Onuncu yaşımın yazıydı.
Kalbim ilk kez delice çarpıyordu.
Kollarından beni bırakamezken, göğsüm adınla sancırken, sıcaklığın tenimi ısıtırken bize ne olduğunu bilemedim.
Şimdi biliyorum.
Hâlâ kalbimde yanan ilk aşkım, o yazdan kalmıştı.
Bana saatler sürmüş gibi gelen tatil testlerini bitirdiğimde kitabı çardağın bir köşesine fırlattım. Kai görünürlerde yoktu. Sıkıntıdan patlamak üzereydim. Annem televizyon izliyor, büyükannem bahçede bir şeylerle uğraşıyordu. Uzandığım yerden kalkıp çardaktan indim. Bahçe çitinden bir çubuk çıkarıp dizimin biraz altında biten otları aralaya aralaya bahçenin kıyısından ağaçlık kısma geçiş yaptım. Yüksek ağaçların koyu gölgelerinin serinliğinde uygun bir yer bulup uzandım. Dalların hışırtısı ninni gibi uykumu okşarken seslerin keskinleşmesi ile irkildim. Gözlerimin önüne kadar eğilen elma dalı ile uzandığım yerde kıpırdandım. Dallar aralandığında sessiz gülüşü ile Kai'yi görünce rahat bir nefesle ben de güldüm. Korkmuş olmamdan oldukça eğleniyor gibi görünüyordu. Ani bir hareketle kolundan tutup yere çektim ve karnının üzerinden dizlerimi iki yanına sabitleyip huylandığını öğrendiğim bel ve göbek kısımlarından gıdıkladım. Gülüşleri sessiz olsa da kahkahaları sesliydi. Demek ki ses tellerinde problem yoktu. Belki de yaşadıkları sonucunda konuşamaz olmuştu.
Elleri ile bana engel olmaya çalışırken fazlasıyla gülmekten takatsiz düşmüştü.
Beni korkutmasının intikamını aldığımda üzerinden kayarak yanına uzandım. Nefesleri hala kesik kesikti. Artçı gülüşleri devam ediyordu. Biraz kıpırdanıp elime kırmızı bir elma tutuşturdu. Elmayı tişörtüme silip bir ısırık aldım. Onun beni izlediğini farkedince ona uzattım. Aynı yerden ısırıp bana geri vermişti. Bitirene kadar elimizde gidip geldi elma. Kolu rahatsızca aramızda uzanırken alıp başımın altına koydum. Tereddütle başımı kendisine çekmiş diğer kolunu da omzuma sarmıştı. Çenesi başıma yaslıydı. Bu yakınlıktan kalbinin gürültüsünü duyabiliyordum. Belki de duyduğum kendi kalbimin sesli atışlarıydı.
" Sesini merak ediyorum.. "
Başımı kollarının arasında kaldırıp gözlerini bulduğumda derinlerde bir yerden beni izlediğini görebiliyordum.
" Gerçek adını merak ediyorum."
Gözlerinin kıyısında biriken yaşlara dokunmak istedim. Onları dahi hissetmek istedim.
" Neler yaşadığını bana anlatmanı isterdim. Saatlerce günlerce seni dinlemek isterdim. Seni suskunluğa iteni bulup dilini çözmek isterdim. Geceleri uykularında sayıkladığın, haykırdığın o felaketleri bilmek isterdim."
Ağır ağır inip kalkan göğsüne sokuldum. Kollarımı ona sardım.
" Ruhundaki yaraları da böyle sarmak isterdim. Seni iyileştirmek isterdim Kai. Birlikte okula gitmek isterdim. O aptal testleri birlikte çözelim isterdim. Sınıfta Chanyeol adında gerçekten itici bir çocuk var. Bana bulaşmadan duramıyor. Seninle onun karşısına çıkmak isterdim. Sert yumruklarımızın ikisini ona sallayalım isterdim. Bana kitap okumanı, şarkı söylemeni isterdim.."
Kai'nin elleri saçlarımda gezinirken tutamadığı bir hıçkırık bende patlamış, göz yaşlarımız aynı anda akmıştı.
