Kafasını sağa doğru çevirirken derin bir nefes aldı. "Nereden anladın?"

"Kakasya'dan. Hacer teyze bana hep kakasya der de."

"Tebrik ediyorum, bu kadar ileri görüşlü bir insan ile tanışmak isterim." Gülse, belki espiri olarak algılayabilirdim ama power ranger mega force'daki renkli sığırların maskelerinden takıyormuş gibi mimiksiz bakıyor olması az biraz sinirimi bozdu. "Kakasya."

Pardon, biraz sinir olduğumu söylemiştim değil mi? Karşımda bir dağ ayısı dururken, ne birazcığı be!

"Bedirhan, birazcık insan olmayı dener misin?"

Arabalarda hani böyle biblo köpekler olur ya? Kafaları sağa sola hareket eden. Aynı o şekil kafasını sallayıp yanımdan geçip gitti. Koşarak önüne geçtim tekrar. "Tamam, Dexter duygularını bastırabilirsen bir konu hakkında söz veririm sana."

Bir müddet bekledikten sonra kafasını söyle der gibi eğiyor. herifin konuşmasına,mimiklerine ihtiyaç olmaması çok havalı bir şey. İki kafa hareketi ile ne demek istediğini anlatabiliyor. Keşke bende yapabilsem demeyeceğim, ses tonumu severim. Bazen sırf kendi sesimi duymak için aynanın karşısında konuşurum, o kadar yani. Allah bize ses vermişken, neden hareketler ile uğraşıp kendimi yorayım ki?

"Bak, her türlü aynı yerde çalışacağız," bekledim. "Hemen bakışlarını öcüye çevirme de dinle." Gözlerimi omuzlarına indirdim. Çocukken gittiğim bir parkta kocaman bir Temel Reis maketi vardı. Kollarını iki yana açmıştı, salıncaklar Temel Reisin kollarından asılıyordu. Nedense bir an gözümün önünde küçük bir kız çocuğunun Bedirhan'ın koluna sarılmış, sallanan görüntüsü geldi.

Turuncu, kıvırcık saçlı bir kız çocuğunun.

YUHANESBURGER!

Ve o dakika bazen konuşmamanın-konuşamamanın ne güzel bir şey olduğunu fark ettim. Gözlerimi yavaş yavaş tekrar Bedirhan'a çevirirken boğazımı temizledim. "Borcumu amcaya ödemem lazım, o yüzden aynı yerde çalışmak zorundayız."

Konuşmadan dinlemeye devam etti. "Eğer istersen, seninle hiç muhatap olmam."

Yer gök, böyle bir yalan görmemiştir. Saygılar anterior prefrontal korteksim, görevini on numara yerine getiriyorsun.( anterior prefrontal korteks: beyinde yalan söylemeden sorumlu kısım)

Duygusuz bakışları anında değişti. Alay mıydı o grilerdeki? "Ciddi söylüyorum."

Benim ciddiyetim, İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranırken beyaz sarayın önünde poz veren Pablo Escobar rahatlığı gibiydi. Dünya yansın, çok da tın. İllaki su bulurum öyle bir kafa yani.

"Çok inandırıcı, gerçekten."

Ense kökümden çıkmış kıvırcık saçımla oynamaya devam ettim. "Beni tam tanımadan yargılayamazsın." dedim. "Söz verdiğimde, sağ böbreğimi alsalar yine de tutarım."

"İşte şimdi ilgimi çektin." Saçımı çekiştirerek düzleştirip, bırakarak tekrar kıvırcık olmasını sağladım. "İstersen seninle hiç muhatap olmam, söz veriyorum. Akasya sözü."

Selamlar, ben Akasya sözü.

Bir Akasya size bunu dediğinde katiyen-asla-mütemadiyen-kesinlikle inanmayın. Ablasına da söz vermişti hatırladınız mı? Hani düğününe geç kaldığı ablasına? Bir Akasya sözüne asla güvenmeyin, bana güvenin.

Gerizekalı Akasya sözü, hem Akasya sözüne güvenmeyin diyorsun, hem bana güvenin diyorsun. Ne ayak?

"Tamam, inandım." Gözlerini kısarak suratımı incelerken verdiği kararın doğruluğunu tartar gibiydi. "Yanıma asla yaklaşmayacaksın."

Turuncu AdamWhere stories live. Discover now