Beşinci Bölüm

Beginne am Anfang
                                    

"Aman canım ciddi bir teklif değil. Ortamın büyüsüyle edilmiş bir laftı. Gerçi ertesi sabah yine gündeme getirdi. Ama ben bu konuyu etraflıca düşündükten sonra, doğru düzgün bir teklifle gelmesini söyledim."

"Ama bu harika. Yani senin adamın hevesini kırmandan bahsetmiyorum tabii. Yine de bunu düşünüyor olması... Ve sen de burada oturmuş, eski karısının onu geri kazanmasından endişe ediyorsun. Ne düşünüyorum biliyor musun?"

"Hayır, ne?"

"İşsizliğin sana iyi gelmediğini. Kendini oyalamalısın. Fazla boş vaktin var."

Aslı arkadaşına mahcup bir şekilde gülümsedi. "Sanırım haklısın."

Evet endişelenmeyecekti. Yani tüm bu senaryoları uydu­rurken aklından ne geçiyordu ki? Hayatı hiç olmadığı kadar harikaydı ve her şey ancak daha iyiye gidebilirdi.

Garson yemeklerini getirene kadar Ahu sepetteki tüm ek­mekleri bitirmişti. Ama enfes kokan domates soslu bifteği ye­meğe başladığında, midesi sanki saatlerdir boşmuş gibi bay­ram etmişti.

Tatlı ve kahveden sonra yavaş yavaş ayrılma vakti gelmiş­ti. Bir sonraki buluşmada Sibel'in de aralarında olacağını ve balayından kim bilir ne hikâyelerle döneceğini konuşup gü­lüştüler.

Restorandan çıkarken Ahu ansızın durdu.

"Aslı söz ver."

"Ne için canım?"

"Paranoyalarının ilişkini gölgelemesine izin vermeyeceği­ne tabii."

"Şey tamam, ama sen de sık sık hatırlat," diyerek göz kırptı.

"Nasıl istersen. Ama sonra bana da saldırma."

"Aşk olsun ne zaman yaptım ki..."

"Her zaman!" Arkadaşına sarılıp öptükten sonra arabasının bulunduğu yöne doğru ilerlemeye başladı.

Aslı, Ahu'nun arkasından bakarken, hayatta insanın sahip olabileceği en iyi arkadaşlardan biri olduğunu düşündü.

***

Aslı kanepede kıvrılmış elinde kumanda televizyon kanal­larını geziniyordu . Hakan kendi kendine söylenerek çalışma odasından çıktı.

"Allah Allah... Neden açılmıyor ki? Yanlış anahtar mı aca­ba?"

Doğru ya unutmuşum. Eyvah fark etmiş olmalı. Şimdi yan­dım. En iyisi hiç bilmiyor numarası yapmak.

"Ne oldu canım?"

"Çalışma masamdaki kilitli duran çekmece. Açamıyorum. Sanki yanlış anahtar gibi ama doğru olduğundan eminim."

"Hay Allah... İçinde ne vardı ki?" Aslı çok sıradan bir şe­kilde sormaya özen gösterirken gözlerini televizyondan ayır­madı.

"Hiiiç... Birkaç evrak... işle ilgili. Sanki kilit zorlanmış."

"Ciddi misin? Kim yapmış olabilir? Sakın Cennet Hanım deme. Gerçi biraz tuhaf bir kadın ama..." Allah'ım bağışla beni. Küçücük minicik bir yalan. Her şeyin mahvolmasına izin veremem di mi? Hem Cennet Hanım da beni hiç sevmiyor za­ten.

"Sanmam. O kadın yıllardır burada çalışıyor bir yanlışına rastlamadım." Hakan'ın kafasında hesaplar yaptığı belli olu­yordu. Aslı'nın acilen dikkatini başka yöne çekmesi gereki­yordu.

"Hakan eve birinin girdiğini söyleme! Yoksa bir daha asla burada kalamam. Bilirsin çok korkağım bu konularda."

Aslı'nın yüzünün endişeyle gerildiğini gören Hakan, onu sakinleştirmek için yanına oturdu. "Hayır tabii ki tatlım. Burası çok güvenli bir site. Hem biri girmiş olsa muhtemelen bu işte profesyonel olduğu için sadece kilidi kurcalamakla kalmaz, tamamen açardı. Bana kalırsa ben kilidi zorlamış olmalıyım. Bazen aceleden dikkatsiz davranabiliyorum."

Bunu Sen İstedin!Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt