Bölüm 2

219 19 6
                                    

Ders bitmek üzereydi. Sıkılmaya başlamıştım. Nihayet zil çaldığında toparlanıp kantine doğru yürüdüm. Kendime boş bir masa seçip çantamı bıraktım. Kahve almak için sıraya girdim.

Döndüğümde "O" masamda oturup kitap okuyordu. Hiçbirşey demeden sandalyeme oturdum ve kahvemi içmeye başladım. Birden kafasını kaldırdı ve beni fark etti.

"Şey.. ee- ben bu masayı boş zannetmiştim.. pardon." deyip kalkmaya yeltendi. "Sorun değil, oturabilirsin." Gülümsedi yine o güzel gülümsemesiyle.. Fakat ben karşılık vermeyince gülümsemesini yarıda kesti. "Ben Thomas Grant Gustin. Genelde Grant ismini kullanıyorum ama istediğin gibi seslenebilirsin."

"Ashley."

"Pekala, memnu-"

Telefonumun çalmasıyla sözü yarıda kesilmişti. Üzgünüm bakışı atarak telefona cevap verdim.

"Alo? Evet benim. Şuan pek müsait değilim. Daha sonrada müsait olmayacağım. Beni artık rahatsız etmekten vazgeçin." telefonu arayan kişinin suratına kapattım annem yine beni aptalca bir televizyon programına katılmaya zorlamıştı ve ajanstan arıyorlardı.

Ben ne kadar istemesemde durmuyordu.

"Seni rahatsız eden de kim?"

"Pek önemli biri değil."

"Peki o halde anlatmak istersen dinlerim."

" Aptalca bir televizyon programı işte.."

"Peki seni neden rahatsız ediyorlar?"

"Aslında annem yüzünden beni ün için kullanmaya çalışıyor.. Herhangi bir televizyon programında oynarsam ve beğenilirse yani bilirsin ün, para gibi getirileri olacak. Annemde sadece açgözlü biri paraya veya şöhrete ihtiyacımız yok, herkesin beni umursamasını ve sevmesini istemiyorum veya nefret mesajları almak bunlar benim için mantıksız şeyler hayatımda yer almalarını istemiyorum."

"Anladım peki hiç kaçıp gitmeyi düşünmedin mi? Sonuçta 19 yaşındasın yani galiba.."

"Evet öyle."

"O zaman neden bunlardan kaçmaya çalışmadın hayatının böyle devam etmesini istemiyorsun sonuçta başka bir yere taşınıp istediğin bir hayatı kurabilirsin. Arasıra annenle konuşup iyi olduğunu söylersin." Haklı. Ancak zaten ben bunu denedim..

"Daha önce denemiştim 17 yaşında. Yeteri kadar param ve bir takım eşyalarım vardı. Ancak

annem beni buldu ve birdaha denersem peşime insanlar takacağını koruma ayarlayacağını söyledi ve ben özgür olmadan yaşamamın bir anlamı yok diye düşünerek kaçmaktan vazgeçtim."

İlk defa biriyle bunları konuşmuştum. Gözlerinden ona güvenebileceğimi anlayabiliyordum.

"Annen en azından yanında ve seni seviyor." Sözleri karşısında bir anlık şaşırsam da belli etmedim.

"Senin annen yanında değil mi?" Her ne kadar mantıksız bir soru sorsam da anladığını düşündüm.

"Hayır. Aslında benimde farklı bir hikayem var. Ben daha 1-2 yaşlarımdayken babamın bir akciğer sorunu çıkmış. Annem ise babamı kendinden çok severmiş bu durumda da perişan olmuş. Sonra nasıl karar verdi bilmiyorum ama akciğerini babama bağışlamış. Annem makinaya bağlı birkaç gün yaşamış. Daha sonra ise ölmüş. Babam o gün bir söz vermiş:"Her ne olursa olsun bana bağışladığın bu çocuğu koruyacağıma dair yemin ederim" O günden beri ağzına ne içki sürdü ne sigara hayatını sağlıklı bir şekilde sonuna kadar yaşamak istiyor." Gerçekten boğazımda bir yumru oluşmuştu. Gözlerim dolmuştu.

Yanına gidip ona sarıldım. Gözünden bir damla ya süzüldü ama hemen toparlandı ve hiçbirşey olmamış gibi konuşmaya devam etti.

"Çıkışta birşeyler yemeğe gidelim mi?" "Tabi.."

"Tamam o zaman 5 te arka tarafta buluşuruz." Olumlu şekilde kafamı salladım. Grant ise masadan kalktı bana "görüşürüz" deyip uzaklaşmaya başladı.




DiaryWhere stories live. Discover now