~Teşekkürler Meriç~

Start from the beginning
                                    

  Etrafınızdaki insanlar tarafından sevilmek gerçekten çok güzel bir şey. Ben bunu çok uzun bir süre tekrar yaşayabilmiştim. Son bir-iki yıldır kimse beni sevmezdi. Herkes benden kaçardı. Bazen yolda yürürken insanların tiksinir ya da aşşağılayıcı bakışlarını görmezden gelirdim. Ya da gelmez, direkt kavga çıkarırdım. Bu okulu, bu çevreyi gerçekten çok sevmiştim. Burada kendimi değerli hissediyordum. İyi ki gitmedik.

Meriç'den
----- -----
  Nedenini bilmediğim bir şekilde Hirayı her dakika yanımda istiyorum. O, o çok farklı. Beni sakinleştiriyor sanki. Daha tanışalı bir iki gün oluyor ama onu özlüyorum sanki. Ya da ben öyle sanıyorum.

  Bir saat sonra Hira ailesiyle birlikte bize gelecekler. Ortaklık konuşulacak. Ne olursa olsun gitmemeleri için babam kabul edecek ve ben Hirayla güzel vakit geçirmeye çalışacağım.

Hira'dan
---- ----
  Siyah kot pantolonumu, siyah bluzumu, krem rengi ceketimi ve krem rengi ayakkabımı da giydikten sonra eyeliner sürüp aşşağı indim.

    Annemler de hazır bir şekilde beni bekliyorlardı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


    Annemler de hazır bir şekilde beni bekliyorlardı. Babam bana arabamı geri vermişti ama ben motosikletimi kullanıyordum. Bu topuklularla süremeyeceğim için de babamın arabasıyla gidecektim.
------- -------
   Sıcak bir 'hoşgeldiniz' faslından sonra Meriçin olmadığını farkederek etrafıma bakındım. Meriç'in babası Erdem Amca bunu anlamış olacak ki "Hira kızım Meriç yukarıda odasında sen onu çağır da aşşağı inin" dedi. Başımla onaylayarak merdivenlere yöneldim. Koridorun en ucundaki siyah kapıya yöneldim. Meriçin odası burası olmalı. Kapıyı yavaşça açtım. İçeri girdiğimde Meriçi uyurken görmeyi beklemiyordum. Çok, çok masum duruyordu. Şu an ne kadar tatlı olduğundan haberi var mı acaba? Ne diyorum ben ya! "Meriç! Meriç uyan." diyerek dürttüm. Yavaşça gözlerini açtı. Uyandığı için yataktan kalkacakken beni çekiştirmesiyle yatağa düştüm. Uykulu sesiyle "Beraber uyuyalım" dedi. Bu tatlılığı hoşuma gitse de yaptığı hareket sinirimi bozmuştu. Hızla ayağa kalkıp "Üzerini giyin aşşağı gel hadi" diyip odadan çıktım. Arkamdan bir şeyler mırıldandığını duysam da dediklerini anlamadım.

    Meriç de aşşağı indiğinde yemek masasına geçtik. İki baş köşeye Erdem Amca ve babam, karşıma Meral Teyze, onun yanına annem ve benim yanıma da Meriç oturdu. Yemek sırasında annemler kendi aralarında babamlar da kendi aralarında konuşurken Meriçle biz tek kelime etmemiştik. Bu sessizliği Meriç "Odadaki şey için özür dilerim. Uyku sersemiydim." diyerek bozdu. Pişmanlığı sesinden anlaşılıyordu. "Sorun değil. Uyku sersemi olduğun için yaptığını biliyorum" dedim. Gülümseyerek önüne döndü.

   Yemekleri yedikten sonra tekrar sohbet etmeye başladık. İş konularından sıkılıp nefesimi bıkkınlıkla dışarı verdim. Odadaki tüm gözler bana çevrilince utançla başımı eğdim. Mahçup olmuştum şu an. Damarlarımdaki tüm kan yüzüme pompalanırken bir anda gelen kahkaha sesiyle kafamı Meriçe çevirdim. Neye güldüğünü anlamasam da minnettarlıkla gözlerimi gözlerine diktim. "Hira sana utanmak hiç yakışmıyor biliyor musun?" dediğinde ise gözlerimdeki minnettarlık yerini, tatlı bir öfkeye bıraktı.

Meriç'den
---- ----
   Aslında yalan söylemiştim. Çok şirin görünüyordu. Hira'ya şirinlik ne kadar yakışırsa o kadar yakışmıştı. Öfkeyle bana bakınca ellerimi 'teslim oluyorum' der gibi havaya kaldırdım ve şirin olmaya çalışarak baktım. İşe yaramış olmalı ki çatık kaşları indi ve "Gençler ya benim canım sıkıldı. Bir şeyler yapalım" dedi. Cesaretine şaşırmıştım. Annemlerin vereceği tepkiyi biraz da korkarak bekliyordum. Aslında annem de babam da çok sıcak kanlı ve cana yakınlardır. "Hira gerçekten beni seni çok sevdim. Olduğun gibisin, kızım. Hep böyle ol kimseye kendini beğendirmeye çalışma. Olur mu?" annemin dediklerine pek de şaşırmamıştım. "Tabi Meral Teyze" diye de cevap aldığında annem memnun bir sırıtışla önüne döndü ve Melek Teyzeyle konuşmasına kaldığı yerden devam etti. Babam, Hira' nın söylediği şeyi dikkate alarak "Hiracığım siz Meriçle bahçeye çıkın isterseniz" dedi. Hira babasına sorarcasına baktı. Murat Amca da onaylayınca bahçeye doğru yürüdük.

  Bahçe salıncağına oturduk. Ortam aklımdaki sorulara yanıt bulmam için çok iyiydi ve ben de bunu değerlendirerek;

—Hira?
—Efendim.
—Birbirimize sorular soralım mı? Seni tanımak istiyorum.
—Ben de aynı şekilde. Sen başla
—Peki. Hayatında kaç kere aşık oldun?
—Bir kere.
—Kime?
—Bir soru hakkın var. Sıra bende. Bir kızın bekaretini aldın mı?, sorduğu soru düşünmeme neden oldu. Böyle bir soru beklemiyordum.
—E-evet, sadece bir kişinin. Ama o kendi istemişti. Ben hiç bir şekilde zorlamadım.
—Anladım. Sor.
—Aşık olduğun kişiye hala aşık mısın?
—Hayır. Ondan nefret ediyorum. Neyse soru sırası bende. Bir kız için ağladın mı?
—Evet, hem de salya sümük. Şimdi asıl soruya geliyoruz. Aşık olduğun çocuktan neden nefret ediyorsun?
—Benim hayal kırıklığım olduğu için.
—Ama olayı anlatmanı istemiştim. Haksızlık, diye yakınırken sadece içten bir gülümsemeyle karşılık verdi.
—O kız için neden ağladın?
—Sevdiğim kız, en yakın arkadaşıma aşıktı. Ben de ona. Arkadaşım ona hiç yüz vermezdi. Bir gün onunla yatmış ve terketmiş şerefsiz. Sonra da kız intihar etti işte. Sonra ben götü başı dağıttım. Uyuşturucuya falan başladım. Bir yıllık tedavi ardından bırakabildim.
—Anladım. Neyse soru sor hadi.
—O oğlan sana n'aptı?
—"Sen anlattın ben de sana anlatacağım. Sevdiğim oğlan bir gün bize geldi. Babasının evden kovduğunu ve gidecek yeri olmadığını söyledi. Eve aldım tabii. Annemlerin haberi yok. Odama almak zorundaydım. O yerde yatacaktı ben yatakta. Gece uyurken yanıma geldi ve beraber uyuyalım dedi. Yine kabul ettim. Sonra olaylar değişik bir şekilde ilerledi işte ve biz yatmış olduk. Ona bekaretimi vermiştim. Sabah kalktığımda yoktu. Annemlere yakalanmamak için gittiğini düşünüp mutlu olmuştum birde. Neyse okula gittim herkes bana bakarak gülüyor falan. O oğlanın yanına gittim. Yanında da en yakın arkadaşım Tuğçe. Kahkaha atıyorlar. Gittiğimde Tuğçe bana tiksinerek bakıyordu ve "Sürtük" dedi. O an resmen dünyam başıma yıkılmıştı. Olayı anlattılar işte. Meğer bu iki şerfsiz iddiaya girmişler benim üzerimden. Bu olaydan sonra okulda kimse benimle konuşmadı ben de onlarla. Psikolojik tedaviler falan gördüm. Tam iki yıl, iki yılım heba oldu. Okula gidemedim. Dışarıya çıkamadım. Sonra bir şekilde toparladım." Bu anlattıklarından sonra gözünden akan bir damla yaşı sildi ve "Tedavimin bittiği ilk gün buraya geldik zaten. Ve o gün hiç bir zaman ağlamamaya yemin etmiştim. Ama şu an yemini bozdum" diyip burukça gülümsedi. Anlattıkları katlanılacak şeyler değildi. Ama Hira atlatmış ve yenmişti. O güçlüydü, çok güçlü. Dayanamayıp kollarımın arasına aldım. Bana sımsıkı sarıldı. "Ben seni ne olursa olsun üzmem. Ve de bırakmam bücür" diyip daha da sıktım kollarımı. "Teşekkürler Meriç" diyip yanağımı öptü.
 

Arkadaşlar oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Sizi seviyorum. Teşekkürler *_*

Yeni KızWhere stories live. Discover now