21. Bölüm - Şifa

Start from the beginning
                                    

Neden ağlamasındı ki?
Koca yürekli adam minik için çocuk olmuştu.
Koca yürekli adam miniği için kendiyle büyük savaşlar vermişti.

Kendi benliğini unutmuştu.
Miniği ölmüştü.
Derin ölmüştü.

Onu kendi dünyasına götüremezdi.

Bu ona büyük bir haksızlık olurdu.
O insan olmayı seviyordu.
O büyüyüp anne olmak istiyordu.
O Simar olamazdı.
Olmamalıydı.

Efran'ın kucağındaki beden hareket etmeye başladı ve Derin gözlerini açtı.

Gördü.
Aylardır merak ettiği yüzü gördü.
Kendini birden Efran'ın kucağından attı ve yatakta geri geri kaydı.

"S-sen kimsin? " diye sordu dehşet içinde.

Efran güldü.
Hem tepkisine güldü.
Hem de göz yaşlarının etkisine güldü.

Göz yaşı iyileştiriyordu.
Efran'ın gözlerinde şifa vardı.
İyileşmişti.
Turp gibiydi Derin.
Ama aslında her şey onlar için daha da bir zor olacaktı artık.

Eskisi gibi olmayacaktı Derin.
Eskisi gibi olamayacaktı Efran.

Yine bir kuralı bozmuştu.
Ölü birini göz yaşı ile diriltmişti.
Bundan önce ki trafik kazasında yarısını iyileştirdiği gibi değildi bu.

Ölüyü diriltmekti.
Dünya'nın dengesini tam olarak sarsmıştı şimdi.
Tüm her şeyi alt üst etmişti.
Ama değerdi.
Derin için değerdi.

"Benim. Hesim. Efran. Her neyse işte. Gördün artık."

Gülümsedi Efran.
Ama Derin onun aksine korkarak bakıyordu.
Çıplak bedenine çarşafı çekip kapatmaya çalıştı. Karşısındaki bu adamı tanıyamıyordu.

Hele onun karşısında bu denli çıplak olmasına anlam veremiyordu.

Korkuyordu.

"Anne! " diye bağırdı.

Ailesi yoktu evde. Ama her an gelebilirlerdi.

"Baba! İmdat!"

Ağlamaya başladı kız.
Efran hareketsizce onu izliyordu.
Verdiği tepkilerin garipliğini anlamaya çalışıyordu.

Göz yaşları onu dirilttiği gibi hafızasını da mı tazelemişti?

Derin'in gözleri karardı.
"Başım." dedikten sonra tekrar yatağa devrildi. Başına saplanan o ağrıya dayanamamıştı.
Bayılmıştı.

Efran ne olduğunu anlamaya çalıştı.

"Derin. Güzelim."
Derin uyanmadan dolabından bir tişört ve pijama giydirdi ona.

Eskisi gibi olacağını bildiği için rahattı.
İyileşmişti Miniği. Ama garipti yine de.

Bir süre izledi. Uyanmasını bekledi.
Bu sırada yine kontrolü kendi eline alıp kendini kamufle etmişti. Yine görünmezliğe bürünmüştü.

Derin'in neden böyle davrandığını anlayamamıştı.
Belki beklediği gibi biri değildi.

Derin saatler sonra gözlerini araladığında etrafına bakındı.

"Hesim?" diye fısıldadı.

"Hm?" diye cevap verdi Hesim.

"Nerdesin?"

Efran küçük kızı kollarının arasına aldı.

"Az önce neden öyle davrandın?"

Derin duraksadı.
"Nasıl davrandım?" diye sordu.

"Beni görünce bağırdın. Anneni babanı çağırdın. İmdat diye bağırdın."

Derin ağzını araladı. Boğazındaki yumru kalbini acıttı.

"Seni görünce mi?"

Olamaz. Olmaz. Hatırlamak istiyordu.
Hatırlayamıyordu.
Onu görmüştü.
Resmen görmüştü.
Ama hatırlayamıyordu.
Bu adil değildi.
Neden onu göremiyordu?
Birinde kör oluyordu birinde hatırlamıyordu.

"Seni gördüm. Ama hatırlamıyorum. Öyle mi?"

Derin gözlerine dolan yaşı geri itme gereği duymadı.
Bir iki damla düşerken,
"Tekrar görmeliyim seni. Saklama artık kendini."

Yalvardı Derin. Ama Efran'ın elinde olan bir şey değildi artık bu.
Bir kere daha görünürse bir daha saklanamayabilirdi.

Artık Derin'in yanında da barınamazdı böylece. Zaten şu an kendisine verilecek bir cezayı bekliyordu.
Büyük bir suç işlemişti.
Ölüyü diriltmişti.
Cezası belki de bir daha Dünya'ya Derin'in yanına gelememek olurdu.
Belki dilini alırdı evren ondan konuşamazdı.

Belki de ölümlü olurdu.
Belki insan olurdu.

"Derin. Biraz dinlen. Büyük şeyler atlatıyorsun."

"Hayır hayır. Göster bana kendini. Görmek istiyorum seni."

Sımsıkı sarıldı göremediği adama.
Boşluğa mı sarılıyordu yani?

Dışarıdan böyle mi gözüküyordu?
Deli gibi mi gözüküyordu?
Ayrıldı göremediği yüzüne baktı adamın.

Eliyle yüzünü tuttu. Kirli sakallarını okşadı.
Burnunu burnuna yaslayarak ağladı.
Ellerini saçlarından geçirdi.
Gözlerinin altına dokundu.
Kirpiklerine dokundu.
Dudaklarına dokundu.
Nefesini hissetti.
Omzuna yasladı adamın başını sımsıkı sarıldı.
Saçlarında dolaştırdı parmaklarını.
Kokusunu çekti içine.
Gözlerini öptü.
"Niye ağlıyorsun?" diye sordu Derin. Dudaklarındaki tuzlu tat ile birlikte

"Sen neden ağlıyorsan o yüzden." diye cevap verdi Efran kızın gözlerini öperek.
Derin büyük bir iç çekti.
Sanki bu zamanın zincirlerini içine doğru çekip durdurmak istiyor gibi.
Nefesine mahkum etmek istedi bu anı.
Zaman dursun. İkisi kalsın istedi.

Ağladı bir süre.
İsyan da etti.
İnkar da etti.
Üzdü kendi kendini.
Yıprattı.
Düşüncelerinde mahvetti kendini.
Düşüncelerini okuyan adamın mahvolacağını umursamadan akıttı zehrini zihnine.

Mahvoldu küçük kız.
Mahvoldu koca adam.
~~~~~~~

Bölümün adından da anlaşılacağı gibi dönüm noktasıydı bu bölüm.

Hemen final vermek istemediğim için beklemek istiyorum.

Bir de zihnimdeki kelimelerin krallığında Hesim'i Efran'ı geliştirmek istiyorum.

♥♥♥

Bana ulaşmak isteyenler için instagram hesabım- bilgesenabulut

Hesim'in instagram hesabı- hayaletsesim

Blogger instagram hesabım- bilgeliyazar

Twitter hesabım- bilgelisena

HESİM "Hayalet Sesim"Where stories live. Discover now