BÖLÜM 1 - 'SONRA'

Start from the beginning
                                    

Ama uyanmak, rüyanın bilincindeyken neredeyse imkansız bir şeydi. Çünkü beni tüm gücüyle kendi içine çekiyor, ondan kaçıp kurtulmamı güçleştiriyordu, o sebeple savaşmayı ilk birkaçından sonra bırakmıştım. Çünkü asıl savaştığım şeyin kendim olduğunun farkındaydım; kaçabilir ama ondan saklanamazdım. Buna katlanmak zorundaydım.

Ancak bir süre sonra, işler alışık olduğumun dışında seyretmeye başladı. 

Nasıl oldu, ne oldu veya neden oldu bilmiyorum ama adımlarım bir anda durdu. Sanki olacaklara izin vermem için, bedenim kontrolü eline almıştı.

Bir terslik olduğunun farkındaydım ama anlamlandırmak imkansızdı. 

Bir müddet sonra durduğum noktadan biraz ileride yıldızlar belirdi ama gökyüzünde denecek kadar yüksekte değil, gözlerimin hizasındalardı, birer birer ışıklarını yakarak çoğalıyorlardı. Adeta tiyatro salonundaydım da, sahne benim için aydınlatılıyordu, ki aslında öyle de oldu. Dakikalar içinde etrafımı sanki bir ateş böceği sürüsü sarmalamış gibi bir manzara oluştu ve küçük yıldızlar önümü az da olsa aydınlattı.

Hayran hayran, kum tanesi kadarmış gibi uzakta ama erişilecek kadar da yakın gözüken yıldızlara baktım. Yaydıkları ışık, hiçliği aydınlatan tek şeydi; yerdeki balçığın ıslak yüzeyini hafif de olsa aydınlatıyorlardı ve üzerine kendi ışıklarının yansıması düşüyordu. Sanki artık sadece havada asılı değiller de, tıpkı bir halı gibi zemine de serilmişlerdi.

Buraya ait olamayacak kadar güzellerdi.

Bu alışık olduğumun çok dışında kalan manzara, hipnoz etkisi yapıyordu. Biraz sonra yıldızların kendine bıraktığı hayranlığın önünde usul usul bir siluet belirdi ve hipnozun etkisi anında geçti. Işık o kadar yetersizdi ki ona dair görebildiğim tek şey karanlık bir hattı. Yine de sanki görüyormuşcasına bana sırtının dönük olduğunu biliyordum, bunu hissediyordum. 

Onun kim olduğunu da...

Arthur!

Gözlerimi irice açtım. O kadar özlem doluydum ki, kalbim yerinden çıkacak gibi atarken, "Mete!" diye seslendim.

Yaptığım hatayı fark ettiğimde dudaklarım mühürlendi. O da aynı anda farkına varmış gibi omzunun üzerinden hafifçe bana döndü. Bir süre öylece durdu, yüzünü, gözünü göremiyordum ama o keskin bakışları gözlerimin içinde hissediyordum. Bana kısacık sürede kendimi o kadar kötü hissettirdi ki, diğer kabuslarımda beni köşeye sıkıştıran baskı, bu defa onun gözlerinden dışarı taşıyordu sanki. 

Beni boğuyordu ve biliyordum ki biraz sonra benim felaketim de olacaktı.

O an kendimi tutamadım. Kalbimdeki özlemin yerini, suçluluğun getirdiği pişmanlık aldı ve gözlerimden sessizce dökülmeye başladı. "Ben...Özür...Dilerim," diyebildim.

"Ruhu karanlıkta olanlar, ışığın izini bulamazlar" dedi sanki bir pasaj okur gibi.

O tanıdık, o bildik sesi kulaklarımdaki pası silip almıştı sanki. Aslında fısıldamıştı ama sanki öyle değilmiş gibi cümlesi zihnimde gürültüyle yankılandı. Yıldızlar bile bir anlığına titremişti, bana öfkeli olmalıydı.

"Hataydı, gerçekten... Ben çok üzgünüm," dedim. Midemden yukarıya yükselen ve gırtlağıma dayanan haykırma isteğini güçlükle bastırdım. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 29, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ÖNSEZİ #3: BERMUDAWhere stories live. Discover now