4 Bölüm

119 2 3
                                    


Karanlığa gömdüğüm gözlerim küçük penceresi olan boş odada can buldu. Ne olduğunu anlamaya çalışan ben ayağa kalkmak için atakta bulundum. Yükselemeden ayağımdaki bağlı ipler yüzünden yerde buldum kendimi. Ayaklarım yetmezmiş gibi ellerimde bağlıydı. Neredeydim ben, ne olmuştu... Dün geceye dair tek hatırladığım silah sesiydi. Öldüğümü zannederken boş odada buluyordum kendimi bu nasıl çileydi böyle...

Saatlerdir ne gelen vardı ne de en küçük bir ses. Daha fazla bekleyemeyecektim. Ayaklarımı yere vurup avazım çıktığı kadar "İmdat!" diye bağırdım.

Bağrışlarım işe yaradı ve kapının açılmasıyla yüzü kar maskeli bir adam girdi.

"Bırakın beni ne istiyorsunuz benden !" diye söylenmeye başlamıştım. Adam beni umursamadan elindeki tepsiyi bıraktı önüme.

"Al bunları ye ve boşuna o sesini yorma kimse seni burada duyamaz." Dediği anda tekrar "İmdat!" diye bağırmıştım.

"O ağzını bantlamamı istemiyorsan sesini kesersin." Diye tısladı. Sesimi kesip adamı incelemeye başlamıştım. Uzun boylu , kaslı bir tipti. Benim onu incelediğimi fark edip "Bana bakmak yerine yemeğini ye saatlerdir aç uyuyorsun." Dedi.

"Doğruya kaç saattir uyuyordum ben ? Saat kaç olmuştu ? " içimden geçirdiğimi zannederken sesli dil bulan sorularımı " Saat akşam 5, 12 saatten fazla uyuyorsun." Diye cevap verdi.

"Neden kaçırdınız o gece ne oldu niye buradayım ?" diye tekrar sormuştum ama tek cevabı 'yemeğini ye.' Olmuştu. "Nasıl yiyebilirim ellerim bağlı." Diye sızlandım. Adam kafasını beni onaylarcasına salladı. Yanıma gelip nazikçe ellerimi çözdü. Bir umut ayaklarıma doğru yöneldiğimde sert bir sesle "Sakın!" dedi. Tepsimi bacaklarımın üstüne koyu duvara yaslandı. O kadar açtım ki önüme konulan karışık tostu bir hızla yedim. Tepsideki portakal suyunuda. Adam bu halime kıkırdamıştı. Bu halinden yüz bularak tekrar "Bana ne yapacaksınız ?" diye sordum.

Adam tam ağzını açmıştı ki bir kapı tıklatıldı. Kimin yaptığını görememiştim. Adam hemen kapımı kapatıp gitti. Bense hemen ayaklarımı çözmeye başladım. Elime aldığım tepsi ile kapının arkasına gizlendim. Çok geçmeden kapı açıldı ve o hızla tepsiyi adamın kafasına geçirdim. Adamdan "Ah!" diye inledi. Bu fırsatı kullanarak açık kapıdan adım atacakken beni belimden tutarak odanın en ucuna sürükledi. "Bunu yapmayacaktın !" diye sert sesle bağırmıştı. Elinden kaçmak için debeleniyordum ama nafile ellerimi ve ayaklarımı bağlamıştı. "Bırak beni bırak... İmdat !" bağrışlarıma devam ediyordum. Adam cebinden bez çıkardı. Ağzımı kapayacaktı. Bu son bağrışlarımdı olabildiğince sesli "İmdat!" diye tekrar bağırdım. Ancak adam bezi ağzıma değil gözlerimi bağlamak için kullandı. "Ne yapıyorsun.. neden gözlerimi bağlıyorsun... bırak" çırpınışlarıma tek bir cevap vermeden uzaklaştı. Her yer kapkaranlıktı. Ben karanlıktan korkardım ki. Şimdi ne yapacaktım. "Ne olur gözlerimi aç lütfen!" diye yalvarıyordum. Kapı sertçe kapandı. Gitmişti...

Sakin ol her yer aydınlık şuan derin derin nefes al diye kendime tenkitler veriyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sakin ol her yer aydınlık şuan derin derin nefes al diye kendime tenkitler veriyordum. Kapı açılıp kapandı. Ayak sesi yavaşça bana yaklaşıyordu. Ayaklarımın dibinde ses kesildi. Sadece nefes sesi ve burnumu dolduran erkek parfümü geliyordu. Bu kokuyu daha önce de hissetmiştim. Ama ne zaman veya kimin üzerinde olduğu bir türlü aklıma gelmiyordu.

Sessizce çıkan sesim "Yardım et" dedi usulca. Gerçekten her kimse onlardandı yardım eder miydi ki saçmalamıştım. Yanıma çöktüğünü hissettim. Koku sağ tarafımdan usulca geliyordu. Ne yapıyordu? Ne yapacaktı? "Bana ne yapacaksın ?" diye sordum. Ne bir ses ne bir hareket etti. Yanımda olduğunu sadece nefes alışverişinden ve kokusundan hissediyordum. Bu sessizlik, karanlık, bu bilinmezlik beni daha da kötü yapıyordu. Nefes alışverişlerim düzensizleşiyordu. Yerimde kıpırdanmaya başlamıştım. Zar zor çıkan sesimle "Ne yapacaksan yap artık" diye sızlanıyordum.

Dayanacak gücüm bitmişti karanlık beni etkisizleştiriyordu. Çırpınışlarım bağrışlarım cevapsız kalıyordu. Fısıltıyla çıkan sesimle "Karanlıktan korkuyorum... Yardım et lütfen!" demiştim. Bir el saçıma doğru uzandı. Bezi tutuğunu hissettim açacaktı. "Lütfen aç." Dedim. Açacağını beklerken beni sol omzumdan yere doğru eğdi. "Ne yapıyorsun?" diye sorarken başım kucakla buluştu.

"Bırak beni!" diye bağırırken ellerimi saçımı okşamaya başladı. Bu durum rahatsızlık vermesi gerekirken beni rahatlatıyordu. Ama buna izin vermemeliydim. Kalmak için kıpırdanmaya başlamıştım. Hiç aldırış etmeden saçlarımı okşamaya devam etti. Artık pes etmiş bırak beni laflarımı kesmiştim. Küçükken her karanlıktan korktuğumda babam böyle yaparak beni rahatlatıp uyuturdu.

Mayışan vücudum uykuya kendini bırakırken kulaklarımda bir nefes fısıldadı

"İyi uykular Gece"


Gece ve SisWhere stories live. Discover now