|PROLOG|

131 14 8
                                    

Era Uma vez* Prolog:


Kader dedikleri şey çok garip değil mi? 

İki hece, beş harften oluşuyor fakat yaşadığınız süre boyunca sizin hayatınıza yön veren, yegane faktör. Daha bir kaç ay öncesine kadar dünyadaki mutlu insanların içinde olan ben, şimdilerde uyanamadığım  bir kabusta yaşıyordum.

Yaklaşık dört ay önce babam iflas etmişti ve biz borç batağındaydık. Her gün eve birileri geliyor, babamı hırpalayıp, para istiyorlardı. Biz ise annemle bir köşeye sinmiş alacaklıların evi terk etmesini bekliyorduk. 

Hayat gerçekten çok zordu, ve bize gülmüyordu.

Şimdi ise babam böyle hayata devam edemeyeceğimizi söylüyor ve Güney Kore'ye kaçmamızın hepimiz için daha iyi olacağını söylüyordu. 

İyi mi olacaktı gerçekten? Türkiye'yi terk edince  bütün her şey arkamızda mı kalacaktı? 

Ben Polen Jung.

Ya da Korece olarak Jung Polen mi demeliyim?

Babam Koreli, annem ise Türk. 

Kendimi bildiğimden beri Türkiye de yaşıyorum ve bundan sonraki hayatımı burada sürdürebileceğimden şüpheliyim. 

"İstemediğimi söyledim sana baba!" diye bağırdım babama doğru. "Neden oraya gitmek zorundayız anlamıyorum!" 

"Kızım lütfen beni anla, bak her gün birisi kapımıza dayanıyor. Daha ne kadar devam edecek söylesene." Hiddetle başımı anneme çevirdiğimde sessizce babamla beni dinliyordu. Düşünüyordu ve bu sessizliği pek hayra alamet değildi.

"Hülya sende bir şey söylesene!" Diyip anneme döndü babam. 

"Baban haklı Polen," dedi gözlerini bana çevirirken. Kafamı iki yana sallarken, gözlerimin dolmasını engelleyemiyordum. 

"Bunu bana yapamazsınız!" Dedim ayağa kalkarak. "Ben buradaki eğitimime yıllarımı verdim! Gerçekleştirmeyi düşlediğim hayallerim var!" Bu kadar kolay mı her şeyi silip atmak?..

"Yeni baştan bir hayat kuracağız;" dedi babam. "Orada daha iyi bir eğitim göreceksin, söz veriyorum sana."

Hemen annemin yanına oturup, ellerini, ellerimin arasına aldım. "Anne arkadaşlarım var, okulum var..." Her şeyden çok sevdiğim erkek arkadaşım var... "...Almayın onları benden. Tamam siz gidin ama ben teyzemlerde kalayım. Her şeyi düzelttiğinizde Türkiye'ye geri dönersiniz olmaz mı?" Annem ellerimden, ellerini kurtarıp ayağa kalktı.

"Karar verilmiştir, yarın ilk uçakta Kora'ye gidiyoruz. "

Era uma Vez: Bir varmış bir yokmuş.

#


Polen, yarı Koreli, yarı Türk bir ailenin tek kızıdır. Hayatında her şey mükemmel giderken babasının iflas etmesi üzerine hayatı tepetaklak olur. Okulunu, arkadaşlarını ve sevdiği çocuğu Türkiye'de bırakıp Güney Kore'ye yerleşmek zorunda kalır. 

Polen'nin hayatına onu tekrardan hayata döndürecek bir çocuk girecektir. 

Fazlasıyla umursamazdı o çocuk,

fazlasıyla yakışıklı,

fazlasıyla popüler,

Ve fazlasıyla imkansız...

O çocuk, dünyaca ünlü erkek grubu, EXO'dan Oh Sehun'dur. 

Polen'in artık hayattan tek bir isteği vardır, hayallerini süsleyen adamın, hayal kırıklığı olmamasıdır.


"Yaşamamı sağlayan tek insan olduğunu öğrettiğin için, teşekkür ederim."

Jung Polen & Oh Sehun.

ERA UMA VEZWhere stories live. Discover now