"Biliyor musunuz?" diye sordum. "Sonuna kadar haklısınız. Hadi mağazaların altını üstüne getirelim!" dedim onların cevap vermesini beklemeden ve neşeli bir sesle.

"Ama önce şu waffle denen şeyi yiyelim. Merak ettim." dedi Loretta. Kıkırdadık ve masamıza yeni gelen wafflelarımızı yedik. Kızlar tadını beğenmişlerdi ve her buraya gelişimizde waffle yemek için beni zorlayacaklarına oldukça emindim.

**********

"Mor olanı dene!" diye bağırdı Lyandra insanların ona bakmasına aldırmayarak. Tam önümde duran mor eteği ve beyaz-mor renkli tişörtü alarak kabine girdim. Giyindikten sonra kabinden çıktım.

"Ayy, gözlerim!"

"Berbat!"

"Çıkar şu şeyi!

"Ben beğendim." hepsinden faklı bir yorum gelirken üzerimde ki kıyafetlerin iyi olmadığına karar verdim. Kabine girdim ve kendi kıyafetlerimi giyerek dışarı çıktım.

"Sarı mı yeşil mi?" diye sordu Loretta elindeki saç spraylerini bize göstererek.

"Kırmızı" dedi Lyandra "İki renk de sana uymaz. Bence kırmızı almalısın." diye devam etti

"Bence Lya haklı." dedim ona hak vererek. Hem 'Lya' gayet güzel bir kısalma oldu bence.

"Bence de." diye bize katıldı Ashley. Buria bizden bağımsız bir şekilde pembe topuklu ayakkabılara bakıyordu. Kızları bıraktım ve yanına ilerledim.

"Bence çok güzeller. Alacak mısın?" diye sorduğumda irkilmişti.

"Olabilir. Ama buna uygun bir elbisem yok." dedi dudağını büzerek. Gülümsedim ve

"Gel. Şurada beyaz bir elbise gördüm. Güzel bir de çanta bulursak iyi bir kombin olabilir." dedim ve koluna asılarak onu sürükledim. Şansa bak ki elbisenin sadece bir bedeni kalmıştı. Beden Buria'ya uyuyordu ve başında başka bir kız vardı.

"Pardon ama o elbise benim!" dedi kız. Ama Buria'nın elbiseden vaz geçecek gibi bir hali yoktu.

"Önce ben gördüğüm için elbise benim olmalı!" dedi,elbiseyi tutarak. Kız da elbiseyi tutmaya başlamıştı.

"Bakın hanımefendi, arkadaşımın doğum günü var ve bu elbise benim son şansım." dedi kız elbiseyi biraz çekerek.

"Benim doğum günüm de var. Hem de yarın! O yüzden hiç ısrar etmeyin ben elbiseyi alayım sorun ortadan kalksın." ikisi de sakin kalmaya çalışıyorlardı. Biraz daha çekerlerse zaten ya elbise yırtılacak ya da mağazadan atılacaklar beraber. Kıza döndüm ve

"Affedersiniz hanımefendi, Elbiseyi bir dakikalığına alabilir miyim? Söz veriyorum geri getireceğim" dedim sakinlikle.

"Size neden güveneyim?" diye sordu. Çantamı ona uzattım ve

"Çantam burada, sizinle kalabilir." dedim. Çantayı aldı ve elbiseyi bana uzattı. Elbiseyi aldığım gibi arka tarafta duran askıların arasına girdim. Basit bir kopyalama büyüsüyle elbisenin tamamen aynısını oluşturdum. Hatta asılı olduğu tahta askı bile aynıydı. Elbiseyi askılardan birine güzelce gizledim ve onların yanına döndüm. Elbiseyi kıza uzattım ve

"Söz verdiğim gibi." diyerek gülümsedim. Çantamı geri verirken aynı anda da elbiseyi elimden aldı. Buria sinirden köpürmüştü bile.

"O elbiseyi nasıl ona verirsin? Yarın doğum günüm olduğunu söylerken gayet ciddiydim! Şimdi ne yapacağım?" diye sordu sesini alçak tutarak. Ama kızgın olduğu her halinden belliydi.

"Bir saniye olsun sus, Clarissa! Salak değilim! Tabi ki elbisenin tek örneğini ona vermedim! Benimle gel." başlarda öfkeli çıkan sesim sonlara doğru öfkesini yitirmişti. Onu arka askıların oraya, elbisenin yanına götürdüm. Elbiseyi askıların arasından çıkardım ve ona verdim.

"S-sen? Nasıl?" diye sordu şaşkınlıkla.

"Ben bir cadıyım, güzelim" diyerek göz kırptım ve yanından geçerek az önce gördüğüm pembe küçük çantaya yöneldim. Onu olduğu yerden alıp arkamdan gelen arkadaşıma verdim.

"Madem yarın doğum günün bu üçü benim hediyem." dedim.

"Bana uyar" dedi hemen, benim beleşçi arkadaşım. Gülümsedim ve alışverişime devam ettim. Bu alışveriş benim için çok iyi olmuştu. En azından kafam dağıldı ve başka şeylere yöneldim.

***************

"Yoruldum!" diyerek elimdeki alışveriş poşetlerini yere koydum ve kafenin rahat koltuklarından, benim için ayrılmış olanına oturdum.

"Ben de öyle." dedi Lyandra yorgunlukla. Bu sefer geçen sefer olduğundan iki kat daha fazla alışveriş yapmıştık.

"Ne alırdınız, kızlar?" diye sordu yanımıza gelen garson çocuk. Böyle demişti ama asılmak için demediği gayet ortadaydı.

"Akşam yemeği için ne önerirsin?" diye sordu Ashley. Oldukça kararsız kalmışa benziyordu.

"Tavuk ve pilav." diye cevap verdi sempatik, garson çocuk. Bu kafe hem restoran hem de kafe olduğu için akşam yemeğine burayı seçmiştik. Ayrıca çok güzel bir atmosferi vardı.

"Öyleyse ben ondan alıyorum." dedi Loretta.

"Ben de" dedi Ashley.

"Ben biftek istiyorum" dedi Lya.

"Ben de biftek alayım." dedi Buria. Şimdi hepsi bana bakıyorlardı. Kararsız kalmıştım.

"Ben soslu tavuk alacağım. Ama sosta maydanoz olmasın." diye kararımı verdim. Maydanozu gerçekten hiç sevmezdim.

"Peki. On dakikaya gelirler." dedi not defterine aldığı notları tamamlayarak. O siparişlerimizi getirene kadar konuşarak bekledik. Yemeklerimizi bitirdikten sonra parayı ödeyerek kafeden çıktık. Kimsenin bize bakmadığı bir anda poşetlerimize küçültme ve hafifletme büyülerini yaptık. Poşetleri iç içe geçirdiğimiz için şimdi ellerimizde ikişer poşet vardı.

"Ya şuraya da girelim mi?" diye sordu Lyandra karşıdaki makyaj malzemeleri satan dükkanı göstererek. Onunla beraber dükkana girdik ve kendimize makyaj malzemeleri aldık. Loretta ise sadece ve bol bol oje almıştı.

*************

"Bakın şimdi! Kaç torbamız var?" diye sordu Buria.

"15" diye cevap verdi Lya, poşetlerimizi saydıktan sonra.

"Tamam. Ben ve Lya poşetleri taşıyoruz. Geri kalan üçlü de bizi Akademi'ye geri götürüyor." dedi Buria. Şu anda bir ara sokakta durmuş Akademi'ye basıl gideceğimizi konuşuyorduk. Buria'nın fikri onaylandıktan sonra düzenimizi aldık.

"Hazır mısınız?" diye sordum kızlara bakarak. Başlarıyla onayladılar. Gözlerimizi kapatıp sihirli sözcükleri söyledik. Saniyeler içinde kendimizi okulun bahçesinde bulduk. Poşetlerimizi ayırdık ve yürüyerek okulun yatakhane bölümüne gittik. Kızların ve erkeklerin yatakhaneleri birleşikti ama tabi ki odalarımız ayrıydı. Kendimizi odalarımıza attık. Eşyalarımızı büyüyle yerleştirip, etrafı topladıktan sonra pijamalarımızı giyerek yataklarımıza yattık.

"İyi geceler" dedim Loretta ışığı kapattıktan hemen sonra. Onlardan aynı cevabı aldığımda günün yorgunluğuyla uyumak üzereydim. Gözlerimi kapattım ve üç gündür uyuduğum en iyi uykuya daldım.

Kehanet; Melez Prenses (Tamamlandı)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora