Baterist...

344 5 2
                                    

Irmak yarın bizim okulun yıl sonu gösterisine gel. Eğlenceli geçecek. Sabah dokuzda hazır ol! xx -Ceren

 Dokuz mu? Cidden mi? Hadi ama zaten okul için her gün erkenden kalkıyorum bari pazarları rahat bırakın! Şuan çok üşendim ama bir yandan da Ceren’in anlatıp durduğu arkadaşlarıyla tanışmayı çok istiyorum. Bu fırsat kaçmaz.. Telefonu masamın üstüne koyup yatağa uzandım. Dokuz çok erken!

Bip Bip Biip                                                                                                                                                          Bip Bip Biip

 “ Aptal alarm kalktım! “ sinirle yataktan kalkıp gözüm yarı açık yarı kapalı banyoya gittim. Çok uykum vaağrr! Elimi yüzümü yıkayıp kendime geldikten sonra üstüme püsküllü bir tişört altıma da taytımı geçirip saçlarıma son bir kez şekil vermeye çalıştım. Kıvırcık saçlarımı solucana benzetiyordum. Her taraftan çıkıyorlardı. Aslında saçlarım yerine solucanları düşününce… Bu benzetmeyi unutun gitsin.

 Mutfağa gidip yarım kalmış poğaçamı yedim. Annemlere not yazıp çıktım. Bu saatte uyandırsam canıma okurlardı. Cerenlerin evi arka caddede olduğu için yürümeye başladım. Sokakta birkaç insan spor yapıyordu. Bu saatte? Spor? Helal olsun. Ben daha üşendiğim için susuz kalıyorum adamlar sıcacık yataklarından kalkıp spor yapıyorlar. Neyse böyle düşünürken Cerenlerin kapılarına geldim. Zile bastım. Kapıyı Ceren’in annesi Sibel teyze açtı. Ceren de merdivenlerden iniyordu bu arada.

 “ Hoş geldin kızım.” “ Hadi Irmak geç kalıyoruz yürü.” “ Tamam ya dur bi” Sibel teyzeme sarıldıktan sonra Ceren’in peşinden arabaya bindim. Hiçbirimizin yaşı araba kullanmaya yetmiyordu ama Ceren’in babası ayarlamıştı işte. Şanslı pislik!

 Yol boyunca Ceren bana gösteride nelerin olduğunu kimin ne yapacağını anlattı. Sanki onları çok tanıyorum da.. Yarım yamalak bir şeyler anlamıştım. Ceren çok konuşuyor. Aslında çok çekingen biridir. Onu çok eskiden beri tanırım ve hiçbir zaman okul gösterilerine katılmamıştır. Sibel teyze sırf bu yüzden bir gün dövcek onu eheheh. 

 Okula vardığımızda kapıya yakın bir yere park edip dışarı çıktık. Okulu kocamandı! Ceren bana okulu tanıtmaya başladı. Her kademe için ayrı binalar varmış. Hepsinde müzik ve resim odaları matematik sınıfları ve laboratuar varmış. Höh. Ben buraya yerleşiyorum. Sonunda okul turu bittiğinde kocaman salona geçiportalarda bir yere oturduk. Bir süre sonra salon doldu ve müdür konuşmaya başladı. Bla bla bla. İlk anasınıfı sonra ilkokul lise bir lise iki falan filan. Ben de bu arada Mina ile mesajlaşıyordum. Grubumuzun –tamam bir grubumuz yoktu ama böyle söylemek havalı oluyor :S:DF: - bir diğer üyesi. Onunla da eskiden komşuyduk sonra taşındılar. Bizim okulda. Kardeşim gibi. Gerçi hepsi öyle. Her neyse. Çok sıkılmıştım. Bizim okul bile daha düzgün gösteri yapar. Bir de eğlenceli olacak diyordu. Sonra o mükemmel sesi duydum. Nerede olsa tanırım. Bateriiğğ! Anında gözlerim sahneye döndü. Mükemmeli çalan mükemmel! Oha… Bu çocuk insan değil. Bu kadar kusursuz olamaz. Bateriye vuruşu bile harika. Ceren koluma vurup “ İşte bu. Sana bahsettiğim bateri çalan çocuk. Harika çalmıyor mu?” Ben de “ Harika bunun yanında karınca kalır. “ diye hayranlığımı belirttim. Gösteriği bittiğinde herkes gibi ayağa kalkıp alkışladım. Sırf bateri solosu için. E çocuk hak etmişti. Mükemmel yaratık!

 Eve dönerken Ceren’den o çocuk hakkında bir şeyler anlatmasını istedim. Adı Rüzgar’mış. Bizden bir yaş büyükmüş. Rockçıymış. Bateri çalmayı kendi kendine öğrenmiş. Okulda herkes onu tanırmış.  Ceren bu çocuktan hep bahsederdi. O da bateri hastası da… Neyse bu çocuk benim ilgimi hiç çekmemişti. Tamam bateri çaldığını duyunca önemsemiştim ama sonra dikkatim yine dağılmıştı. Ne bileyim bir Yunan Tanrısı olduğunu?

 Gösteriye Ceren’in arkadaşlarıyla tanışmaya gitmiştim ama onun yerine kıvırcığı görmüştüm. Sonuç olarak kimseyle tanışamadım ama bir mükemmelliyeti tanıdım. Eheh şanslı günümdeyim.

Genç Olmak.Where stories live. Discover now