" En çok da adımı duymak isterdim sesinden."
Kai kollarının bana iyice sardığında bahçedeki dalların, kuşların, börtü böceğin seslerine karışan hıçkırıklarımızla öylece ağladık. Büyükannemin bize seslenmesi ile onun kollarından sıyrılıp kalktım. Ellerimi ona uzatıp onu da kaldırdım. Elleri yanaklarımı kavrayıp yaşlarımı sildiğinde ben de onun yanaklarından süzülenleri sildim. Birlikte otları aralayarak eve ilerlerken geçtiğimiz yollarda sıçrayan çekirgelere gülmesi ile ben de güldüm. Eve ulaştığımızda büyükannem çardağa oturmuş burnunun üzerindeki gözlüğü ile elindeki örtüyü dikmekle meşguldü.
" Kızın diksin. Gözlerine yazık."
Büyükannem başını işinden kaldırmadan söylendi.
" Annen şuraya iki günlüğüne tatile gelmiş. Ne diye ona iş yaptırayım?"
" Zaten içerde televizyon izliyor."
" Çok konuşma da bana şu iğneden al bakkaldan. Televiyonun yanında para var. Biraz fazlaca al parayı, kendinize dondurma da alın."
Koşarak çardağa çıkıp büyükanneme sarılıp yanaklarından sulu sulu öptüm.
" Deli oğlan! Yüzümü ıslattın. Çabuk gidin gelin. Yolda oyalanmayın. YoungMin'in çocuklarına da bulaşmayın. İyice azmışlar bugünlerde. Köyde herkes onlardan yaka silkiyor..."
Büyükannem söylenirken Kai ile bahçe kapısına kadar koşarak yarıştık. Uzun bacakları beni kolayca geçmişti. Köyün taş yollarında sessizce yan yana yürürken onunla konuşamamak canımı daha çok sıkıyordu. Konuşan sadece bendim ve o sadece gülümseyerek başını ya aşağı yukarı ya da sağa sola sallıyordu. Bazen omzumu tutup dikkatimi çekmeye çalışıyor bir yerlerde gördüğü ilginç bir şeyi eliyle işaret ederek gösteriyordu. Aramızdaki tek iletişim bu olsa da onun yanında iken huzurluydum. O etrafımda yokken can sıkıntısından ölecek gibi oluyordum. Okuldaki yaşıtlarım gibi değildi. Apartmanımızdaki arkadaşlarım gibi de değildi. Sessiz sözsüz gülüşü ve sıcak bakışları ile can yoldaşımdı.
Şimdi farkediyorum.
Seninle canımdan da bir parça koptuğunu.
Yıllarca göğsümde sancıyan canımın sen eksiğiymiş.
Onuncu yaşımın yazıydı.
Sessiz sözsüz kalbime işlemiştin.
Hiç eskimedin..
O günkü gibisin..
Hala o günkü gibi seviyorum seni. .
~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~
Yessı minnadesu 😊
Bugün memleketimin öyle bir toprağını gördüm ki Cengiz Aytmatov'un kitaplarındaki gibiydi.
Deve Gözü hikayesindeki gibi taşlık ve çorak bir topraktı.
Güneş gökten başınızı, yerden ayağınızı yakıp kavuruyor, sıcak ve kuru esen rüzgar nefesinizi ciğerlerinize kadar kurutuyordu. Ne zamandır beklettiğim
Elveda Gülsarı
Kitabını artık okuyabilirim.
Yeni bölümlerde görüşmek üzere 😉
Jane minna 😊
🌹 Kadi ile Jagiya kalınız Ridırs 🌹
💕🐧🐻💕
YOU ARE READING
Summer Days
FanfictionKaranfil kokulu yaz günlerini geride bırakalı bir koca özlem oldu.. O günlerden geriye bir badem gözlerin bir de sıcak ellerin kaldı yüreğimde.. ♡ All my love dreams for KaDi ♡ 《 Tüm hakları The United KaDi State vatandaşı Soo Sesi'ne aittir. 》
