Hoparlörler, yüksek sesler, ışıklar, terler, çığlıklar. Sadece insanların farklı olduğu, monotonlaşan konserlerdi. Yine onlar gibi başka bir konser daha bitmişti ve turun bitimi için bir adım daha atılmıştu.
Josh, uğurlu bagetlerini her zaman yanında getirdiği siyah sırt çantasına koymak için uzandığında, çantanın altındaki küçük zarfı gördü.
Bir hayranın buraya girmeye izni yoktu.
Şüpheyle etrafına bakınıp, kimsenin etrafta olmadığından emin olunca merakla mektubu açtı.
Sevgili Josh,
Bugün seni görmek için geldim.
Gelmeden önce birisiyle tartıştım.
Siyah maskeli adam,
benim çirkin olduğumu söyledi.
Boşuna uğraştığımı,
dudaklarımdaki ucuz parlatıcının
beni onca insan arasında
senin için beni parlaklaştırmayacağını söyledi.
Senden hiç bir şey beklemeyip
kendime işkence verdiğimi,
senden bir şeyler beklersem de
kendimi hayal kırıklığına
uğrattığımı söyledi.
Ağladım.
Bunları bildiğimi söyledim.
Beni anlamıştı.
Adını sorduğumda,
elini bana doğru uzattı ve
elleriyle beraber bedenimde
kaybolduğunu hissettim.
Midem bulanmaya başlamadan önce
içimde onun sesi yankılandı.
Aynı senin bateriye her vuruşunda
kalbimdeki her bir atışın
yankılanması gibi.
"B
u
n
a
l
ı
m
ı
n."-Anathema
YOU ARE READING
anathema | josh dun √
Short StorySevgili Josh, Gözlerinin bir galaksi olması benim onların içinde küçük bir yıldızdan farkım olmadığı gerçeğini değiştirmiyor. Sayanora. -Anathema