13.BÖLÜM

16.8K 943 7
                                    


         Aradan birkaç gün geçmişti. Daha önce sözleştikleri gibi Serap'la buluşacaklardı. Bartu'yla ikisini bekliyordu Serap. Gitmek için hazırlanırken, diğer elinde telefon Ali'ye ulaşmaya çalışıyordu. Neredesin Ali diye söylenirken, Ali telefondaydı.

"Bartu'yla birlikte Serap'a gidiyorum, trafik bir hayli yoğun, gecikirsek merak etme diyecektim." telefonda bir müddet sessizlik olmuştu, sonra "Şoförü gönderiyorum, bugün bazı yolların trafiğe kapalı olduğu söyleniyor, arkadaşına selâm söyle." telefondan yükselen diğer sesler Eylül'ün kulağına geliyordu.

Biraz sonra Bartu'yla, Sait Efendi'nin kullandığı arabaya doğru ilerliyorlardı. Arabaya doğru yaklaştıkça Eylül, Sait Efendi'nin heyecanlı olduğunu fark etti.

Kıpır kıpır âdeta yerinde duramaz bir hali vardı, yanına gittiğinde ise gözlerinin içi gülüyordu. Soru sormasına fırsat vermeden konuşmaya başlamıştı.

"Eylül Hanım, çocuk her şeyi itiraf etti. Kaç gündür size ulaşmak için fırsat bekliyordum." "Onu nasıl ikna ettiklerini, çekin karşılığında bankadan aldığı parayı, parayı ne yaptığını, her şeyi anlattı." Sait Efendi neredeyse nefes bile almadan konuşmasını sürdürüyordu.

" Banka şubesine beraber gittik, çocuk bir bahane bularak vergi dairesinden aslını istediklerini söyledi. Aslı ve bol bol çektirdiğim fotokopiler yanımda."

Ceketinin iç cebinden çıkardığı zarfı Eylül'e uzattı. " Çocuk, Ali'den yeniden dayak yemekten korkuyor, ama gerçeği söyleyecek." kendinden emin bir şekilde başını sallıyordu.

Eylül umutlarının bittiği, tükendiği bir anda masumiyetini kanıtlayacak zarfa bakarken bütün organları iç içe geçmiş gibiydi. Küçücük bir zarf, ona bütün bu yaşadıklarını unutturabilecek miydi? Hâlbuki o gerçeği en başından biliyordu. Yaşadıklarını ondan daha iyi kim bilebilirdi ki! Haykırmıştı, yalvarmıştı, ağlamıştı... Sonunda gerçek olmayanı gerçekmiş gibi yaşamak zorunda kalmıştı.

"Yarın çocuğu getireceğim Ali Bey'e her şeyi anlatacak. "Sait Efendi heyecanla konuşmasını bitirdikten sonra, zarfı tekrar ceketinin iç cebine koydu.

Eylül'ün sinirleri boşalmıştı, hiç durmadan ağlıyordu arabanın içinde.

"Anne ye oldu?"

Çocuğa bakmadan cevapladı. " Gözüme bir şey girdi, onu almaya çalışıyorum."

Serap'ın evine gidene kadar hiç durmadan ağladı Eylül. Aceleyle çocuğu Serap'a uzatırken soğuk suyla yüzünü yıkamaya gitti.

"Bartu içeride merak etme, bana her şeyi anlat hadi."

Eylül acıyla gülümsedi arkadaşına.

"Eylül ne oldu? Hani her şey yolundaydı?"

"Anlatacağım Serap," salondaydılar.

Eylül, Sait Efendi'nin söylediklerini anlatırken "Benim için yarın olacak mı?" diyordu.

"Hâlâ inanamıyorsun değil mi?"

"Hayır."

"Sil o gözyaşlarını artık, yarın her şeyi anlatacaksın bana anlaşıldı mı?"

Dakikaların bu kadar uzayabileceğini daha önce hiç bilmezdi Eylül.

Serap, türlü gevezeliklerle onu oyalamaya çalışıyordu, kameraya çekilmiş düğün görüntülerini izletmiş, Bartu görüntülendiğinde "Beni kırmayıp Bartu'yu getirdiğin için çok mutluyum biliyor musun? Şuna bak smokin ne kadar yakışmış..."

İHANET(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin