Bad professor

1.1K 111 162
                                    

Niall sessiz bir çocuktu.
Oyun oynayan diğer çocuklara katılmazdı. Parktaki çocuklar kahkahalarla gülerken, çeşitli top oyunları, körebe ya da saklambaç oynarken, Niall kum havuzunun yanında dizlerini kendine doğru çekmiş biçimde oturur ve onları izlerdi. Yüzünde hep aynı, belirsiz ifade vardı.

Somurtan ifadesi ve diğer çocuklardan uzak durması onu yaşından büyükmüş gibi gösterirken, gözlerindeki masum bakışlar onun henüz küçük bir çocuk olduğunu belli ediyordu. Genelde üstüne aynı tişörtü giyerdi Niall, mavi, üstünde köpek balığı olan. Altında siyah cepsiz bir kapri olurdu. Cepsiz olmasının nedeni annesinin Niall'ın cebine tehlikeli aletler koyabileceğinden korkmasıydı.

Tüm bunların bir nedeni vardı.
Niall şizofrendi.

Annesi, bunu o dört yaşındayken farketmişti. Hayali arkadaş edinmek Niall yaşındaki çocuklar için normaldi, fakat Niall'da bunlardan onlarca vardı ve sadece onlarla iletişim kuruyordu. Durduk yerde kahkahalarla gülüyor, şiddetle ağlıyor ya da çığlık çığlığa bağırıyordu. Sonunda annesi bayan Maura, zor da olsa, oğlunda bir şeylerin ters gittiğini kabullenmiş ve onu bir psikiyatrise götürmüştü. Doktorlar ve testlerle geçen altı ay sonunda, Niall'a "Ayrışmamış Şizofreni" tehşisi konulmuştu.

Herşeye rağmen, Niall bir kriz ya da benzeri hâlinde olmadığında, oldukça iyi bir çocuktu. Anlayışlıydı ve zekiydi, dersleri iyiydi. Hatta okulunda inek olarak biliniyordu, sınavları yüksek olduğu ve kimseyle konuşmadığı için.
Annesi ve babası o daha bebekken boşanmıştı. Niall babasını sadece birkaç kez görmüştü. Bu durumdan pek de şikayetçi değildi, Maura fazlasıyla ilgili bir anneydi.

Niall üniversiteye geçene kadar herşey yolundaydı, okulda "psikotik epizod" denilen hastalık belirtilerini neredeyse hiç yaşamıyordu. Yaşasa da bunlar basit şeyler oluyordu, kendini tuvalete kapatıp ağlamak gibi. Öğretmenler hariç kimsenin hastalıktan haberi yoktu bile.

Fakat bir gün, üniversiteye yeni başladığı sırada, annesinin hep korktuğu şey oldu.

Yağmurlu bir gündü. Niall anfide, kimsenin olmadığı ücra bir köşede oturuyordu. Hastalığın katatonik olmasının verdiği hareketsizlik vardı üzerinde, Niall oturup saatlerce kımıldamadan durabilirdi. Arkadaşı ve konuşacak kimsesi olmadığı için, kimse bunu farketmemişti.

Derse yeni bir profesör girecekti. Eskisi Amerika'da, daha iyi bir üniversiteden davet aldığı için oraya gitmişti.
Profesör kadın içeri girdi ve ayakkabılarının topuklarını vura vura yürüdü. Tahtanın önüne geldiğinde durdu. Yuvarlak şeklinde bir arena gibi dizilmiş öğrencilere baktı.

"Ben Mortal, Jessie Mortal. Roma Tarihi dersinize bundan sonra ben gireceğim."

Herkes kadına bakıyor ve onun az puan veren biri mi yoksa çok puan veren biri mi olduğunu anlamaya çalışıyordu, Niall hariç. Niall ders arasından beri önündeki sıraya bakıyordu.
Diğer tüm öğrenciler kadının sert ve notu kıt biri olduğuna karar vermişlerdi. Kadın köşeli, siyah gözlükleri, kırışmış teni ve rüküş giyimiyle, kendini beğenmiş bir tipe benziyordu.

"Herkesin ben konuşurken bana bakmasını istiyorum. Siz de, Bay Horan."

Bayan Mortal, çatallı sesiyle konuştu. Bütün gözler Niall'a çevrildi. Ancak Niall hâlâ aynı noktaya bakıyordu.

"Hey, dediğimi duymadın sanırım?" Sesini yükseltmişti Bayan Mortal. Niall'dan hareket yoktu.

Bayan Mortal, yine topuklarını vura vura öğrenci sıralarına doğru yürüdü. Niall'ın yanında durdu ve aşağılayıcı bakışlarla ona bakmaya başladı. Evli değildi, çocuğu da yoktu. Yaşı bayağı geçmişti ve bundan sonra da olmayacağı açıktı.

"Bana baksana çocuğum!" Diye bağırdı birden. Niall sıçradı ve gözlerini ona çevirdi. Kendisine sinirle bakan, koyu kahverengi gözlerle karşılaştı.

"Bu kadar düşük seviyeli çocuklar olduğunu bilmiyordum. Anlama kapasiteniz beni hayal kırıklığına uğrattı Horan."

Herkes Niall'a bakıyordu ve Niall'ın aklı karmakarışıktı. Kadının küçümseyici bakışları, kıkırtılar... Evet, herkes gülüyordu ona. Aslında kimse gülmüyordu, Niall öyle olduğunu sanıyordu.

Boğazını acıtacak kadar iyi bir çığlık attı Niall. Herkes dondu kaldı. Ve o da, kimse bu yaptığına bir anlam veremeden, koşarak çıkıp gitti.

Bu olay birçok şeyi değiştirecekti. Neredeyse herşeyi.

Y/N : Yine bir Ziall kitabıyla karşınızdayım, umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı paylaşırsanız çok sevinirim. :3

Unidentified /ZiallHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin