Son bakışında iliklerine kadar donan kalbim, portresiyle ısıtsın içini istedim. Artık sadece burada göz göze gelebilecektim ben onunla. İçime batan çivileri tek tek nasır tutan parmaklarımla sökmüş, aşkın çetrefilli yollarına dağıtmıştım. Acıyordu canım ama ben güçlü biriydim. Ailem benimle ayaktayken kendimi öldüremezdim. Duvarlara yapıştırmayı planladığım fotoğrafları masaya yığdığım ânın üzerinden yarım saat geçmişti. Yarım saattir onunla güldüğüm anlara bakıyordum. Her karede gülen göz bebeklerim bundan sonra ki Fırat'la arasında ki en büyük farkı taşıyordu. Fotoğrafları duvara asmaya başladığımda ilk sıraya Cem'in yılbaşında habersiz çektiği fotoğrafı astım. Ahsen üzerinde ki gri elbisesiyle karşımda duruyordu. Gözlerimiz birbirine kenetlenirken çekilen bu karede dünya umrumuzda değildi. 



Oysa şu an. Ne sevdamızdan eser kalmıştı ne ondan. Fotoğrafların her birini tek tek inceleyip duvara yapıştırma eylemini bitirdiğimde odanın kapısına doğru yürüdüm. Neredeyse sabah olmuştu. Duş alıp okula gidecektim. Sınav bitmiş olabilir lakin geçmem gereken bir de ikinci sınav vardı. Kapıyı açtığım an içeri dalan Bigem üzgün gözlerle bana bakıyor söylemek istediği şeyleri yutuyordu. "Söyle Bigem." Derin bir nefes alıp uykulu gözlerini gözlerime sabitledi. Üzerinde ki mavi pijama takımı onu sevimli göstermişti. Ama bende bu sevimliliği çekecek hâl kalmamıştı. "Okula birlikte gidebilir miyiz?" burnumdan saldığım nefesimin acı kokusuyla Bigem düşünceli bir hal aldı. Kaşları çatılırken dudaklarını büzdü. 


"Onunla karşılaşmak istemezsen anlarım abi. Okula gelmeye devam ediyor hâlâ." kafamı aşağı yukarı sallayıp dudaklarımı ıslattım. "Kim?" Tek kelimeden oluşan sorumla kaşları kavislendi. Dudakları gerilirken bana bakmayı sürdürdü. Yanından süzülüp odama girdiğimde kendimi duşa atmıştım. Uykum olduğunu sanmıyordum lakin iki gündür uyumayan vücudum için uyku kesinlikle çölde ki suydu. Soğuk su ile bilincime oklar fırlatıp ayakta durmaya zorlarken üzerimi giyinmek için duştan çıktım. Okula gitmek için kendime söz vermeseydim akşama kadar suyun altından çıkmayacaktım. Giyinirken aklımda dolanan yarasalar oradan oraya çarpıyor duvarlara astığım resimleri deviriyor Ahsen'i yerle bir ediyordu. 



Odamdan çıkıp kahvaltı sofrasına uğramadan garaja indim. Evden çıktığımı fark eden Bigem çantasıyla birlikte nefes nefese garaja indiğinde tek kelime etmeden arabaya bindi. Garajda bulunan arabalarım içinde onun kullanmadığı tek arabayı seçmiştim. Diğer arabaları teker teker takas edecektim. Görünüşüyle herkesin dikkatini çeken Honda civic yalnızca onu tatmin etmiyordu. Bu sebeple bu arabaya bir kere bile binmemişti. Radyoyu açıp ortamda ki gerginliği dağıtmak isteyen Bigem yanlış zamanda yanlış bir tercih yapmıştı. Radyoda çalan şarkıyla anılar saklanmadığı yerde sırıtırken tüm damarlarım öfkeyle kabardı. 




İlk bir dakikaya kadar kendimi tutmak için sarf ettiğim ultra güç ikinci dakikaya girince tuzla buz olmuştu. Arabayı aniden durdurup radyoyu kapatırken dudaklarımdan firar eden çığlıkla Bigem korkarak bana döndü. "Abi dur!" Bağırarak direksiyona yumruklarımı geçirmeye devam ederken Ellerini avuçlarıma kapattı. "Abi yalvarırım dur!" sakinlik kanıma ses tonuyla akmaya başladığında durdum. Ağlayarak bana sarıldığında dolmayan gözlerimi kırptım. "Abi ne olursun kendini kaybetme. Ben korkuyorum." Bigem'in ses tonunda ki ıstırap kendimi bir kere daha suçlamamdan başka boka yaramamıştı. 

KARAMELİN RÜYASI [ TAMAMLANDI ]Where stories live. Discover now