Bu sırada düşüncelerimi bölen sese, yani telefonumun çalmaya başlayan zil sesine, sinir mi olsam yoksa minnettar mı kalsam bilemedim. Uzanıp, kim olduğuna bakmaksızın cevaplandırdım. "Efendim?"

"Kardeşim, n'aber? Karar verebildin mi, merak ettim. Biraz heyecan yapmış da olabilirim tabii."

Oğuz'du. Şu dünyada gözüm kapalı güvenebileceğim tek dostum.

"Veremedim," dedim, ellerimi saçlarımın arasına daldırırken. Sonra kararlılıkla ekledim. "Sen benim can dostumsun, Oğuz. Dürüst olmak istiyorum."

"Ol kardeşim. Ben de böylesini isterim zaten, biliyorsun."

"Aklımla kalbim savaş halinde. Biri gelmem için çırpınıyor, diğeri kalmam için. Biri git artık, bitsin bu hasret diyor; diğeri madem bırakıp gelebildin, kalmayı da bileceksin! Anlayacağın kafayı sıyırmam an meselesi, gerçekten çıldıracağım!"

Hattın diğer ucu bir süre sessiz kaldı. "Bak, güzel kardeşim. Ben de dürüst olacağım şimdi."

"Ol bakalım."

"Bunca yıldır aranıza hasret koyduğun sana hâlâ yetmedi mi, bilmiyorum. Bu kadar severken oralarda nasıl durabiliyorsun, onu da bilmiyorum. Hele de bunca yılın üstüne Gökçe gibisini rahat bırakan adamlar var mı sanıyorsun da geldiğinde her şey eskisi gibi olur düşüncesinin rahatlığındasın, onu hiç mi hiç bilmiyorum ve anlamıyorum..."

Duyduklarım kanımı kaynatacak, alnımdaki damarı şiddetle attıracak kadar tehlikeliydi. "Ne demek bu?" diye resmen hırladım. "Açık konuş."

"Oğlum sen harbi aptalsın ya, diyecek bir şey bulamıyorum artık..."

"Oğuz! Geveleme! Biri mi var, söyle."

"Oradan konuşmakla, sinirlenip atıp tutmakla olmuyor abiciğim. Gökçe'yi başka bir adama kaptırma fikri çok korkutucu geldiyse, durmazsın oralarda. Gerçekten seviyorsan gelir, sahip çıkarsın sevdiğine. Tutar kolundan, kendine gel deyip sarsarsın... Neyse, benim söyleyeceklerim bu kadar kardeşim. Gerisi sana kalmış. Hadi hayırlı geceler olsun."

Bir başıma kaldığımı bildiren dıt dıt sesi gelirken, zihnimde devamlı yankı bulan cümle ortadaydı.

Tutar kolundan, kendine gel deyip sarsarsın.

Neden, ne diye sarsacaktım? Neden kendine gelmesini söyleyecektim? Yoksa hep korktuğum ama hiç düşünmek istemediğim o ihtimal miydi gerçekleşen? Hayatında başka biri mi vardı? Başka biri mi bakıyordu ona, benim baktığım gözle?

Ya öyleyse... Kalbinde ben yok muydum artık o zaman? Belki de hiç olmamıştım?

Hayır, hayır. Hiçbir şey değilse bile, giderken, onu arkamda bırakırken, gördüklerim de duyduklarım da yalan olamazdı.

Gitme, demişti. Gözlerinden boşanan, yüreğime cam batma hissini uyandıran o yaşlarıyla. Her şeyden bihaberken, "Gitme," demişti. "Birlikte olduktan sonra şeyin üstesinden gelebiliriz Alper, yalvarırım gitme."

Ama ben ne yapmıştım? Kendimce haklı sebeplerim de olsa, öfkem o an boyumdan büyük de olsa, gitmeyi seçmiştim. Şimdi de durmuş, bana olan aşkını sorguluyordum. Sorgulanacak aşk, asla onunki değilken...

Bedenimi yatağa bırakıp, odağını çoktan kaybetmiş gözlerimi tavana dikerken, kararımı vermiş olmanın dinginliğini yaşıyordum artık. Uzun bir maratonda koşmuşum gibi kuvvetle çarpan kalbim durulmuş, hatta her bir hücrem uzun bir zamanın ardından gelen bu sakinliğin tadını çıkarmaya başlamıştı.

Dönecektim.

Evet. Ne pahasına olursa olsun dönecek ve yaptığım, yaptığımız yanlışları düzeltebildiğim kadar düzeltecek ve tüm engelleyici unsurlara rağmen bizim yalnızca birbirimize ait olduğumuzu gösterecektim. Kendime, ona ve tabii ki diğerlerine!

Oğuz'un bahsettiği gibi üçüncü bir şahıs da varsa şayet, ona ancak üçüncülükle yetinebileceğini, daha fazlasını istiyorsa avucunu kendi tükürükleri içinde bulacağını net bir biçimde gösterecektim.

Bekle beni Gökçe. Önce tüm engellere rağmen seni geri kazanmaya, sonra da o engelleri önümüze dizen kim varsa hepsiyle tek tek hesaplaşmaya geliyorum. Biraz geç bir dönüş olsa da bu, bil ki, dört yıl öncesinden çok daha güçlü bir Alper bulacaksın karşında. En çok da sana beslediği sevdasıyla daha güçlü, daha yıkılmaz bir Alper Yılmazer.

Şimdi onlar düşünsün.

------

Soru1: Alper Yılmazer karakteri sizi de, beni etkilediği kadar etkiledi mi acaba? ❤

Soru2: İkinci bölüm Gökçe'nin ağzından olacak. Alper bırakıp giden olmasına rağmen bu durumdayken, sizce o nasıl bir durumdadır? Hasret dolu veya unutmuş?

Soru3: Soru bulamadım yahu. :) Bölümü beğendiniz mi diyeyim madem. :)

İnstagram: gzmblchikayeler

AŞKIN MATEMATİĞİ (Askıda)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora