|Dreiundzwanzig Jahren|

197 18 21
                                    

Apartman koridorunda, gülüşmeler ve anahtar şıkırtıları, birkaç saniye sonra da Almanca küfürler yankılandı.

Ludwig, anahtarı nihayet kilidi açıp, tek başına yaşadığı evine girmeyi başardığında, onu tanıdık beyaz bir siluet karşıladı.

Tamam, belki Ludwig gerçekte pek de yalnız yaşamıyordu.

Gilbert kollarını göğsünde kavuşturup açıklama bekler gibi kaşlarını kaldırdı.

"Gillllbbbert." dedi Ludwig, elini ona doğru uzatıp. "Haha. Çok komik görünüyorsun. Ne oldu?"

"Bu soruyu ben sormalıyım sanırım. Neden bu kadar içtin?"

"Ah, sanırım bir şey için cesaretimi toplamam gerekiyordu ama bilirsin işte, ortam fazla eğlenceliydi, ben de konuyu unuttum." Ludwig kahkahalar atarak gülmeye başlayınca Gilbert telaşla atıldı.

"Sakın fazla bağırma, evden atılacağız."

"Denesinler bakalım, ben doğa üstü güçlerden yardım alıyorum. Beni yenemezler!"

"Hey!"

"Şakaydı, şakaydı."

Gilbert bir süre alınmış göründü, sonra da sırıtıp Ludwig'in yüzüne baktı. Ludwig ise düşünceli bir ifade takınmıştı.

"Sanırım ben... Ne diyecektim? Bir şey söylemem gerekiyordu."

Ludwig bir süre düşündü, sonra da yüzü düştü. Sırtını duvara yaslayıp yavaş yavaş aşağı doğru kaydı.

"Biri var..."

Gilbert endişeyle yanına geldi, dizleri üzerine çökerek göz hizasına gelmeye çalıştı.

"Bana anlatabilirsin."

"Farklı dünyalardanız, ancak birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz."

Gilbert aklına gelen ilk ismi söyleyiverdi. "Feliciano?"

Ludwig onu duymamış gibi devam etti. "O kadar güzel ki... Beni bir çocuk gibi görüyor, ve ona gerçekten erişmem imkansız."

Gilbert şaşkınlıkla karşısındakine baktı. Bu sözler... Ludwig'in tanıdığı kimseye uymuyordu. Bir kişi hariç.

Konuşmak için ağzını açtığında Ludwig'in yaşam enerjisiyle dolu sıcak parmakları onun soğuk aurasına değmişti bile.

Gilbert aniden parmaklarını Ludwig'in bileğine kilitledi ve onu kendine doğru çekti.

Uzun yılların ardından, Ludwig tenine değen ıslak soğukluk yerine, canlı bir bedenin sıcaklığını hissetti. Ardından da henüz keşfedilmemiş dudaklarının üzerinde sevdiği kişinin dudaklarını.

Yorgunluğunun ve baş dönmesinin nefessiz kalmaktan mı yoksa içkiden mi olduğunu anlayamayan Ludwig istemeyerek de olsa geri çekilmek zorunda kalmıştı. Gilbert ise korku dolu gözlerle bir ona, bir de ellerine bakıyordu. Birden, Gilbert'ın tuttuğu bileğinin onun el iziyle mosmor olduğunu fark etti. Gilbert telaş içinde fısıldadı.

"Üzgünüm, üzgünüm, bunu yapmamalıydım..."

Ludwig hayal meyal Gilbert'ın onun üstünü değiştirmesini ve yatağa girmesini sağladığını fark edebildi. Yataktayken, kalkıp gitmek üzere olan Gilbert'a uzanmaya çalıştı ve seslendi.

"Gilbert, lütfen beni yalnız bırakma... Asla uyumadığını biliyorum ama sadece, bir kez olsun yanıma uzan... Ve yanımda kal."

Gilbert sesini çıkarmadan onun yanına uzandı ve her zamanki alışkanlıkla saçlarını okşadı.

Ludwig, uyku bedenini ele geçirmeden önce son kez fısıldadı.

"Yanımda kal, koruyucu meleğim."

Der Schutzengel (PruGer)Where stories live. Discover now