Doğruldum, şu an her şey o kadar gözüme batıyordu ki. Bana söylenmeden, sevildiğimi anlamayacak kadar aptal bir erkek olabilirdim ama bu aradaki soğukluğu fark edemeyeceğim anlamına gelmiyordu.

"Derdin ne?" Gece lambasını açarak yatak başlığına yaslandım. İçimdeki acı salise salise artıyordu. Ben Byun Baekhyun, o geceyi tekrar yaşamamak için yanlışları düzeltecektim.

"Hı?" Chanyeol gözlerini kırpıştırdı ve benim gibi biraz doğruldu. "Sadece geceye kadar oturman beni biraz rahatsız etti. Ne yaptın bütün günde geceye kadar kaldı? Bu yüzden geldiğimde biraz huzursuz oldum. Özür dilerim." Ya dalga geçiyordu ya da katıksız geri kafalıydı.

"Neden benden olabildiğince uzak duruyorsun? Yanlış bir şey mi yaptım?" Çaresizce kıvranıyorum. Ayrıca cevabını almaya da korkuyorum.

"Ah, demek anladın." Eğer gece bu kadar sessiz olmasaydı yada ortam bu kadar karanlık olmasaydı, dediğini duymazdım. Keşke gece lambasının ışığı biraz daha etrafı aydınlata bilseydi ve ben hiç bir şey duymasaydım.

Evet, midemdeki acı bedenimi uyuşturmaya başlarken düşündüğüm bu. 'Demek anladın.' da ne demekti? Korkmam normal miydi? Peki ya hala ona olan çekimim doğru muydu?

"Ne demek istiyorsun?" İçim titredi, Chanyeol'ü asla anlayamıyorum.

Ellerimi elleri arasına alırken, kaşlarımı çatarak ona baktım. Ne yapmaya çalışıyordu. Ağzıma sıçmak için zemin falan mı hazırlıyordu?

"Baekhyun, bebeğim... Bunu nasıl söyleyeceğim bilmiyorum." Sesli bir şekilde yutkundum.

"Söyle gitsin işte." Hırladım ve kendimi her şeye hazırladım. Herşey'e.

"Baekhyun, aramızda beş yaş var ve şu an her ne kadar az gibi görünse de olmadığının ikimizde farkındayız. Ben üniversiteye giderken sen yeni yeni ergenliğe adım atıyordun. Tanrım, o zaman bile benimle cilveleşe biliyordun-"

"Abartma." Kaşlarımı çatarak söylediğimde, kulağıma yaklaştı.

"Channie hyung, seninle gelmek istiyorum." 12 yaşındaki sesimi taklit ederek elimi okşadı.

Üniversiteye gideceği gece bizde kalmıştı ve o gece cidden unutulmazdı. Chanyeol'e geldiğinde zayıf olacağıma söz vermiştim, Chanyeol'ün 'sen böyle güzelsin' diyen bütün laflarını bir kenara atmış ve üzerine çıkarak beni herkesten çok seveceğini iddia etmiştim. Tabi o zamanlar arkadaş olarak bunu söylemiştim. Favorin ben olacağım Channie.

"Pekala, devam et." Ani gelen boşa kendimi yorduğum düşüncesi ile ellerini sıktım.

"Uzun lafın kısası, sandığından saha uzun süredir seni arzuluyorum ve seviyorum. Her şey güzel ve sen gittikçe mayışıyorsun. Bu beni tahrik ediyor. Bu yüzden ilişkimizin sadece öyle bir şeyde oluşmaması için elimden geleni yapıyorum." Pekala, bakalım anlamış mıyım.

"Bana karşı koyamayacağını düşündüğünden, benden uzak mı duruyorsun?" Size matkaptan bahsetmiştim ya? Şu an sinirleniyorum ve içimde bir volkan var, patlamak için can atan.

"Biraz." Parmakları ile de göstererek azlığını belirtmeye çalıştı.

"Tanrım yirmi yaşındayım, Chanyeol ben bir yetişkinim. Bana zaten karşı koymaman gerekiyor, üzerime falan atla demiyorum ama karşında bekaretini koruması gereken ve evlenmeden olmaz diyen, liseli bir genç kız yok." Evet, belkide az önce üzerime atla demiş de olabilirim.

"Farkındayım! Ama istediğim şey her gece altıma alarak geçirdiğim bir sevgili değil, Byun!" Tanrım, bunu bende istemiyorum. Kalçam sandığınızdan daha değerli.

"Chanyeol, bu benden uzak durman anlamına gelmiyor. Tamam mı? Kaç gündür bok gibi hissediyorum. Haberin var mı?" Başını eğerek küçük bir özür mırıldandı.

"Eski tempomuza geri döneceğiz. Tamam mı?" İç çekti ve başını salladı. Ellerimi ellerinden ayırdığımda kafasını kaldırdı. Ellerimi boynuna doladım.

"Ayrıca, sence de çok direnmedik mi?" Kıkırdadı ve düşünmedi, elleri kalçalarımı buldu.

"Evet, direndik."

*

İzninizle kaçıyorum, yazmam gereken bir texting var jdbdndbd

Ayrıca evet smut gelecek ama iftardan sonraya ayarlamaya çalışacağım ya bu gün yada yarın.

Ay birde finale son 2 bölüm.

Umarım beğenmişsinizdir.

Dazed BoiWhere stories live. Discover now