DG -9. Bölüm: GELECEĞE BİRİKEN ANILAR

Comenzar desde el principio
                                    

"Anladım ben anlayacağımı. Anne deme bana!" Asude canının acısından dolayı Devrim'in içinde bulunduğu ortamı önemsemiyordu. Güçlükle ayağa kalktı ve onları dinlemeye çalıştı. Kırk yılın başında bir romantizm yaşayacaklardı, orta yaş sendromunun en afili zamanlarında olan kadınlar mahvetmişlerdi.

"Emine anne, Devrim doğru söylüyor. Siz çok yanlış anladınız." Asude'nin araya girmesi ile iki kadında merakla ona döndü. Devrim derin bir nefes alırken, Asude söze girdi.

"Ben evlenmek istemediğimi anneme söyleyince..." O sırada annesine bir bakış attı. Aslında kadın ondan istenileni yapmıştı. Asude gidip ortalığı karıştırmasını hedeflemişti ama bu denli karıştırmak biraz fazla gelmişti.

"Annem de size söylemiş. Devrim'in bu kararımdan haberi yoktu. Konuştuk ve anlaşmaya karar verdik. O yüzden çok sevindi ve sarıldı." Kadınları ikna etmek için elinden geleni yapıyordu. Yan tarafına baktığında Devrim bir balerin edası ile minik adımlarla yanına kadar gelmişti. Onu kurtarmakla iyi mi yapıyordu, kötü mü yapıyordu bilmiyordu.

Kocaman antrede ayakta bu şekilde konuşurlarken, her şey plansız programsız ilerliyordu. Asude belki de iki hafta içerisinde evli bir bayan olacaktı. Şimdi düşündüğünde bedenini sebepsiz bir ürperti aldı. Biraz olsun korkuyor olabilirdi. Evinden ayrılacak olmanın yanı sıra, yeni birisiyle yeni bir hayata adım atacaktı. Düşündükçe o cesur gözlerindeki pırıltıların yerini korku almıştı.

"Kızım, o zaman neden pis tecavüzcü diyordun çocuğa?" Bu defa konuşan Rukiye Hanımdı. İlk tepkiyi verdikten sonra pek sesi çıkmamış olan kadın, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Devrim, benim hoşlanmadığım bir tabirle bana sesleniyor. Bende o yüzden kızdım ona. Nuri Alço gibisin manasında şey etmiştim..." battıklarının resmiydi yan yana durmaları. Onların şuan telaştan etrafa koşturmaları gerekiyordu. Nişan için bakım yapması, trip atması lazımken burada durmuş adamı iki kadının elinden kurtarıyordu.

"Allah canını almasın Asude. Biz de çocuğu ne sandık!" Yaşlı kadın artık kızını bir an evvel göndermek için kolları sıvayacaktı. Asude gibi deli yürekli bir kızın bu kadar uzun süre nişanlı kalması baştan hataydı. Çeyizi bahane etmeden evde ne varsa onunla saracaktı bohçasını sırtına. Diğer ablalarının çeyizi vardı da ne olmuştu, hepsi sandık köşelerinde çürümeyi bekliyordu. Aklına koyduğu fikir ile bir an evvel bu düğünü yapmak için kocası ile konuşması gerekiyordu.

"Rukiyecim bunların canı evcilik oynamak istiyormuş, nişandan sonra hemen hazırlıklara başlayalım da düğünü yapalım. Kendi evlerinde oynasınlar oyunlarını." Asude bu sözlerden sonra çuval giymeyi düşünüyordu. Uzunca kurulan cümlenin altında yatan imayı anlamaması için salak olması gerekiyordu. Sözler yankılanıp, koca duvarlardan kendisine doğru koşuyor gibiydi.

"Biz bahçedeyiz, iki kahve yapında konuşalım bakalım." İki kadın da gitmeden önce yüzlerine yerleştirdikleri çarpık gülümsemelerle onlara bakmışlardı. Emine Hanım gitmeden önce son golünü atmayı ihmal etmemişti.

"Hadi benim Nuri Alço özentisi oğlum, kahve yaparken kızın yanında dur içine tükürmesin." Hepsi bunun dalga amaçlı olduğunu biliyordu ama Asude kızmıştı. Sanki her defasında kahvelere tüküren, kaynana düşmanı, dedikodu sevdalısı bir gelin izlenimi bırakmıştı. Elleri belinde giden kadınları seyrederken omzuna değen omuzla bakışlarını adama çevirdi.

"Deli gelin, körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz demek istiyorum ama demeye dilim varmıyor. Düğün erken olsun diye kendimizi yırtarken tecavüzcü olduk." Devrim düğünün erkene alınmasına şaşkın olduğu kadar mutsuzdu da. Nuri Alço lakabı uzun seneler gideceğe benziyordu ve buna canı sıkılıyordu. Asude ile evlilikleri nasıl boyutlanacak, birbirlerine alışmaları kolay olacak mı bunları merak ederken, düşünmesi gereken bir de bu konu çıkmıştı.

AFİLİ ÂŞIKLAR SERİSİ 1-2 (DÜZENLENİYOR)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora