ANLAŞMA

610 28 9
                                    

Evvet can parçaları ikinci kitapla ve çok uzun bir bölümle karşınızdayım! Multimedya da kapak ve tanıtım videosu var. Biraz eğlenceli, biraz aksiyonlu gerilim dolu zamanlar geçiricez beraber. Ben beni yalnız bırakmayacağınıza inanıyorum. Lütfen yorumlarla görüşlerinizi belirtin. Gerek yorumlarınız, gerek listeleriniz gerek afişlerinizle baş ucumda duran tabloyu doldurmak için sabırsızlanıyorum ! :D Öpüldünüz canlar :** 

İyi okumalar :) :*

Alper'den:

Ormanı geçip binanın önüne geldiğimde arabayı bahçeye gelişi güzel bırakıp indim. Adamlardan biri benim yanıma gelirken, bir diğeri ise arabaya yöneldi.

"Hoş geldiniz efendim."

Yürümeye devam ederken başımı bir kere sallamamın ardından dudaklarımı araladım:

"Durumlar ne?"

"Her şey aynı efendim. Ama Buket'in yakında Türkiye'ye dönüş yapacağını öğrendik."

"Güzel."

Demek yakında döneceksin Buket. O gün partide verdikleri yanlış konum yüzünden Buket yerine başka bir kızı kaçırmıştım. Aynı elbiseleri giymeleri ve saçlarının kahverengi olması bunu kaçınılmaz hale getirmişti. Kapının önündeki küçük basamakları çıkarken:

"Gaye?"

Dedim soru sorarcasına.

"Bıraktığınız gibi."

"Ellerini çıkarmadınız mı?"

"Hayır efendim."

"Neden?"

Diye sorguladım şaşkınlığımı sesime çok fazla yansıtmamaya çalışarak.

"Siz bir şey demediniz efendim. Siz bir şey demeden sözünüzü çiğnemek istemeyiz."

Dostça omzuna iki kere vurduktan sonra açılan kapıdan içeri girdim. Hıncımı alırcasına bir haftadır Gaye, yani Buket'in yerine kaçırdığım kıza çok fazla işkence yapmıştım. Buket'le kıyaslayacak olursak, Buket'in ki hiçbir şeydi. Belki de sinek ısırığı demek bile fazla kalırdı. Birinci katı örten duvarı aştığım da yere serili Gaye'yi gördüm. Bedeni gerçekten acınacak haldeydi. Her yeri kanla, çiziklerle ve morluklarla doluydu. Elleri, işaret ve baş parmağı arasındaki boş, kaba etten yere çivilenmişti. Adamlara işaret verip:

"Kelepçeleri çözün."

Dedim otoriter bir sesle. Ardından Mine'yi çağırmalarını söyledim. Kız acı dolu inlemelerin arasından Mine kim diye sorusunu yöneltti. Ah bu kızın merakı!

"Hemşire."

Sesimin soğuk ve sert çıkmasının yanında bu kadar meraklı olmaması gerektiğini söylemeyi ihmal etmedim. Gözüm kelepçelerin bileğinde bıraktığı mor izlere kaydı. Elinden akan kanlar betonda kuru bir leke bırakmıştı. Koyu kahverengi gözleri acıyla yeşil gözlerime bakıyordu. Bu bakışlarını yakalamamla bende gözlerinin içine baktım. Küçük gözlerinden korkuyu okumak bir bebeğin elinden oyuncağını almak kadar kolaydı. Anında irkilip gözlerini benden kaçırdığı sırada Minede gelmişti. Gözlerimi Gaye'den ayırmadan:

"Geç kaldın."

Diyerek vurguladım. Boğuk bir sesle özür dileyerek yanıma geldiğinde bakışlarımı ona çevirip:

"Çivileri çıkarın. Elleri ve vücudu için ne yapacaksan bir saatin var Mine."

Başını olumlu anlamda sallayıp Gaye'nin yanına ilerlediğinde bende odama doğru adımlarımı sıralamaya başladım.

TEK BAŞIMAWhere stories live. Discover now