Kız derin ve ağrılı bir nefes aldı.

"Bakın beni buraya zorla getirdiler." Konuşurken sesi titriyordu.

"Kötü adamlar! Hem de çok kötü adamlar. Tamam mı?"

Ağlamaya başladı, hem ağlayıp hem anlatıyordu.

"Her zaman ki gibi sabah hazırlanıp üniversiteye gitmek için evden çıktım. Arabam tamirde olduğu için metrobüsle gidecektim okula.
Arkamdan yaklaşan arabayı fark etmedim bile.
Her şey bir anda oldu. Ağzımı tutup beni arabaya çektiler.
Üç kişiydiler. Bağırmak, sesimi duyurmak istedim ama çok geçti. Kafama sert bir şeyle vurdular"

Eliyle kafasının arka kısmını, saçlarının altını göstermeye çalışıyordu.

Volkan kızı pür dikkat dinliyor, söylediklerinden bir anlam çıkarmaya çalışıyordu.

Kız devam etti
"Bir gözümü açtım ki üç tane pis, sarhoş adamın elindeyim ve beni arabadan indirip buraya doğru getiriyorlardı.
Kendime gelir gelmez çırpınmaya ve çığlık atmaya başladım. Onları tekmelemeye ve ısırmaya çalıştım. Bir tanesi tokat attı ve ben başıma neler geleceğini az çok tahmin edip içimden dua etmeye başladım.
'Allah'ım! ne olur yardım et.
Ya şuracıkta canımı al ya da biri beni bulsun, kurtarsın bu pisliklerden' diye."

Kız hem ağlıyor hem anlatıyordu.
Volkan ile Burak kızı yavaş yavaş anlamaya başladılar.
Volkan bu şekilde ürkek konuşan ve bir o kadarda cesaretli olduğunu ifade etmeye çalışan kızı inceliyordu.

Üstü başı perişandı, bitkin durumdaydı ama gözleri parlıyordu.
Yaşadıkları ne kadar kötü olmuş olsada 'Yıkılmadım! Ben yine de çok cesur davrandım' der gibi bakıyordu.

Volkan'ın şimdiye kadar bir çok kızla ilişkisi olmuştu. Ama hepsi kısa sürmüş ve Volkan hiç birine aşık olamamıştı.
Daha doğrusu aradığı gibi birinin bir türlü karşısına çıkmamasından dert yanıyordu hep.

Şimdi bu kızı bu şekilde dinleyip inceleyince böyle bir kızla başka bir yerde, başka bir ortamda tanışmayı isteyeceğini düşündü.

Cesur kızları seviyordu Volkan.
Zorluklarla savaşabilen, kendini her daim savunabilen kızlar.
Kız anlatmaya devam ediyordu.
Volkan bir anda irkilip kafasındaki saçma düşünceleri atıp, tekrar konuya odaklandı.

"Eee! Abim neresinde bu olayın?" diye sordu. Kız dönüp ters ters baktı.
Bir anlık bakmıştı ama Volkan o bakışta bir şeyler sezmişti sanki.
Sanki kız farklı konuşuyordu.
Sanki başka şeyler de vardı.
Sanki...

Kız
"Evet. Ben de tam abinizi anlatıyordum işte. O zor durumdayken ve aklımdan bin türlü şey geçerken o adam çıktı birden.
Nerden çıktı? Nasıl geldi? Anlamadım ama bir anda sevinçten var gücümle bağırdım 'Yardım edin! Ne oluur! Kurtarın benii!' diye.
Ve işte bu adam.
Yani abim dediğiniz kişi bağırdı
'Ne yapıyorsunuz? Şerefsizler!
Bırakın lan o kızı!' diye.

Adamlar bir anda beni kurtamak için gelen adama döndüler o çoktan telefonunu çıkarmış
'Şimdi polisleri arıyorum şerefsiz köpekler! Siz şimdi görürsünüz gününüzü' dedi.

"Sanırım üç kişiyle tek başına baş edemeyeceğini anladığı için hemen polisi aramıştı. Bence iyi de yapmıştı çünkü o pislikler hiç tekin insanlara benzemiyorlardı ve en kötüsü silahlı olabilirlerdi."

'Beni kurtarın ne olurr!'
diye yalvarmaya başladım abinize ve bu pislikler beni hızla yere atıp beni kurtarmaya gelen adama, yani abinize doğru gitmeye başladılar."

'Sende nereden çıktın lan? Piç kurusu!' diye sinirle bağırdılar.
'Sıkıysa gelip kurtarsana kızı' dediler.

"Tabi öyle hızlı fırlattılar ki beni, bacağım fena halde açıldı"
Eliyle kanla kaplı olan diz kapağındaki bezi gösterdi.
"Daha da kalkamadım yerimden.
İçimden dua ediyordum 'ne olur beni burada, bu pisliklere bırakıp korkup gitmesin' diye."

"Neyse ki abiniz hakikatli çocukmuş" dedi Volkan'a bakarak.
Volkan yine kızın gözündeki o sinsi bakışı yakaladı.
Bir anlık da olsa o da kızın gözlerine baktı.
Pişmanlık vardı kızın gözlerinde. Belliydi bu. Ama adını koyamadığı bir şeylerde vardı yanı sıra.

Kız başını hızla tepesinde dikilen Volkan'dan ayırıp iki metre kadar ötesinde ayakta duran Burak'a çevirdi.
"Ve benim böyle düşünmeme fırsat kalmadı bir tanesi elini cebine atıp silah çıkardı.
O anda korkudan ölebilirdim.
Hiç beklemiyordum.
Hadi bıçak falan neyse de, bu silah da nereden çıkmıştı şimdi?
Ne arıyordu bu adamda?"

Volkan lafa girdi
"Silahı görebildiniz mi?
Nasıl bir şeydi?"

Kız bir an şaşırdı, gözlerini ayırdı ve Volkan'a baktı
"Hayır" dedi.
"Göremedim tabiki! O durumda görsem de hatırlamazdım heralde."

Tekrar Burak'a döndü
"Sanırım beni kurtarmak için gelen adam da böyle bir şey beklemiyordu. Silahı görünce afalladı ve aşağı doğru koşmaya başladı. Adamlar da arkasından.
Ben burada ölüp ölüp dirildim resmen. Hem ağlayıp hemde ayağa kalkmaya çalıştım."
Yukarılarda bir yerleri göstererek
"Oradan buraya kadar zıplayarak geldim ve işte o anda iki el silah sesi duydum. Kulakları sağır edercesine bir ses ve çığlık atmaya başladım. 'Katiller! Şerefsizler!' Diye.
Sonra buraya yığılıp ağlamaya başladım. Şu ağaçlardan dolayı aşağılar çok gözükmüyordu ama vurulan kişinin abiniz olduğunu anlamıştım.

Sonra konuşma sesleri geldi ve o an tek korkum 'geri gelip bana saldırırlarsa ne yaparım?' oldu.
Etrafa bakındım, birşey bulup kendimi öldürebilir miyim, diye"

Volkan iyice dikkat kesildi.
Ne yani şimdi bu kız kendini korumak için kendini öldürmeyi mi düşünmüştü?
Tanıdığı bir çok kızdan ne kadar da farklıydı.

Kız anlatmaya devam etti
"Neyse ki önce koşma sesleri ve sonrada araba sesi geldi. Belli ki abinizi vurduktan sonra panik yaptılar ve hemen kaçtılar."

Burak sordu
"Arabanın markası ve rengi aklınızda mı? Plakayı alabildiniz mi?"

Aslı şaşırarak baktı Burak'a
"Ah hayır! Plakayı göremedim malesef ama araba"
Durdu.
Gözlerini kısarak bekledi.
"Kırmızıydı rengi.
Alfa Romeo'ydu markası."
...
Kız artık konuşacak durumda değildi.
O anları sanki tekrar yaşamıştı.
Volkan şimdi anlıyordu işin iç yüzünü. Abisi bu kızı kurtarmak için kendi canından olmuştu.

İyi de o saatte bu tenha yerde ne işi vardı abisinin.
Hiç Birkan'ın geleceği bir yere benzemiyordu buralar.
Niye gelmişti ki buraya?
Yoksa kızı aldıklarını görüp takip mi etmişti?
Kafasında daha bir sürü soru vardı.

Kıza baktı. Öyle çaresiz ve acınası bir hali vardı ki bir an kıza sarılıp
"Üzülme hepsi geçti" demek istedi.

Kız sanki Volkan'ın iç sesini duymuş gibi kafasını kaldırıp baktı.
Ufak da olsa bir tebessüm etti.

Volkan tekrar kıza doğru eğilip elini omzuna koydu
"Tamam. Kendini daha fazla yorma, detayları sonra anlatırsın. Hadi kalk da ambulansa gidelim. Şu yarana bir baksınlar." dedi.

Kıza elini uzattı.
Kız korkarak da olsa elini verdi.
Ne pürüzsüz ve yumuşak bir eli vardı.

Volkan birden kafasını salladı, kendi kendine söylendi
"Ne saçma şeyler düşünüyorum ben bugün."

Kız zorlukla ayağa kalkıp Volkan'ın koluna girdi.
Burak da kızın yerde kalan ayakkabı ve çantasını aldı, aşağıdaki ambulansa doğru yola koyuldular.

Ve Burak düşünmeden edemedi; 
"O kadar kargaşada bu kızın çantası nasıl olup da bir yerlerde düşmemişti?
Ve ayakkabıları nasıl oldu da bu kadar temiz kalabildi?"

Kusursuz İkiliWhere stories live. Discover now