Bölüm 3

189 18 4
                                    


Uzun süredir birisiyle buluşmadığım için geç kalacağımı düşünüp erkenden arka tarafa gelmiştim. Yaklaşık 5 dakikadır bekliyordum ki Grant ileriden gözüktü. Koşuyordu ama sebebi neydi göremiyordum. Nefes nefese yanıma yaklaşırken "Koşşş!" diye bağırdı. Onun sesiyle arkasından gelen köpeğin havlaması birbirine karışınca panikleyip koşmaya başladım.

Bir süre koştuktan sonra köpeği atlattık.

"Neden.. seni.. kovala..dı?" Nefes nefeseyken konuşmam zorlaşmıştı.

"Yavru.. bir köpek.. ona yiyecek.. veriyordum.. sevmeye.. başladım sonra.. bi baktım annesi.. bana doğru geliyorr.. o zamandan beri.. koşuyorum."

Hafifçe güldüm. Nefes alış verişim düzelmişti.

"Seni daha önce gülerken görmemiştim.." Hızlıca soluk alıp nefesini düzeltmeye çalıştı.

"Beni ne kadar süredir tanıyorsun ki?"

"Aslında yaklaşık 2 aydır. Seni okulun ilk günü görmüştüm. O zamandan beri izliyorum. Ancak sen

derslerde uyuyorsun ve teneffüslere çıkmıyorsun. Ara sıra öğle arasında görüyorum o kadar geçen günde yine sana bakıyordum ki birden bana döndün ne yapacağımı bilemedim ve gülümsedim beni inceledin ve önüne yeniden döndün. Daha önce fark etmemiştin galiba." 

Söyledikleri karşısında şaşırdım.

"Ciddi misin? Gerçekten daha önce hiç farketmemiştim seni, hatta yeni geldiğini düşünmüştüm. Daha önce aynı sınıflarda değilmiydik?"

"Sadece birkaç dersimiz ortaktı. Şimdi ise nerdeyse hepsi aynı." başımı salladım ve yürümeye başladık.

"Nereye gitmek istersin?" diye sordu.

"Bana farketmez ancak karnım fazlasıyla acıktı." gülmeye başladı.

"Benimde." gülmeye devam etti.

"Bu kadar komik olan şey ne?" bir anda durdu. Ciddileşti.

"Şaka yapıyorum." deyip gülmeye başladım. Kızgın surat ifadesi ile bana bakış attıktan sonra oda gülmeye başladı.

"Bildiğim çok güzel bir kafe var yemekleride harika oraya gidelim istersen?" olumlu biçimde başımı salladım.

1 SAAT SONRA

"Ne yani tüm acı biberleri ağızına mı teptin?!" Kahkahalarla gülmeye başladım.

"Ne yapayım, bana "çok acı sen yiyemezsin" demişlerdi bende 8 yaşındaydım sinirlendim ve hepsini ağzıma teptim. Gözlerimden yaşlar gelmeye başladı. Sonra kusmaya başladım."

O da gülmeye başladı ve o kadar yüksek kahkaha atıyorduk ki birkaç insan bize bakmıştı. Hemen çenemizi kapatıp sessizce gülmeye başladık.

"Başka birşey alımısınız efendim?" gelen garsona bön bön bakmaya başladım. Neyse ki Grant durumu kurtarmıştı.

"Hesabı alalım lütfen." garson gittikten sonra bana gülmeye başladı. Kızgın bir bakış attım ancak gülümsemesini durduramadım.

"Hesabı paylaşalım Thomas"

"Demek Thomas diye hitap etmeyi seçtin."

"Aslında tam olarak değil iki isminide kullanacağım- heyy hesabı paylaşalım demiştim!" demiştim ancak o gelen garsona çoktan ücreti ödemişti.

"Bu sefer benden olsun Ash." bana Ash diye hitap etmişti. İlk defa o.

"Bana uzun süredir ilk Ash diyen kişi sensin herhalde."

"Neden yoksa hoşuna gitmiyor mu?"

"Yok ondan değil daha önce bu kadar hızlı yakın olduğum biri olmamıştı."

"Ne yani biz şimdi yakın mıyız?" diye sordu ve gülmeye başladık.

DiaryOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz