siyah kız

118 12 7
                                    

En sonunda üstümden büyük bir yükün kalkmasının verdiği rahatlıkla derin bir oh çekerek sandalyeye oturdum. Az önce -sözde- sevgilimden ayrılmıştım. Ama sevgili falan değildik. Ne kadar gereksiz, hissiz, boş bir ilişkimiz vardı. Zaten biteceği başından belliydi. Biraz zor olsa da en sonunda başarmıştım. Benim yüzümdeki sırıtma hala gitmemişken, masadaki arkadaşlarım hala bana bön bön bakıyorlardı." Ne var?" Dercesine kafamı salladığımda söze Mark girdi:

" o belalı kızdan kurtulduğuna sevinmiş olmalısın."

" gördüğünüz gibi çok mutluyum." Diyerek cevabımı verdim.

" ben sana zaten en başında uyarımı yapmıştım. Ama beni dinleyen kim acaba?" diyerek göz devirdi. catherine bir ara Mark ile de çıkmıştı.

"yalnız kız gerçekten güzeldi. Ama bir alman kadar değil." Diyerek liseli ergenler gibi sırıtmaya başladı Eric.

Onların bu saçma sohbetlerine dayanamayıp kendime büfeden soda aldım ve çocukların yanına geri döndüm. Eric telefonuna bakarak kızların yolda olduğunu söyledi. Kızlardan bahsettiği kişiler kız kardeşim Sarah, Eric'in sevgilisi Marie ve kardeşimin diğer iki oda arkadaşıydı. Aslında Sarah'tan iki yaş büyüğümdür ama lisede ilk sene sınıfta kalmam ve üniversite'ye başlarken bir sene de hazırlık okumam sebebiyle Sarah ile aynı sınıftaydık. Telefonumdan saate bakıp ayaklandım.

" ders başlıyor, hadi gidelim."diyerek onlara işaret yapıp sınıfa yöneldim. Ders ateist bir hocanındı. Nedense bu hocaya karşı içimde bir nefret vardı. Ama adam beni ne zaman yolda görse sanki ben onun öğretmeniymişim gibi davranır benimle konuşma girişiminde girerdi. Ben de bir şey demiyorum saygıdan...

Kızlar geldi ama Sarah hala ortalarda yoktu. neyse birazdan gelir diye düşünürken  Birden kapı büyük bir gümbürtüyle açıldı ve içeriye Sarah nefes nefese bir şekilde daldı. Gülümsedim ve hocadan dinleyeceği azara kulak kesildim:

" Geç kalmamalıydınız Bayan Sarah. Dersimizi böldüğünüz için..." sözlerinin devamı getirmesine izin vermeden içeriye hızlı adımlarla bir kızın girmesiyle herkes girene dikkat kesildi. Başındaki siyah ve biraz büyük örtüsü ve siyah upuzun elbiseye benzer bir kıyafetiyle sanki içeriye değişik bir atmosfer yaymıştı. Sadece yüzü gözüküyordu. Hafif bronz teni siyah kıyafetleriyle onu çok asil ve güzel gösteriyordu. Rahibe gibiydi sanki.. yok canım müslüman da olabilir...

Kızı incelemeyi kesip hocanın neler söylemesini bekledim. Adam kızı delercesine röntgenliyordu. Adi herif! Siyah kıza sanki aşağılarcasına tip tip bakışı ona iyice kıl olmama neden olmuştu. Sarah anlaşılan bu sessiz bekleyişten bunalmış ve kızı kolundan sürükleyip önümdeki boş yere oturtmuştu.

 Aman tanrım! Gözleri gözlerime değince cenneti ve cehennemi bir arada yaşamıştım sanki. Yemyeşil bir ormanda kaybolmuşum gibi onun gözlerinde de kendimi kaybetmistim. Vücudum alev alev yanıyor, nefes alamıyor, hareket edemiyor ve konuşamıyordum. Bir eşya gibi donmuştum. O neredeyese bir saniye bile sürmeyen göz göze gelişimiz bana yıldırım gibi çarpmıştı. Anında gözlerini indirip sarah ile yerlerine geçtiler. Çantamdan pet şişeyi çıkarıp kafama dikerek vücud sıcaklığımı az da olsa indirmeye çalıştım.

Dönüp kendime kızdım. Daha yeni sevgilinden ayrıldın. Hem de o bir rahibe. Rahibelerin ilişki yaşaması yasak! Aptallığın sırası değil.

Elimden düşen kalemi eğilip yerden aldım ve hocanın dediklerini not almaya çalıştım. Ama ne çare! Kalem tutmuyordu ellerim... Neler oluyordu bana böyle? Başımı ellerim arasına alıp gözlerimi yumdum. Kendine gel Chris, kendine gel..

Sarah kızların yanındaki boş yerin dolu olduğunu öğrenince yer bulamadı ve kızlara dil çıkararak benim yanıma oturdu. Şaşırmıştım. Sevgilisinin yanı boş iken o benim yanıma oturmayı tercih etmişti. Daniel'e baktığımda onun da beni ve Sarah'ı izlediğini fark ettim. Derin ve hüzünlü bakışları bir süre daha üzerimizde gezinidikten sonra yere indi. Kafasını çevirip yutkunarak gözlerini kaçırdı. Burada bir şeyler oluyordu. Sarah'ın kulağına doğru eğilerek:

" Burada neler oluyor? Neden Daniel'in yanına oturmuyorsun?" diye sordum. Yüzünün  rengi atmıştı. Gözlerini yere dikti ve birkaç saniye bekledikten sonra cevap verdi .

