Karanlık

84 12 33
                                    


Korku öyküleri yazmaya çalıştığım zamanlarda içimde karanlık bir bölgenin olduğunu farz ederdim hep. Eğer bu koyu karanlığı beslemezsem, ona genişleyecek imkan vermezsem yazdığım o hikayelerin kimse tarafından beğenilmeyeceğini sanırdım. Bu yüzden sürekli besledim onu. Sonra alıştık birbirimize. O nasıl benim bir parçam olduysa ben de onun bir parçası oldum. Ayrılmaz bir ikili derler ya hani, işte öyle.

Ben çok sevdim karanlığımı. Düşlerimin gün yüzüne çıkamaması da hep bu yüzden. Geceleri uyuyamamam da. Siyahı kutsal saymam da bu yüzden hep. İçimdeki o kör kuyu güneşin sıcaklığını, denizin kokusunu, gökyüzünü, renkli hayallerimi çekip aldı benden. Tükeniyorum sevgili okur. Korkarım hayat enerjimi de emecek, kemiklerim gibi tükürüp atacak benden arta kalan kelimeleri. Zamanım azaldı sevgili okur, bunu artık hücrelerimde bile hissedebiliyorum.

Yine gecenin bir yarısı oldu. Elimde kalem, kitaplığımdaki raflara bakıyorum dakikalardır. Kitap mı okusam yoksa bir şeyler mi yazsam? Defterimdeki yeni sayfada daha tek çizik bile yok. En iyisi biraz kitap okuyayım, kafam dağılır. Acaba hangisini okusam?

Kararsızlık çok zor sevgili okur, yazı yazmayı seçmiş olsaydım bu sefer ne yazsam diye düşünür dururdum. Karanlığım gece olmuş, yapışkan sarıyor beni, aynı bir sevgiliyi sarar gibi. Haydi gel de uyu. Mümkün değil. Odada ben, bitkim ve boğucu sıcak var. Karanlık yan odada. Bitkim fazlasıyla bitkin. Tavandaki çatlağım ağlayan bir çocuğun göz yaşı olmuş, damladı damlayacak tenime. Sessizlik bile terliyor sıcaktan. Şafak Güçlü'nün Karabasan'ını alıyorum elime. Çağırılmadan, koşar adım geliyor yan odadan karanlığım. İlk kelimesiyle kitabın, orta yerime çörekleniveriyor davetsiz. Dumanlı nefesini üflüyor ciğerlerime. Sigaram da çakmağım da masum.

Ben biraz önce zamanım azaldı mı demiştim? Daha sabaha beş saat var.

HikayeciDär berättelser lever. Upptäck nu