Hemen odasının karşısında ki banyoya girerek elini yüzünü yıkadı. Dişlerini aynaya doğru göstererek boğazını temizledi. Banyo kapısını açar açmaz karşısına kolunda küçük mavi havlusuyla duvar erkek kardeşi çıktı. Baygın gözlerini bozmayarak kapıyı geri kapattı. 

"Açsana kapıyı! Anneeeeee!"

"Bağırma ulan! İşimiz var demek ki , gel istersen beraber işeyelim!" derken klozetin üzerine oturmuş , hatta bacak bacak üzerine atmıştı Yiğit. Sabah enerjisini küçük olsa da almaya başlamıştı.

"Ama daha demin çıkıyordun banane! Anneeeee!"

Kapıya atılan küçük yumruklarla gözlerini devirdi Yiğit. Yerinden kalkıp kapıyı açarken Ömer'in öne yalpalamasına sırıtarak cevap verdi. 

"Gir bakalım , küçük porsiyon."

"İğrenç." derken Yiğit'in saçlarına ellerini koymasıyla küçük gözlerini sonuna kadar açarak bağırdı.

"Pis ellerini çek üzerimden!" 

Yiğit kahkahalar ile alt kata inerken annesinin onaylamaz bakışları altında kalmıştı. Omuz silkerek mutfak masasına oturdu.

"Ne?" 

"Bir de 'Ne?' diye soruyor utanmaz."

"Aman anne, yemedik oğlunu." derken annesinin tabağına koyduğu bir dilim ekmeği alıp yemeğe başladı.

" Onu demiyorum ki! Merve gitmiş ,kim bilir ne yaptın kıza!"

Yiğit ağzında ki ekmek parçasını yutarak bakındı annesine. Önünde ki çayından bir yudum içtikten sonra ellerini beline koymuş kadına daha dikkatli baktı. 

"Nereye gitmiş?"

"Bilsem sana mı sorarım evladım! Ne söyledin kıza?"

"Yahu ne diyeceğim ,sizde. Kahvaltı bile yapamıyorum." derken oturduğu yerden kalkmış ,çıkmaya yeltenmişti mutfaktan. Yolu tekrardan Ömer ile birleşince ekmeği tuttuğu parmaklarını yalayıp yanından geçen kardeşinin kafasına sürüverdi.

Her ne kadar otuz yaşını devirmiş birisi olsa da içinde ki çocukluk hala vardı. Şimdiye kadar hiç kardeşi ve ya yakın derecede çocuk akrabası olamamıştı. Şimdilik sadece büyümüşte küçülmüş olan üvey kardeşi vardı.  İlay ile ne kadar iyi anlaşsa da Ömer ile o kadar çok iyi anlaşamıyordu.

İkizlerin annesi sakıncalı bir yaştan sonra doğum yapmıştı. O doğumda ise sadece ikizler sağ çıkabilmişti. Sonrası ise belliydi , hayat Yiğit'e iki kardeş vermişti. 

Odasına girdiği andan intibaren Ömer'in bağıran sesini duymuştu. Hiç vakit kaybetmeden üzerini giyinmeye başladı. Aslında çocukluğundan beri olmak istediği meslek avukatlıktı. Şimdi ise mühendisti.İşini hiç bir zaman severek yapmıyordu , fakat bu işi babası istediği için yapıyordu.

Gömleğini giyindikten sonra açık olan dolabından kravatına uzandı. Bir kaç denemeden sonra bağlayamayınca kısık sesli bir küfür ile yere fırlattı kravatı. Aynada son bir kez daha kendine bakarak çıktı odadan. Aşağıya inerken düşündüğü bir kaç şeyden biri de Merve'ydi. 

Kızın kaçması için kendini sorumlu tutmuyordu fakat neden böyle yaptığını anlamak istiyordu. Siyah ayakkabılarını giyinirken gözlerini kaşıyarak ona gelen kardeşine baktı. İlay gözlerini yavaşça kaşıdıktan sonra gülümseyerek önünde diz çökmüş ayakkabılarını giyen ağabeyine baktı.

"Gidiyor musun?"

"Gidiyorum bebeğim. Ağabeyinin çalışması lazım değil mi?" derken iki dizinin üzerine çökmüş gülümsemişti Yiğit. 

"İyi git , yakında hiç gelmezsin hıh." 

Yiğit birden ona bağıran ve arkasına dönüp giden kıza baktı. Şaşkınlıkla kalkan kaşlarını düzelterek boğazını temizledi. Dudakları ince bir çizgi halinde kıvrılırken  ayağa kalkarak ellerini cebine koydu. Az önce küçük bir kızdan trip yemişti. 

"Ben çıkıyorum!" diyerek bağırarak çıktı evden.

Havanın soğukluğunu iliğine kadar hissetti genç adam. Burnunu çekerek yürümeye başladı arabasına.Çalıştığı yer kendisinin değildi , zengin değildi. Fakat kendine yeterli derece de bir geliri vardı. 

Arabasına bindiği an sabahtan beri aklında oluşan yeşil ışık yandı. Merve'nin neden gittiği. 

//

"Allah Yiğit'in de belasını versin , benim de versin! Ilgın'ın da belasını versin , toptan geberelim!"

Merve Ocak soğuğunda yolda tek başına yürüyordu. Geceden beri doğru dürüst uyumamış tek lokma yemek bile yememişti. Şimdi ise nerede olduğunu bilemiyordu. Evlerinin biraz aşağısında olan parkta sabahlamaya çalışmıştı. 

Başının ağrımasına anlam vermeden yürümeye başladı. Sağ eli karnında , sol eli ise çantasını sıkı sıkı tutuyordu. Aralıksız kapanan gözlerini dinlendirmek istiyordu fakat dayanacak az bir güzü bile kalmamıştı. 

Tek başına olduğu asfaltta yere oturdu birden. İçinden 'Daha nereye kadar yürüyeceğim?' diye sorarken etrafına bakınıyordu. Dağlık bir yer değildi , fakat yeri hatırlamakta zorlanıyordu. Ayağa kalkıp yürümeye başlayacağı sırada karnının guruldamasıyla dudak büzüp iç çekti.

Neredeyse ağlayacak durumdaydı. Kendini ve karnında ki bebeğini düşünüyordu , en çok bebeğini. Daha bir aylık olan bebeği düştüğü durumu anlamayacak kadar küçüktü. Ona zarar gelmesini zerre kadar istemiyordu.

"Büyüyünce bana kızma olur mu?Ben... Sadece o geri zekalı babana güvendim. Ailemi karşıma aldım , ama sen öyle yapma. Beni suçlama , belki bir babam olamayacak ama , beraber de yaşayabiliriz değil mi ?Özür dilerim bebeğim." derken elini karnına koyarak yavaşça yürümeye devam etmişti. 

"Yani aslında biliyorum , bende de suç var ama ne yaparsın işte? Anan azıcık beyinsiz , kabul ediver." derken kıkırdamıştı Merve. Bir iki adım daha attıktan sonra dönen başı ile yerinde durup derin derin nefes almaya başlamıştı.Arkasında yankılanan korna sesi ile bir anlık arkasına döndükten sonra yere kapaklandı.

Yiğit aniden frene basılıp önüne düşen kadına baktı. Daha arabayı ona yakınlaştırmamıştı bile!Arabadan apar topar inip yerde yatan kadına baktı. Yüz üstü düşen kadının uzun siyah saçları bütün bedenini kaplamıştı. Yağacak kardan dolayı  buzlanmıştı yollar. Bu gün gideceği yoldan değilde  , ona yarım saatlik uzun gelecek arazi yolunu seçmişti.

Yerde yatan kadının yanına gidip eğildi Yiğit. Sağ elinin işaret parmağını kadının saçlarından boynuna ilerletti.Atan yavaş nabzı parmaklarının ucunu hissedince geri çekti kendini. Kadını kendine döndürürken  yerden gelen mırıltılar ile kendine çevirdiği kadının yüzüne baktı Yiğit.

Ve yılın ilk karı , o dakika yağdı... 

Ha bu arada serinin ilk kitabı Sözleşme Epsilon Yayınları ile raflarda yerini alacak 😍💃

KOYU KIRMIZI |Anlaşmalı Aşklar Serisi 2 • FİNAL| #Wattys2020Where stories live. Discover now