1.BÖLÜM

28.1K 990 12
                                    



İHANET

1.BÖLÜM

İstanbul'un gözde finans merkezlerinden Maslak'taki görkemli plazanın geniş

lobisinde küçük çocuk bir müddet heyecanla etrafta koşuşturduktan sonra, babasının yanına döndü.

"Nasıl, beğendin mi?" diye sordu kumral, uzun boylu adam yanına gelen oğluna ilgisiz bakışlarla.

"Evet, evet çok güzel bir yer ama ..." Çocuk, tıpkı babasına benzeyen kahverengi gözleriyle tekrar etrafına bakınırken yüzünde sıkıntılı bir ifade belirmişti. Şimdi aklında bambaşka şeyler vardı. Aklında geçenleri bir an önce babasına anlatmak istiyordu. Heyecanla konuşmaya başladı.

"Baba, sana yeni öğretmenimizi, hani okulumuza yeni tayin olan öğretmenimizi anlattım mı? Beni derse kaldırdı, bir bilsen ..."

Ama genç adam oğlunun anlattıklarını duymuyordu. Hayranlıkla etrafını inceliyordu. Çelik halatlarla yapılmış binanın her tarafından âdeta zenginlik ve güç fışkırıyordu. Bu muhteşem binanın on ikinci katında muhasebe müdürlüğü yaptığı için gurur duyuyordu. Oğlunun da kendisiyle gurur duymasını isteyerek çalıştığı iş yerine getirmişti bugün. Çocuk, bir müddet heyecanla etrafta koşuşturmuştu, fakat onun için önemli olan şeyler çok daha farklıydı anlaşılan. Oysa birkaç saat önce onu işyerine götüreceğini söylediğinde sevinçten deliye dönmüştü. Hiç susmamacasına sorular sormuş, internetten iş yerinin resimlerine defalarca bakmıştı, ama hepsi bu kadardı.

Şimdiki çocukları anlamak imkânsızdı...

Bakışları, önünde güvenlik görevlilerinin beklediği özel asansöre ilişti. Birden heyecanlandı. Güvenlik görevlilerinin hareketlerinden büyük patronun yakınlarda bir yerde olduğu anlaşılıyordu.

'Ali Haznedar' Türkiye'nin sayılı zenginlerinden olan bu muhteşem binanın sahibini, uzaktan birkaç kere özel asansöre binerken görmüştü. Asansör onun dışında yönetim kurulunun birkaç üyesine daha hizmet veriyordu. Hemen hemen kendi yaşlarında olan genç patronunu, diğer çalışanları gibi gazetelerden takip ediyordu. Babasından iflâsın eşiğinde devraldığı şirketi, müthiş zekâsı sayesinde bugün dünya devleri ile yarışıyordu. Bilişim sektöründen inşaat sektörüne, bankacılığa kadar pek çok farklı alanda faaliyet gösteriyordu şirket. İş dünyasının karşı konulamaz, acımasız adamı çalışanlarına karşı son derece adil ve cömertti.

Bir müddet daha inanmaz bakışlarla etrafını seyretti. Pencerenin önünde dizili duran servet değerindeki yumuşak deri koltuklar, aralıklarla yerleştirilmiş LCD televizyonlar, masaların üzerine konmuş günlük gazete ve dergiler elbette çalışanların konforu için düşünülmüştü. Sonra yukarıda bulunan en son teknolojiyle döşenmiş spor salonunu, çocuk kreşini ve restoranı düşündü. Çalışanların ihtiyaç duyulabileceği her şey mevcuttu bu binada. Evet, böyle bir yerde çalıştığı için gerçekten çok şanslıydı. Çeşitli ön elemelerden geçirilirken çok fazla sayıdaki zorlu rakiplerini geride bırakmasını bilmişti. Çabaları meyvesini vermiş, Türkiye'nin sayılı şirketlerinden birine yerleşerek hayatını garanti altına almıştı. Bundan altı ay öncesiydi, sabaha kadar uyuyamamıştı heyecandan...

"Baba! Baba... Beni dinlemiyorsun sen!" küçük çocuk kızgın, küskün bakışlarla babasını çekiştiriyordu.

"Ooof!"

Küçük çocuğun durmaksızın çekiştirmesi sonunda istediği neticeyi vermişti. Babasının ilgisini çekmeyi başarmıştı. "Efendim oğlum," dedi genç adam yeniden oğluna dönerek.

"Beni dinlemiyorsun! Sana öğretmenimi anlatıyordum, o kadar güzel ki...''

Adam oğlunun isyankâr çırpınışına daha fazla ilgisiz kalamamıştı, gülümseyerek yüzünü okşadı. " Benim oğlum öğretmenine âşık mı olmuş yoksa !"dedi.

" Baba yaa..."Çocuk, babasının ilgisinden memnundu, konuşmasına heyecanla devam etti.

"Tıpkı bir meleğe benziyor. Yeşil gözlü...'' Sonra birden aklına gelmiş gibi, "Hani kız kardeşimin oynadığı manken bebek var ya onun canlı hali, ama inan daha güzel.'' " İstersen Berke'ye de sor, yeni tayin oldu okulumuza ismi de Eylül... Eylül Irmak.''

"Bak sen, seni bu kadar etkilediğine göre artık öğretmeninin dediğinden çıkmazsın!"

***

O sırada baba oğlun yanından geçen uzun boylu, esmer, sert görünüşlü adam bütün konuşulanları duydu. Bir anlık duraksamadan sonra buz gibi bir ifadeyle, yeniden kendisine ait özel asansöre ilerlemeye devam etti.

Odasına girdiğinde elindeki kâğıdı hırsla buruşturup çöpe attı. "...!" dedi dişlerinin arasından, sonunda İstanbul'a dönmüştü demek...

L\Wl-$

İHANET(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin