1. Bölüm

71 4 0
                                    

Meraba. Bu yeni hikayem. Daha önce hikaye yazdım fakat buradaki ilk hikayem. Hala Wattpad'i anlamaya çalışıyorum bu yüzden kusurlarım olursa şimdiden özür diliyorum. Bu hikayeyi benim gerçek hayatımdan esinlenerek kurguladım. Ama tabii ki hayal gücüm ön planda. Karakterler gerçek hayatta var olan kişiler sadece isimler farklı. İlk bölümlerde hikaye tamamen gerçek yaşantımdan olacak fakat sonlara doğru kendi hayallerimi yazıya dökeceğim. Resim koymayı öğrenince karakterler tam olarak gözünüzde canlanacaktır.

İyi okumalar :))

3

2

1

Dırrrrrr!

Bu sıkıcı tarih dersini sonlandırdığı için tenefüs ziline sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum! Dersi çok dinlediğimden değil ama bu hocanın anlatım tarzı uykumu getiriyor kadın sanki masal anlatıyor..

Evet Rüzgar’ı görmemin üzerinden tam olarak bir hafta geçmişti ve ben bu bir hafta içinde evlerini, en sevdiği yemeği, rengi ve sanatçıyı öğrenmiş ayrıca yakın arkadaşları hakkında da bilgi edinmiştim. Ha birde arkadaş çevremin hepsine olayları bütün ayrıntılarıyla anlatmıştım. Biraz da Mert’i kıskandırmaya çalışmış olabilirim. Kendisi onu iki yıl sevmeme rağmen bana bakmayan umursamaz. Gebersin pislik. Neyse sakin. “ Irmaağk hadi kantine inelim kanka.” Ve işte Mina. Her şeyim. Mina çok neşeli bir kızdır. Dışarıdan iki türlü görünür. Sinir bozucu ya da çekingen. Onun sizi nasıl gördüğüne göre değişir. Biz tanıştığımızda çekingendi. Çok sessiz ve sakindi. Sonra benle tanıştı :DFG: Aslında ikimizde birbirimizden destek alarak şuan ki halimizdeyiz. Birbirimize hep yardımcı olur koruyup kollarız. “ Kantinde Doruk var gelmiyom ben.” “ Ya napcak Doruk sana, yicek mi? Hem biz Gökçelerle takılırız boşver.” “ İyi yürü hadi.”

Kantine indiğimizde bir masada Gökçe Çiğdem ve Nazlı oturuyordu. Diğer masalarda da erkekler oturuyordu. İlgimi çekmiyor. Benim Rüzgarım var size bakar mıyım hıh. Neyse işte gittik Gökçelerin yanına. Çektik sandalye oturduk. Yeni vizyona giren bir filmden bahsediyorlardı. “ Irmak geleceksin dimi sen de?” diye sordu Gökçe. “ Bilmiyorum ruh halime bağlı.” Diye geçiştirdim onu. “ Of gerizekalı gelme sen.” dedi  Çiğdem. Ona cevap vermeye tenezzül etmeden gözlerimi devirdim sadece. O hep aynıydı. Ben ona mal derdim o da bana gerizekalı.  Anlaşma şeklimiz böyleydi. Çiğdem iğrenç ve saçma espiriler yapan kızıl saçlı çok neşeli bir kız. Erkeklerle erkek gibi anlaşan asla elbise ve etek giymeyen biri. Ayrıca okulda çok da sevilir. Gökçe ise kahverengi saçlı mavi gözlü düzgün fizikli bir kız. Erkeklerle çok iyi anlaşıyor. Onu bazen bu yüzden kıskanıyorum. Ben genellikle erkeklerle tartışan biri olduğum için aram da iyi değil.

****************************

“İyi tatiller çocuklar, çıkabilirsiniz.” Sanırım hocalar için en zor ders Cuma gününün son dersidir. Öğrenciler kıpır kıpır ve beyinleri sulanmış bir şekilde o kurtarıcı çıkış zilini beklerken hocalar bir yandan ders anlatıp bir yandan da onları susturmaya ve derse odaklanmalarını sağlamaya çalışır. Zor iş ya. Neyse gidiyom ben.

Okul kapısında Kaan beni bekliyordu. Eve hep birlikte yürürdük. Kaan bu okulda arkadaş olduğum ilk kişi. Kardeş dediğim tek erkek. Ayrıca yakışıklı bir arkadaş kendisi :F:G Çok eğlenceli ve komik. Hele bir sevgilisi var resmen tencere kapağını bulmuş. Abi çok şanslı yaa. “ Irmak mal mısın ne bekliyorsun kapının önünde?” diye baygın baygın baktı bana. “ Malım Kaan.” diye umursamadığımı belirttim.

Yolda giderken bana Nisa - bu aptalın sevgilisi – ile ilgili bir şeyler anlatıyordu. Bıktım he. Her gün Nisa da Nisa. “ Sevgililer buluşması yapalım hadi aa senin sevgilin yoktu dimiiğ?” diye benle dalga geçti. “ Zaten olmasını da beklemem belediye bile bakmaz sana bu tiple hehehehe :D:FD:FD” “ Rüzgarla bir çıkayım ödetçem sana bunları lanet çocuk!” “ Hayalperest Irmak Kaan’ı azarlarqene ahsdhshf” Ay ergen. “ O lafın modası geçti ezik.” Tamam kabul söylicek bir laf bulamadım ama Rüzgar beni tanısa severdi. Yani güzelim olm ben. Dimi?

Kaan’a veda ettikten sonra eve girdim. Annem mutfakta yemek yapıyordu. “ Geldin mi Irmak?” “ Yok anne bedenim burada ruhum dışarıda dolaşıyo.” “ Sus anneye cevap verme” Böyle diyo sonra bir de sen niye bana cevap vermiyorsun diye atar yapıyor. Valla bu anneleri anlamak da ayrı iş. Odama çıkıp bilgisayarı açtım. Facebook’ a girip Rüzgar’ın profiline girdim. 1 haftadır her gün bunu yapıyordum. Teker teker fotoğraflarına bakıp “Ay senin yüzünü mıncırırım.” cümlesini yüzlerce kez söylüyordum. Tipini yerim çocuk senin! Bazen arkadaşlık teklifi göndersem mi diye düşünüp sonra kabul etmez diye vazgeçiyorum. Yani ben olsam etmezdim. Tabi bu güzelliğe kim dayanır G:GFD:H:GH  Neyse ben böyle dolaşırken telefonum çaldı. “ He Başak?” “ Mal bize gelsene film izleriz.” “ Dur bekle geliyom.” Başak maalesef kuzenim. Ayrıca grubumuzun son üyesi. Benle yaşıt. Zaten hep ikiz gibi büyümüşüz. Tipimiz de azcık benziyor ama hah yani o benim kadar güzel değil. Ezik o ya. Asosyal piskopat. Dışardan pek arkadaşı yok. Sürekli Twitter’da. Bir bizle takılıyor. Ama eğlenceli ve komik. Ayrıca iyi taklit yapar.

Başak’la beraber Paranormal Activity’nin ilk 3 filmini izledik. Bir daha evde yalnız kalmam ben. Eve geldiğimde saat  11’di. Annem yan ev olduğu için ne kadar durduğuma dikkat etmez. Ama normalde eve bu saatte girsem bir hafta odamdan çıkmama izin vermez cezaları ağırdır onun. Bir keresinde 3 gün yemeğini yemedim diye aç bırakmıştı -,-

Uyumadan önce son bir kez bilgisayara baktım. Onun o fotoğraflarını alcam odamı onlarla kaplayacağım nasıl bir tatlılıktır bu yağğ!  Arkadaşlık isteği göndersem nolur ki? En fazla kabul etmez. Ama ileride tanıştığımız zaman rezil olmuş olurum ezik düşerim. Ya kabul ederse? Ederse konuşuruz tanışırız ağağ! “Tamam ya göndericem salak sonunda ölüm mü var?!” diye kendi kendime atar yapıp tuşa bastım. Ve yatağa girdim. Endişe karışımı bir heyecanla kendimi uykuya teslim ettim.

Genç Olmak.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin