Alev aldı buralar

Start from the beginning
                                    

Barış.

Tam uykuya dalmıştım ki odamın kapısı GÜM! diye açıldı ve kapı duvara çarptı.


İrkilerek yatakta doğrulup silahımı çektim.


Karşımda Gül vardı.

Yanakları sıyrılmış yüzünün yarısı çamur içinde gözlerime öldürecekmiş gibi bakıyordu.


Yere bir şey attı.

Dikkatimi saniyelik olarak attığı şeylere çevirdim.


Bir sürü otomatik kurşun atardı.

Bir sürü.

Bir parkurdakilerin hepsi.


Burnundaki kanı elinin tersiyle sildi.

Ve burnu kırılmıştı.


''Ne yaptın kendine?'' dedim fısıldayarak.

Savaştan çıkmış gibiydi.


Dimdik kapıda durup gözlerini kırpmadan bana baktı.


''İstediğin bu değil miydi?

Beni yaralamak.

Ölmemek için öldürmemi sağlamak.

Al hepsini öldürdüm.''


Kabloları kastediyordu.

Adam öldür deseydim de kafasını kesip getirecekti.

Şaşkınlıkla yataktan çıktım.

Ellerim belimde kablolara  bakıyordum.

Sanırım bu hale de mekanizmaları etkisiz hale getirmek isterken gelmişti.


''Beni yanlış anlamışsın komutan.

Ceylan gibi asker olma derdim hiç olmadı.

Birilerini öldürmekten nefret ederim ve zorunda kalmadıkça öldürmem.''


Nefes aldı ve tekrar burnundan akan kanı sildi.



''Neden doktor oldum sanıyorsun?

Ya da hemşire?

Ben öldürmek değil yaşatmak istedim.

Öldürmek en kolayı.

Yaşatmak..

Benim isteğim dışında bir çok kılıfa büründüm ama asla ajan olmak istemedim.

Saha görevine verilmek istemedim.

Hep uzak kaldım.

Şimdi size bir Ceylan yeter.

Beni rahat bırakın.

Bırakın ki yaralarınızı sarabilecek biri olsun.''


Yutkundum.

Onu gerçekten yanlış mı anlamıştım yoksa anlamak istediğim gibi mi anlamıştım.

Siktiğimin bir ajanı olduğunu düşündüğüm için acımasızca silah eğitim ve benzeri işkencelere sokmuştum.

512Where stories live. Discover now