Varis 1: Sam.

5.8K 344 222
                                    

Öncelikle, Sam'in hikayesinin fazla basitleştirildiğini farkettim. Bu yüzden  baştan alacağım.

"Bir kız, yanında iki kişiyle beraber dünyanın dengesini koruyor işte yahu."

Yanlış.

Benim yazdığım hiçbir hikaye bu kadar basit olmadı, bu bir ego değil. Sizin böyle düşünmenizde benim de hatam var elbette, size hikayeyi ne kadarıyla anlattıysam o kadarını anlamanız normal. Fakat ilk kitaptaki kadar kapalı olmayacağım. Bu hikaye bir çizgifilm değil, bu bir güç hikayesi. Fedakarlığın, kanın, savaşın işlendiği bir hikaye.

İlk önce, bu hikaye Sam, James ve Nina doğmadan çok önce başlıyor. İyilik ve kötülük, Melekler ve Şeytanların çarpışmasıyla birlikte. İyilik ve kötülük terazisi sürekli zarar görüyor, savaş bir türlü bitmiyor ve bu sonunda insanların da dengesini yavaş yavaş bozmaya başlıyor. Bu yüzden 3 kelebek, bu savaş sonuçlanana kadar dünyanın dengesini korumak için kendilerine varis seçmek üzere dünyaya gönderiliyorlar.

Peki varisler? Bugün sadece Sam'e değineceğim, çünkü 3'üne birden değinirsem bu bölüm çok uzun sürer ve okumaya muhtemelen üşenirsiniz.

Sam, değil mi? Ne kadar da yumuşak, güzel, maceraperest ruhlu bir bayan.

Sam, değil mi? Ne kadar da yumuşak, güzel, maceraperest ruhlu bir bayan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yanlış.

Evet, Sam yumuşak, güzel ve maceraperest. Ama sadece bu kadar mı?

Sam her şeyden önce bir katil. Henüz çocukken birini öldürdü. Biraz başa dönelim, yetimhane günlerine?

Evet, James kör, Sam sağır. İkisi kelebeklerini bulmuş olsalar da, Nina henüz kelebeğini bulmadığı için güçleri etkinleştirilmiş değil. Fakat kelebeklerin arasında bir bağ var elbette, birbirlerini çekiyorlar. Birbirlerine ve onların varislerine birşeyler olabileceğini önceden hissedebiliyorlar.

Peki Sam, neden ve nasıl birini öldürdü?

James gecenin bir vakti yetimhanenin ayyaş müdürü tarafından çağrılır, gittiğinde müdür onu köşeye kıstırır ve taciz etmeye başlar. Sam kelebekler sayesinde bunu hisseder ve oraya gider. Bu sahneyi gördüğünde müdürün üstüne atlar, bir arbede yaşanır. Müdür Sam'le bu arbedeyi yaşarken Sam'in onu ittirmesiyle dengesini kaybeder ve merdivenlerden yuvarlanır. Sam böylece birini öldürmüş sayılır. Bu olayı sadece Sam ve James bildiği ve müdür zaten sarhoş olduğu için bu bir kaza gibi gösteriliyor. İnsanları ikna etmek kolaydır, peki diğerlerini?

Evet, buraya kadar gayet iyi gidiyoruz. Peki sonra Sam'e ne oluyor?

Birini öldürmek, Şeytan'ın yoluna düşmüş olmaktır. Sam bilerek yapmamış bile olsa, Şeytan'ın tohumları Sam'in kalbinde yerini alıyor.

Sam varislik şansını kaybetmeli, ama neden kaybetmiyor? Çünkü kelebek, henüz hiçbir özel güç sergilemezken Sam'in kendi canını hiçe sayarak onu kurtarmasına (ilk çizim kitabında bu sahneyi anlattım.), olgunluğuna, zekasına hayran kalıyor ve ona kefil oluyor. Onu dengede tutacağına söz veriyor.

Evet, Sam artık bir varis. Fakat James'ten ve Nina'dan farklı bir varis. James ve Nina meleğin yolunu seçiyor, fakat Sam? Sam zaten Şeytan'ın yoluna düşmüş biri. Kalbindeki Şeytan'ın tohumları Sam büyüdükçe büyüyor ve tehlikeli bir hal almaya başlıyor. Şeytan, Sam'in farkında. Onun ne kadar tehlikeli, ne kadar güçlü olabileceğinin farkında, ve onu kendi tarafına çekmek istiyor. Çünkü Sam'i alabilirse, melekleri kesin olarak yenebilir. Melekler ise Sam'i kendi yollarında tutmak için uğraşıyorlar.

Peki Sam hangi tarafı seçmeli?

"İyi misin, kötü müsün?"

"İnsanım."

Sam bu şekilde arada kaldıkça içten içe yavaştan deliriyor. Duygularını tam anlamıyla yaşayamıyor, sinirini ve üzüntüsünü dışarı vuramıyor. Çünkü bunu yaparsa Şeytan'ın tohumlarının onu ele geçireceğinden ve birilerine zarar vereceğinden korkuyor. Çok arkadaşı var, ama içten içe çok yalnız. Kimse onu anlayamaz. Sahip olduğu gücü içinde tutmakta zorlanıyor. Şeytan onu sürekli olarak kışkırtıyor.

Peki sonra?

Sam, iki taraftan da çok daha güçlü olduğunu öğreniyor. İnsanoğlu, yaratılmış en üstün varlıktır.

Ve Sam, bir taraf seçmiyor. Sam, iki tarafa birden düşman oluyor.

"Sadece normal bir hayat istedim! Yaptığım müziği duyabilmek istedim! Bu kadar basitti istediklerim! Peki ya siz, siz ne yaptınız? Bu şansı benden aldınız. Şimdi ben de, kazanma şansınızı elinizden alacağım."

Ve o gün, kendini tamamen bırakıyor. Yıllarca yaşayamadığı tüm duyguları serbest bırakıyor. Gözleri tamamen simsiyah oluyor ve kararıyor. Kalbindeki iyilik ve kötülük karışıyor. Bu iyilik ve kötülük karıştıkça somutlaşıyor ve varolabilecek en güçlü silah haline geliyor.

 Bu iyilik ve kötülük karıştıkça somutlaşıyor ve varolabilecek en güçlü silah haline geliyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Siyah ve beyazın karşısına, gri çıkıyor. Ve iki taraftan da yararlanıyor, yararlandıkça büyüyor, güçleniyor.

Güç onun gözünü neredeyse kör ediyor, karşısına gelen kimseyi tanımıyor. Yıllarca içinde tuttuğu hırsı patlak veriyor.

İşte Sam, bu kadar güçlü, bu kadar tehlikeli, bu kadar ölümcül bir karakter.

İşte Sam, bu kadar güçlü, bu kadar tehlikeli, bu kadar ölümcül bir karakter

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Evet, bu hikaye bu kadar kısa değil, daha anlatılacak çok şey var. Fakat diğer karakterlere geçmeden önce Sam'in anlaşılmasını istedim.

O kadar çok detay, o kadar küçük ipuçları, o kadar ayrıntı var ki, kağıda dökmekte zorlanıyorum. Kurgu benim aklımda hazır, fakat aklımdakileri anlatmak, kurgulamaktan daha zor.

Beğenmeniz dileğiyle.

SKETCH BOOK || 2 [Askıya Alındı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin