp " İçemezsin" diyorum.

Gözleri koyulaşırken vücudunun kasıldığını görüyorum.

Şuan ne kadar doğru bir şey yapıyorum bilmiyorum ama bu pis şeyi içmesine izin vermemeliyim.

" Ver şunu " diyor titreyen elleriyle.

" İçemezsin " diyorum yutkunarak.

" Hadise sana ver dedim " diyor bağırarak.

Korkarak, yerimden kalkıp balkona doğru yürürken Murat kolumdan tutup " Sakın! " diyor.

Kolumu fazlasıyla sıkı tutması canımı yakarken, gözlerimin dolmasına engel olup elimdeki poşeti camdan dışarıya fırlatmamla Murat bağırıp koltukları tekmelemeye başlıyor.

Yanına gidip kolundan tuttuğumda saçımı ellerinin arasına alıp " Dokunma bana " diyor.

Ağzımdan hıçkırık kaçırdığımda kendimi toparlayıp yere çökmüş olan Murat'ın yanına gidip yanaklarımı avucumun içerisine alıp " Atlatıcaz bunu tamam mı? " diyorum.

Başını olumlu anlamda salladığında " Ben hep yanındayım " diyorum.

Kollarını boynuma doladığında bende boynuna dolayıp başımı boynuna koyuyorum.

Özlediğim kokusunu ciğerlerime çekerken Murat'ın terlediğini hissedip geri çekiliyorum.

Gözyaşlarımı silip, ellerini avucumun içerisine alıyorum.

Beraber merdivenlerden yukarıya çıktıktan sonra odama girip Murat'ı yatağa oturtuyorum.

Gömleğini çıkarttıktan sonra, dizlerimin üzerine çöküp, tekrardan ellerini avucumun içerisine alıyorum.

" İyi misin? " dediğimde, kafasını olumlu anlamda sallayıp derin bir nefes alıyor.

Bardağa su doldurup verdiğimde tek dikişte bitiriyor.

" Duş alsan rahatlarsın belki? " diyorum.

Kafasını olumsuz anlamda salladığında kolundan tutup kaldırıyorum. Birden bire kalktığı için yine burun buruna geliyoruz.

Gözleri dudaklarıma kaydığında gözlerimi kapatıp,derin bir nefes alıyorum.

Dudaklarıma kısa bir öpücük kondurup geri çekildiğinde gülümseyerek kalbinin üzerindeki yazıya ellerimi koyuyorum.

" Beraber alırsak,belki daha iyi olurum " diyor çapkınca.

" Hemen şımar zaten." Diyorum bende.

Gülerek sımsıkı sarıldığında bende ellerimi beline doluyorum.

Geri çekilip elini omzuma attıktan sonra banyoya doğru yürümeye başlıyoruz.

" Sen gözüne şampuan kaçırdığında bende sana su dökme bahanesiyle oturup seni izlesem olur mu? " diyor.

Kahkaha atarak " Ya Murat " diyorum.

Yanağıma ve saçıma öpücük kondurduğunda sanki her şey düzene girmiş gibi;

Parçası eksik olan bir yapboz tamamlanmış gibi hissediyorum.

Ama işte, bazen hisler yanıltabiliyor insanı. Nereden bilebilirdim ki asıl yapboza en baştan başladığımızı?

PSİKOPAT AŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin