SADAKAT

958 86 119
                                    

Geçmişten bugüne çok büyük bir değişim içine giren Dünya, en büyük değişimi sosyal düzen anlamında yaşadı.

İnsanoğlunun birbirine karşı duyduğu öfke, nefret ve intikam sonucunda işlenen suçların sayısı önlenemez bir şekilde artmaya başladığında Yönetim bir çare arayışına girdi.

Birbirini para, kıskançlık, intikam için öldüren, arzularına yenik düşüp hırsızlık yapan, tecavüz eden insanların tüm bu suçları işleme sebeplerinin kökenine inildiğinde, cevap çok basitti.

İnsanoğlunu sahip olduğu duygusal tepkilerdi bunlar.

Bazen aylarca, yıllarca planlanmış cinayetler; duygusal hafızada yer edinmiş bir intikamdan doğuyordu. Kıskanç sevgili duygusal olarak çöküşe girdiğinde duygusal hafızasında yaşadığı aşk, sevdiği kişiyi ya da kendisini öldürmesine; farklı suçlar işlemesine yol açıyordu. Yıllar önce yaşadığı öfkeyi intikama dönüştürerek suç işleyen insanların önüne geçilmesinin dünyayı daha korunaklı bir hale getireceği düşünüldü.

Daha güvenli bir gelecek için bir oylama başlatıldı. Bu oylama sadece Yönetim'den olan insanlar arasında gerçekleşti.

Kimse bilmedi, duymadı.

Yapılan oylama sonucu ise dünyanın kaderini değiştirdi. Sokakta yürüyen insanların bir daha eskisi gibi olamamasına sebep olan bu oylama sonucunda insanlığın duygusal hafızası, hissedilen duyguları 1 saat içerisinde unutmak üzere bloke edilecekti.

Bilimsel olarak insan beyninde bulunan, duygusal hafıza ve duygusal tepkilerin oluşmasındaki primer role sahip bir bölge olan amigdala belirli oranlarda bloke edilip hayati riskin oluşmaması için yapılan bu sınırlama sonucunda duygusal hafızada oluşan kesinti 1 saat süreye ayarlandı.

Kararın verilmesinin ardından insanların hafızasından, elektrokonvülsiv terapisiyle daha önce hissettikleri duyguları unutabilmeleri için yaşadıkları duygusal olaylar silindi. Kimse daha önce sahip olduğu hislerinin varlığını hatırlamadı.

İnsanlar yanındakilere yabancılaştı ve tekrar tanışabilmeleri için sadece 1 saatleri vardı.

Duygulara dokunulmadı, sadece duygusal hafızada oluşan 1 saatlik sınırlama sayesinde suçların engelleneceği, dünyanın daha korunaklı bir hale geleceği öngörüldü.

İnsanlar duyguları hissedecek ancak 1 saat sonra hissettiği her şey bir boşluğa dönüşecekti. Bu düzenin devamlılığını sağlamak, olası düzen dışı durumlara karşı önlem ve hayatın daha sorunsuz olması amacıyla tek bir duygu için hafızada sonsuz istisna gösterildi.

Sadakat.

Sadakat duygusunun insana iyi gelen tek duygu olduğuna karar verildi. Çevreye ve insanların birbirine duyduğun bağlılığı sağlayan duygu olduğu düşünüldü. Sadık bir insan ihanet etmez, kurallara karşı gelmez. Bu duygu sayesinde insanlar Yönetim'e bağlı kalacak, olası karşı çıkma durumlarında Yönetim'in yanında yerlerini alacaklardı.

İnsanlar annesini, babasını hatta çocuğunu yaptığı yanlış bir harekette Yönetim'e gözü kapalı teslim edecek hale geldi.

Herkesin arkadaşlarının, ailesinin, eşlerinin, aşık olduğu kişilerin sahip olmasını istediği bu sadakat duygusu; o günden sonra kulağa ölümü çağrıştırmaya başladı.

Neredeyse planlanan her şey gerçekleşti. Her doğan bebek belirli bir gelişim düzeyine ulaştığında uygulanan bir ilaçla bu kadere mahkum edildi. İlacı uygulatmayı reddedenler cezalandırıldı, kaçmayı başaranlar ise hayatlarının sonuna kadar kaçak hayatı yaşadı.

İlacın uygulandığı ve başarılı bir şekilde duygusal hafızaları bloke edilen her insanların sol el bileğinin iç kısmına bir işaret uygulama kararı da düzenin sorunsuz işlemesi için alınan bir diğer karar oldu. Ouroboros adı verilen bu şekil kendi kuyruğunu ısıran bir yılanı temsil ediyor ya da ejderha.

Kendini yaratmayı temsil eden kuyruğunu yutmuş yılan, "Aslında insanın kendi sonunu kendi hazırlayabileceği gibi kendisinin kurtarıcısı da olabilir." düşüncesine vurgu yapıyor.

İnsanların arzularına yenik düşüp birbirlerine zarar vermesi, acı çektirmek istemesi ve bunun sonucunda oluşan toplumun güvensizliği, insanların eseri olduğu gibi bunu değiştirip düzeltmek de yine insanların tarafından yapılması gerektiği gerçeği, Yönetim'i harekete geçmeye iten düşünce oldu.

Geçici olmayan bu işaret sayesinde çocuklarına ilacı uygulatmayan aileler ve çocukları kolayca fark edilecek ve Yönetim'in adaletine teslim edilecekti. Göz ardı edilen şey ise işaretlerin birebir olarak kaçakların bileklerine kopyalanması oldu. En fazla 1 ay süren kopya işaretler, ileride pek çok kaçağın hayatını kurtaracağından habersiz bir şekilde etrafa yayıldı.

Sahte ama görünüşte fark edilmeyen ve Yönetim'in haberdar olduğu işaretler Yönetim'den kaçanlar tarafından ayda bir yenilenmek üzere kullanılmaya başlandı.

Polisin kaçak olduğundan şüphelendiği kişiler bir süre gözetim altında tutulup işaretin silinip silinmediği kontrol ediliyor. Silinmediği takdirde kaçak olmadığı anlaşılıyor ve herhangi bir suça karışmadıysa serbest bırakılıyor.

Kurulan bu düzen yıllardır yolunda gidiyor, suç oranları yok denecek kadar azaldı. İstisnalar haricinde... İlacı reddedip Yönetim'e karşı gelerek kaçan insanların olduğu biliniyor. Bu insanlardan suç işleyenler oluyor.

Bir diğer olası suçlu kesim ise diğer insanlar yani ilacı beyninde bulunduran insanlar. Duygusal hafızaları her saat başı kendini sıfırladığından, hissettikleri her duyguyu 1 saat boyunca içlerinde barındırabiliyorlar ki bu da suçların işlenmesinin yüzde yüz önüne geçilememesi anlamına geliyor. Birisine karşı hissettiğiniz her duygu için 1 saat içerisinde harekete geçebiliyorsunuz.

Aşık olduğunuz kişiye onu sevdiğinizi söyleyebileceğiniz gibi 1 saat içerisinde cinayet işleyecek bir psikolojiye girebilirsiniz. Tabi hissettiğiniz her duygunun silinip gideceğinden habersiz olarak yaptığınız her şey size anlamsız gelecek ve hayatınıza 1 saat öncesinde kaldığınız yerden devam edeceksiniz.

Dışarıda herhangi bir yerde bu konuların konuşulması yasak. Zaten insanlar Yönetim'e duydukları sonsuz sadakat sayesinde sorgulamayı aklından bile geçirmiyor. Bileğindeki izden şüphelendikleri her kişiyi ihbar etmeleri ve bundan zerre pişmanlık duymamaları, yaptıkları şeyin doğru olduğunu düşünmelerinin sebebi de bu sadakat duygusundan kaynaklanıyor.

Mantıksal olarak bunu doğru bulmasalar dahi sadık birer birey oldukları için ses çıkarmıyorlar. Kaçakları vatan haini olarak değerlendirmeye devam ediyorlar. Ele verdikleri kim olursa olsun, ister yoldan geçen herhangi biri, ister her gün gördüğü iş arkadaşı, ister annesi... Bir dakika bile tereddüt etmeden şikayet ediyorlar.

İnsan doğasıyla tamamen oynayan bu düzen bugüne kadar sorunsuz devem etti. Bundan sonra da devam etmesi muhtemel çünkü Yönetim; sadık, canı pahasına kendisine bağlı olan bir dünya insana sahip. Ancak kaçakların sayısının gizli tutulmasına rağmen bir ayaklandırma çıkaracak kadar fazla oldukları bilinen bir dünyada bu düzen daha ne kadar sorunsuz devem edebilir ki ?

Her biri saklandıkları yerden çıkıp birleşerek Yönetim'e karşı ayaklanırsa sarsılmaz olarak görülen bu düzenin büyük bir yara alacağı da, ebedi olabilmesi kadar muhtemel.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------

Hikayeye göstermiş olduğunuz ilgi beni çok mutlu etti, umarım devamı da hoşunuza gider.

Bu bölümde kitabın kurgusunu üzerine kurduğum düzenden biraz bahsetmek istedim.

Bir sonraki bölümden itibaren kurguya tam anlamıyla giriş yapmış olacağız.

Benimle düşüncelerinizi paylaşmayı ve aklınıza takılan noktaları sormayı unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar!

SADAKATTEN KAÇIŞ| Wattys2016Where stories live. Discover now