u are my once in a lifetime» 19

Start from the beginning
                                    

"Burada ölüm yasak,Güneyli."

Kafamı kaldırmak için çaba sarfettiğimde "iç organlarına mesafesi iki santim olan iğne ucu tahtasında yatıyorsun." dedi alayla. "Bugün sana insaflı davranmaya karar verdim."

Daha sonra yüzünden eksik etmediği iğrendiren gülümsemesini sergileyip küçük bir kutuyu eline aldı.Ağlamaktan,bulanıklaşan gözlerimi kutuya doğru yönelttiğimde yapıştırıcıya benzer bir cisim çıkardığını farketmiştim.

Derin bir nefes alıp gözlerimi tavana diktim ve vücudumdan dışarı salgılanan sıcak sıvıyı hissetmemeye çalıştım.Sırtımın delik deşik olduğunu,derimi karıncalaştıran kan akışımdan algılayabiliyordum.

Görevli,elindeki cismin tıpasını açıp üzerime doğru eğildi.Bünyemi ele geçiren hissizlikle ona baktığımda cisimi dudağıma sürmeye başladı.

Renksiz sıvının ağır kokusu, yüzümü ekşitmeme sebep olduğunda "bu yapıştırıcıya iki dudağını da birbirine yapıştıracağım." dedi sarı dişlerini göstererek. "böylece acı çektiğinde çığlık atacak ve nefes alacak gücü bulamayacaksın,dudaklarını yırtmazsan tabi."

Bir atak yapmama imkan tanımadan iki parmağıyla dudaklarımı birbirine sabitlediğinde kafamı hızla sağa sola sallamaya başladım.Nefes alışverişim kesikleşmeye başlamıştı ve etrafı bulanık görmeye başlıyordum.

Sakin kalmak için kafamı küçük hücre penceresine çevirdim ve gökyüzünü odaklanmaya çalıştım.Her zamanki havaya oranla,gökyüzü açıktı ve birkaç yıldız kendini belli etmek istermişçesine muzurca parlıyordu.Ay ışığı,hücreden süzülerek akan gözyaşlarımı okşarken kendimi yeniden ona teslim etmeyi tercih etmiştim.

"Ay."

"Soğuksun, sadece ürkmeme neden oluyorsun."

"Güneşin doğuşunun güzelliğinden bahsediyordu hayranlıkla,ayın batışını farketmeden."

"Sen benim kendi ellerimle yarattığım,gündüzü olmayan dünyanın güneşisin Yun Hwa.Ne kadar sırtımı dönsem de doğmana bir türlü engel olamıyorum."

Gözpınarlarım yaşadığım acıyı akıtmak için oluk oluk taşarken nefes almak için bir atılımda bulundum.Göğsüme şarapnel parçası gibi batan anılar nefesimi kesikleştiriyor ve beni biraz daha öldürüyordu.

Güneş,ayı yaşatmaya çalışırken ayın gözleri,gökyüzündeki diğer yıldızlara kör olmuştu ve farkında değildi.

Fakat Güneş'in hesaba katmadığı bir şey vardı.Ay,güneşi yaşatmak için her gün ölüyordu ve her geçen gün bir parçasını kaybediyordu.

Bunu henüz anlıyor olmak canımı yakıyordu.Benim yaşama sebebim ve onu yaşatma sebebim,engel olamadığım hislerimdeydi fakat artık bunun bir önemi yoktu.

Çünkü o yoktu,ben yoktum.

Biz yoktuk.

Aniden bastıran acıyla kafamı yeniden görevliyle çevirdiğimde elindeki ruja benzer cismi görmüştüm.Hem bedenen hem de ruhen kaldıramadığım bir acıyla boğuşuyordum ve nefes alırken ölü olmanın ne demek olduğunu şimdi anlıyordum.

"Bu ruj,1600'lü yıllarda fahişeleri cezalandırmak için kullanırdı."

Gözlerimi aralamayı reddedip,yeni bir acıyla buluşmak için kendimi hazırladığımda dudağıma değen cisimle gözkapaklarımı daha da sıkı yumdum.Artık hiçbir şeye gücüm kalmamıştı.

killer melody » ji min ✅Where stories live. Discover now