01.BENİ İYİ TANI

Start from the beginning
                                    

Biraz arkama dönerek ona baktım.
Abimle hiç bir farkı yoktu sanki sadece küpesi yoktu benim abimin. Abimde daha 11. sınıfa yeni geçtiğinde ölmüştü. 6 sene önce. Acaba yaşasaydı nasıl yakışıklı olurdu. Çocuk başını kaldırdığında bir an göz göze geldik. Bana göz kırparak yerinden kalktı ve zil çaldı bu nasıl dakiklik arkadaşım?

Dersler curcuna ile geçerken, sürekli Eslem ile konuşmuştuk. Okulda belalı tipelerin oldunu söylemişti. Araf konusuna hiç girmedim. Ölen abimi hatırlatıyordu bana.

Öğle arasında zil çalınca Eslem'in teklifi üzerine kantine indik zaten açıkmıştım.

Eslem biri ile konuşurken ben sıraya girmiştim. Kantinden ne alsam diye düşünürken, Eslem'in bana seslendiğini duydum. Arkamı hızlıca döndüm ama birine çarptım ve elindeki kahveler üzerine döküldü. Allahtan kapşonlusu vardı da yanmamıştı.

Telaşla üzerine baktım. "Çok özür dilerim." Dedim tedirgin bir sesle.

"Ne yaptın kızım sen." Diye bağırınca yüzüne baktım. Bu çocuk sabah gülen çocukların yanında sırıtan çocuk. Kapşonlusunun fermuarını açıp çıkardı. Altında siyah dar v yaka bir tişort vardı. Yasak değilmi?

Elimdekini yüzüme doğru atınca kendime geldim. Ne yapıyor bu çocuk?

"Bunu yıkayıp yarın bana getireceksin." diye sinirle söylendi.

Yok daha neler, Bir adım yaklaşıp başını eğdi tam gözlerimin içine bakarak konuştu. "Yıka ve yarın 12/C 'ye getir."

Gözlerim beynim içindekileri yansıtsaydı hiç iyi olmazdı kafamda binlerce tilki dolaşıyordu. Kapşonluyu koluma asıp. "Peki." Dedim.

Çocuk geri giderek. "İyi." Dedi.
Eslem ve kantindeki pek çok kişi bize bakarken çocuk tek kaşını kaldırdı.
"Aferin Diyar."

Ona bakarken gözlerimi kıstım. "Sen benim adımı nerden biliyor sun?" Dedim sinirli bir sesle.

"Ben her şeyi bilirim Yiğit." Yaklaşıp kulağıma eğildi bu hareket biraz gersede. Geri çekilmedim, çekilip bana gülmesini istemiyordum.
"Çünkü ben Aras'ım." Geri çekilirken ona baktım bir an oda durdu. Bakışları dudağıma kayarken dudağının tek tarafı kıvrıldı.

Kantinden çıkıp giderken Araf ve yanındaki diğer iki kişi onunla gitti.
Bakışlarım Eslem'e döndü. Bu kantin neden bu kadar sesiz.

"İki tost ve, " Eslem'e döndüm. "Ne içersin?"

"Ayran." Başımla onayladım.

"Ve iki ayran."

***

Yatağımın üzerinde olan kapşonlu hırkaya baktım. Koyu lacivert kenarlarında beyaz kalın ipleri vardı.
Güzeldi, bunu bana vererek yazık etmişti. Ne zannediyordu ona itaat edeceğimi mi? Ah ben ve o kaba insana yardım etmek. Belki hatalı olabilirim. Ama o şekilde suratıma atmamalıydı.

Sessizce merdivenleri indim. Babam fazla zengin bir adamdı ve bu evde gitmeye üşendiğim odalar vardı.
Mutfağa girdiğimde elindeki hırkaya baktım.

Neden? Nasıl? Ne ara? Yaptım bilmiyorum. Ama kendimi hırkayı burnuma getirirken buldum.

Kendime engel olamadım yaka kısmını kokladım. Hafif deterjan koksada çok azdı, sigara ve parfüm kokuyordu ve derinlerden gelen tatlı bir koku vardı. Bu koku sigara ile karışmış ve mütiş bir cazibeye ulaşmıştı.

Kendime gelerek onu tezgahın üzerine serdim. Üzgünüm hırka sahibin bunu hak etti. Üzerine ayran devirdim, biraz keççap ve bol bol sirke. Leş gibi koktu be.

Hırkayı tanınmaz bir hale getirdim.

Ben Diyar YİĞİT.

Sabah uyandığımda, babamla sıradan rutin kahvaltımızı yapıp biraz konuştuk. Sonra beni 'okul' adı altındaki tımarhaneye bıraktı.

Okulun bahçesi bu sefer kalabalıktı zaten hava düne nazaran daha iyiydi.
Bankalarda oturan Araf, Aras ve ismini bilmediğim iki çocuğu gördüm.

Etraf fazla kalabalıktı ve sanırım burası gösteri için uygundu. Sabah biraz kurumuş biraz vıcık vıcık olan hırkayı kağıt bir poşete koymuştum. Hatta hediye paketine yerleştirmiştim.

Etrafa baktım şimdi tam sırası derin bir nefes vererek. Onlara doğru yürümeye başladım. Bunu görenler direk fısıldamaya başlamıştı. Bahçeye girdiğimden beri gözlerini bana dikmiş olan Aras'a baktım. Saçlarım rüzgarla biraz savruluyordu ve önü açık olan deri montum, siyah kısa etek, ince siyah bacaklarımı tamamen örten çoraplarım, beyaz gömleğim, tabanı yüksek postallarım şuan tam kötü kız gibiydim, sırtımda asılı olan deri çantayı düzeltip yürümeyi sürdürdüm.

Kollarını dizlerine yaslayan Aras hafif eğilmiş bir şekilde gelişimi izliyordu.

Arada mesafe bırakarak durdum.
Aras'a diktim gözlerimi. İki yanındaki arkadaşlarına bakarak ayağa kalktı.
Dibime kadar geldi. Öyleki ayakabılarımızın uçu birbirine değiyordu.

Elindekini yanımdan havaya kaldırdım. Araya girecek kadar mesafe yok. Elimdekine bakıp aldı. Bir iki adım geri gittim.

"Bak bakalım istediğin gibi olmuş mu?" Alaycıl bir şekilde konuşmuştum.

Aras hafifçe sırıtıp baktı. Gözlerimi arkada duran arkadaşlarına kaydırdım. İkisi sırıtarak bakıyordu.
Araf ise sanki yaptığımı biliyor gibi endişeli duruyordu. Elindeki paketi tamamen açıp hırkayı çıkardı.

Eline bulaşan keççabı gördüm. Ardından yüzünde ki ekşi yemiş ifadesi. Burnuna getirdiği hırkayı irenircesine yere atıp bana baktı.

"Bu ne lan?" Diye bağırdı. Arkadaşları ayağa kalkarken Araf oturuyordu, ikisininde şaşkındı hayır üçüde.

Yerdeki hırkaya bakıp bilmiyormuş gibi omuz silktim. "Senin hırkan."

Aras hızlıca mesafeyi kapatıp önümde durdu. Bu sırada hızlıca yerinden kalkan Araf'ı gördüm.

"Ne yaptın lan sen? Kimsin lan sende bana ders vermeye kalkarsın.

Ona doğru biraz eğildim.

Kısık bir sesle.

"Ben Diyar YİĞİT öğren bunu."
Deyip geri çekildim ona sırıtıp saçlarımı savurarak arkamı döndüm.
Onları geride bırakırken havalı bir şekilde okuldan içeri girdim. Şaşkın bakışları beni daha çok onare etti.

"Öğreneceğim ama sende Aras kim diye öğreneceksin." Arkama dönüp baktım. Hafif bir kahkaha attım.

"Seni kim olduğunu biliyorum kendi kümesinde kal." Deyip merdivenleri çıkmaya başladım.







Bol bol veto ve yorum bekliyorum.

SUÇLU 1. BÖLÜM.






SUÇLU +16 Where stories live. Discover now