3

37 15 16
                                    


Vedat sabah gözlerini açtığında mutlu uyanmıştı güne. Bir de erkenden uyanmıştı. Lavaboda elini yüzünü yıkadıktan sonra mutfağa geçip kollarını sıvadı. Kahvaltı masasını hazırlayıp dünden kalan bulaşıkları da el çabukluğuyla makineye yerleştirdi. Bavulundan çıkardığı takımı ütüledikten sonra üzerine de rahat bir şeyler giyip kaynamış suyla çay demledi. Ayşe Hanım elini yüzünü yıkayıp mutfağa girdiğinde yüzünde gülücükler açmıştı.

Sevgiden anlardı bu kadın. Şu bir kaç gün içinde de Vedat'ın Neva'ya olan bakışlarını farketmişti. Sabaha kadar uyuyamayıp erkenden kalktığını da anlamıştı.

"Günaydın oğlum." dedi ikisine de çay doldurup masaya otururken. Vedat çayı birazdan fazla açık içerdi. Ona öyle doldurmuştu.

"Sana da günaydın abla." dedi çay kaşığını şekere batırıp çıkarırken. Çaya koyduğu şeker miktarı yarım kaşık bile değildi. "Geç uyandın bu gün."

Ayşe Hanım gülerken bir şey diyemedi. Kahvaltı bittikten sonra masayı toplayıp hazırlıklarına başladılar. Bir kaç saat sonra Neva'yı istemeye gideceklerdi. Köyden çıkıp ilçeye gitti Vedat. Çiçek ve çikolata alıp geri geldi.

Neva'ya birazdan geleceklerine dair mesaj attılar.

"İçimde anlamadığım bir heyecan var." dedi Vedat arabayı evin önünde durdurup abla dediği Ayşe Hanıma bakarken. Ona içini açmıştı.

"Daha önce hiç böyle hissetmemiştim."

"Olur böyle. Yakında ne olduğunu sen de anlarsın." dedi Ayşe Hanım. Arabadan inerken. Vedat da çiçek ve çikolatayı alıp arabadan çıkmıştı.

"Hadi hayırlısı." diyerek zile bastılar.

Kapıyı Neva açtı. Arkasında annesi vardı. Annesine farkettirmeden tebessüm edip göz kırptı Vedat'a. Vedat gülümserken Fatma Hanım onları içeriye aldı.

"Hoşgeldiniz."

"Hoşbulduk, bunlar size." dedi elindekileri Neva'ya uzatarak. Neva onları alıp mutfağa geçti. Ayşe Hanım ile Vedat, Fatma Hanımın arkasından salona geçmiş ve Ahmet Beyle karşılaşmışlardı. Vedat adama sinirli olsa da bu mutlu günde bunları hatırlamamayı seçip adamın uzattığı eli öptü.

Neva o sırada kahveleri yaparken, Ahmet Bey malını pazarlamaya çalışan bir satıcı gibiydi.

"Ailen nerede Vedat?" diye sordu Ahmet Bey. Vedat kesin bir sakinlikle cevap verdi tüm sorulara.

"Babam sizlere ömür, annem de rahatsız olduğu için gelemedi. Ayşe Hanımla da aile dostu olduğumuz için onunla gelmekte bir sakınca görmedim efendim."

Kahveler gelene kadar bir çok soru sorulmuş, bir çok konudan bahsedilmişti. Ahmet Bey yüzüne ne olduğunu dahi sormamıştı Vedat'a. Bir an önce kızını verip kurtulmak istiyordu. Vedat bazı durumlarda sıkışsada ipin ucunu kaçırmayarak sohbet etti adamla. Neva kahveleri getirdiğinde servis ederek yerine oturdu. Yüzünden hiç bir ifade seçilmiyordu bile. Rolünü iyi oynuyordu yani. Arada Vedat ile bakışsalar da çaktırmadan gülümseyip gözlerini kaçırıyordu.

Allah'ın emri peygamberin kavliyle kız istenince onayladı Ahmet Bey. Kızını verdi gönül rahatlığıyla Vedat'a. Düğün istemediğini söylemiş ve nikahta karar kılmıştı.

Neva o sırada üzülse de belli etmedi. Gelinlik giyinemeyip kuşak bağlanamayacağını biliyordu. Kimse farketmese de Vedat'ın gözleri onun üzerinde olduğu için anlamıştı.

"Yarın çocuklar beraber gün almaya gitsinler Ahmet." dedi Ayşe Hanım Neva'ya gülümseyerek.

"Hem yüzükleri de seçerler."

Ruhu Dağlanmışların SancısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin