Bizimkisi Bir Çarpışma Hikayesi

276 21 66
                                    

-Bölüm şarkısı multimedya da.

"Evet, merdivenler de göründü!" diye sevincin etkisiyle boğuk bir çığlık kopardıktan yalnızca bir an sonra panikle bağırdım.

"Ama elinde kitap yok!" Bu tek bir cümle grubu harekete geçirmeye yetmişti bile. Hemen yanımda, tekerlekli sandalyesinde kafasını kaldırmış koca gözlerle beni izleyen Peri, yanındaki Halit'e bağırdı.

"Kitap yokmuş!"

"Kitap yokmuş."

"Kitap yokmuş lan!"

"Kitap yokmuş ul-"

Cümlesini tamamlamadan boşlukla karşılaşan Michael Sami, ardına gizlendiğim ağacın yanına dizili arkadaş grubundaki en son elemanın kendisi olduğunu idrak edince "Ben halederim kanka," dedi iş bitirici bir tonla.

Kemerine elini koyup pozunu kestikten sonra "Evuvucu monkey!" deyip etliye sütlüye karışmayan Halit'in kolunu zorla çektikten sonra hızla uzaklaştı yanımızdan. Bu arada çimlere yayılmış, dersi boş olan karşı sınıftaki Levent'in kitabını itirazları kulak ardı ederek araklamayı da ihmal etmemişti.

"Bir ara toplantı yapalım da şu çocuğa söyleyelim, Erzurumlu Michael mı olur Allah aşkına ya?" diye yakınmama karşın yerde oturan Reyhan, ağzında bir kova dolusu patates var gibi homurdanmakla yetinince devam ettim.

"Ayrıca meymunun şarkıda işi ne? Sen söyle Peri." dedim hak aramaya çalışırken.

"Annie are you ok yalnız o. Maymun yok ki zaten şarkıda." deyince Peri, "Hı..." diyerek güldüm.

Cahil gözükmemek için yüzümdeki aptal sırıtışı anında söküp atarken "Sen git de onu monkey diye bağırıp bağırıp söyleyene anlat ama." dedikten sonra Sami'leri gözetlemeyi sürdürdüm.

---

Halit'le Sami iki kısımdan oluşan okulun ana binası olan uzun merdivenleri hızla arşınlarken Serin'i göz hapsine almışlardı bile.

"N'apacaksın Sami?" diye Halit, Sami'nin kolunu çekiştirdiyse de gözünü kırpıp ağırca başını eğen Michael Sami, bunun dört başı mamur bir açıklama olduğu kanısındaydı. Halit tekrar kolunu çekmeye yeltenecekken Serin'in dibinde olduklarını fark edince duraksadı.

İhtiyacı olmamasına rağmen boğazını tahriş edercesine öksürüp alnını kırıştıran Sami, gereksiz bir şekilde sesini kalınlaştırırken "Bunu Eren gönderdi alt basamaktan," diye onun için bir rutin halini alan saçmalamaktan kendini ivedilikle sakınmadı.

Sami'nin verdiği temin üzerine rahat olamaya çalışan Halit'in az önce duyduklarıyla gözleri fal taşı gibi açıldı. Michael Sami'nin açık ensesine sarsıcı bir şekilde yapıştırdıktan sonra elini bir tehdit unsuru olarak ensesinden ayırmazken dişlerinin arasından adeta tıslayarak konuşmaya başladı.

"Ulan malkılcığım, yanarlı dönerli meyve mi yolluyorsun pavyonda?"

"Ne dediğiniz hakkında hiçbir fikrim yok," diye araya giren Serin hemen dibinde o yokmuş gibi tartışan çocukların kendisini anladığından şüpheliydi.

Halit'in yüzündeki sahte gülüş iyiden iyiye genişlerken onları izleyen hafif çekik, siyah gözlü, saçları omuzlarına kadar düz ve kahküllü olan Serin'e doğru usulca döndü. Sami'nin elindeki kitabı sinirle çektikten sonra onları seyreden genç kıza gülümsedi.

"Pardon bu sizinmiş galiba bahçe de bulduk da az önce. Öğrencilere şöyle bir bakınca da en çok size yakıştırdık. Biz bu kadar kalın kitap okumuyoruz prensip olarak. Buyurun." diye Serin'in boş bakışları arasında kitabı eline tutuşturup Sami'nin gömleğini kavradıktan sonra basamakları dörderli dörderli atlayıp tabanları yağladılar. Bu arda Sami bir iki kere kayıp düştüğünde canının acısıyla çocuk gibi ağlamaya başlayınca Halit, onu kafasına vura vura kısa sürede eğitti.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 27, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Merhaba, Ben Eren!Where stories live. Discover now