" Ayrıldık." Dedi hissiz bir şekilde. Kaşlarım çatıldı. Neden diye sorunca da anlaşamadık gibisinden sözler geveleyerek beni geçiştirmeye çalıştı. Çok üstüne gitmemeye çalıştım. Çünkü Sarah akıllı bir kızdı. Elbet vardır bir bildiği diye düşündüm. Ders saati sona ermişti. Hemen kitaplarımı çantamam doldurdum ve hızlıca koşarak yeni gelen siyah kızı takip etmeye başladım. Koşarken Eric'in kolumdan tutup bir şey söylemesine izin vermeden bir işim var diyerek geçiştirdim ve kızın izini sürmeye devam ettim.

Kütüphaneye girmişti. Ben de onun arkasından... pencere kenarında dört kişilik ahşap bir masaya oturdu. Ben de raflarına arasına saklanıp sanki kitap arıyormuş gibi kitaplarda göz gezdiriyor, ara sıra kıza bakıyordum. Çantasını yanındaki sandalyeye koydu ve kitaplarını çıkarıp ders çalışmaya başladı. birden kendime içimden bir şamar geçirdim. Tanrım! Ben ne yapıyordum böyle! Resmen sırf bir çift yeşil göz görmek uğruna örtülü bir kızı gizli gizli izliyordum ya!" diyerek bana neler olduğunu anlamaya ve kıendime gelmeye çalıştım. Yok yok, yapamıyorum. Acaba onunla konuşsam bana kızar mı diye düşündüğüm sırada biri " Hafsa! " diye seslenerek düşüncelerimi böldü. Yanına kafası örtülü bir kız ve Mark'ın platoniği Tesa gelmişti. O kızın Mark'a tutulduğunu Mark da dahil okuldaki herkes biliyordu.

" Aaaa, dostum burada örtülü kızları mı izliyordun!" diye birinin bağırmasıyla benim yerin dibine girmem bir olmuştu. Korkudan elimdeki tüm kitaplar yere büyük bir gürültüyle düşmüş ve ktüphanedeki herkes (adını yeni öğrendiğim Hafsa da dahil) bulunduğum bölgeye bakıyordu. Kafamı yere düşen kitaplardan kaldırıp ona baktığımda kafası önünde yine gözlerini benden sakınıyordu. Of, of! İki saniye daha seyretmem izin versen olmaz mı sanki! Ne kadar da cimri bir kız! Diyerek içten içe ona kızdım. Arkamdan Mark yüksek sesle:

"Oooo bakıyorum kardeşimiz şimdi de müslüman kızlardan hoşlanmaya başlamış. Bence yanlış seçim. Sana böyle yobazlardan başka kız  mı yok? Sen iste, ben dünyanın en güzel kızlarını önüne sereyim diyerek iğrenç sözler sarf ediyordu. Ama artık fazlasıyla sınırları aşmıştı. Hafsa ile birlikte herkes onu rahatlıkla duyabiliyordu. Hafsa'nın bulunduğu yere baktığımda onu orada görememiştim. Gitmesine sevinmiştim. Çünkü birazdan yapacağım şeyler onu pek sevindireceğe benzemiyordu. Arkamı döndüm ve Mark'ın pişmiş kele gibi sırıtan suratına yumruğumu geçirdim. Biraz yalpaladı ve kalkmaya çalıştı ama diğer yanağına aşk ettiğim yumruğumla neye uğradığını şaşırmış ve yüzü kanlar içerisinde kalmıştı. Kendini zorlayarak kalkmaya çalıştı ve yanağını tutarak bana doğru yaklaştı:

" Demek bir yobaz için kardeşimden yumruk yiyeceğim gün de varmış." Dediği anda benim kan beynime sıçaramış ve maalesef ki sigortalarım atmıştı. Karnına tekmeyi basmamla kütüphanede çığlıklar yankılanmaya başlamıştı. O sırada Eric şok olmuş şekilde bizleri izliyordu. Birkaç iri yapılı adam yanımıza gelerek kütüphaneden çıkmamızı söyledi ve kalabalığı dağıttı. Benim aklımda hâlâ Hafsa'nın ezilen duyguları varken, Mark hâlâ yüzsüzce onu herkesin önünde yumruk atarak rezil etmemden söyleniyordu. Hatta utanmadan üstünü silkeleyip yanıma geldi ve bu yumruğun benim yanıma kalmayacağını söyleyerek beni tehdit etmeyen bile kalkıştı! İnsanlık bitmiş adamım..

Ben de bekliyor olacağım diyerek arkasından el salladım. Ve dışarıya koştum. Acaba Sarah'a Hafsa durumunu söylesem mi diye düşünürken yalnızlık tarafım hafif geldi ve söylemyee karar verdim. Telefon ile Sarah'ı aradaım :

" Alo. Sarah sana bir şey söylemem lazım."

" evet Chris , seni dinliyorum." Derin bir nefes alarak duygularımı itiraf ettim :

" Iııı.. sanırım ben sınıfa seninle birlikte gelen Hafsa adındaki örtülü kıza aşık oldum. "

"Neeee!" diyerek çığlığı kopardı benim cırtlak sesli kardeşim...

Bir süre daha Sarah'ın şok aşamasını bitirmesini bekledim. Ardından  bunları kimseye söylemeyeceğine dair yemin ettirdikten sonra birine kalbini açmanın insanı nasıl rahatlattığının farkına vardım. Kardeş gerçekten çok önemliydi...



TEVAFUKWhere stories live. Discover now