2. Bölüm

17.6K 308 8
                                    

Kısa bir bölümle tekrar karşınızdayım. Ancak yarın yeni bir bölüm daha eklemeyi düşündüğümden, kısa olmasına göz yumdum. Ayrıca yorumlar benim için çok önemli. Eğer okuduysanız, kısa da olsa yorum bırakmayı unutmayın lütfen :) 

Tom'a gülümsedim ve oturabilmesi için kaydım. Yanıma oturduğunda elini omzuma attı ve arkasına yaslandı.

"Calvin, senin işin yok muydu?" Gözleriyle Cal'e gitmesini işaret ediyordu. Calvin ise usulca kalktı. Göz kırpıp gülümsediğinde kaşlarımı kaldırarak karşılık verdim ancak tek yaptığı omuz silkip arkasını dönmek olmuştu.

"Ne oldu Tom?" diyerek sabırsızca Tom'a dönmüştüm.

"Kardeşin..." 

"Ona ne olmuş?" diyerek sinirle ayağa kalktım. Tanrı'nın bana bıraktığı tek şey kardeşimdi ve o şu an kardeşimle ilgili bir konuyu ağzında geveliyordu. 

"Söylesene!" diyerek çıkıştım. Gözlerim kararıyor, bacaklarım titriyordu. Kalbim delicesine çarparken beynim kötü bir şeyin olmadığını söylüyor ve kalbimi yatıştırmaya çalışıyordu. Ancak pek de başarılı değildi. Avuç içlerimin yanmaya başladığını hissettim.

"Kavga etmiş." diye açıkladı. 

Derin bir nefes aldım ve iyi olması için Tanrı'ya yalvardım. "Tanrım, onu koru. Lütfen."

"Sadece kaşına bir kaç dikişle kurtulmuş ancak yurt onu istemiyor. Kurum başka bir yurt için senden para isteyecek gibi gözüküyor." 

Tanrım, ne yapacaktım? Beş parasızdım ve şimdi de kardeşim onu zar zor kayıt ettirebildiğim çocuk yurdundan atılmıştı. Bana kalsa böyle bir şeyi asla yapmazdım. Onu yanımdan bir saniye bile ayırmazdım ancak anne ve babamız olmadığı için Çocuk Güvenliği Kurumu beni üvey aile veya çocuk yurdu konusunda bir seçime zorlamıştı. Reşit olmadığım için benimle kalamayacağını söylemişlerdi ve tek çarem yurttu. Onu başka bir aileye veremezdim. Parayı denkleştirmek için mide bulandırıcı işler bile yapmıştım ve şimdi her şey başa sarıyordu.

"Şimdi ne yapacağım?" diyerek başımı eğdiğimde Tom beni göğsüne bastırmış ve saçımı okşuyordu.

"Halledeceğiz, kedicik." 

Tom'u çok seviyordum. Abimden farksızdı ve kardeşimle de fazlasıyla ilgileniyordu.  Bir kaç ay sonra reşit oluyordu ve planımız onun kardeşimi yasal olarak alması, ki bunun için iznim gerekiyordu yani rahatlıkla alabilecekti, ve bu sayede ona bakabilmemizdi. Tom bunun için gönüllüydü ve bana bunu o teklif etmişti. Yani, hiç de bildiğiniz tobacılardan değildi.

"Öncelikle sen uyuşturucuya para harcamayacaksın ve böyle başlayacağız." diye eklediğinde kafamı salladım ve ondan ayrıldım.

"Derse girmeliyim, okuldan sonra Calvin'i alıp kapıda beklerim ve bu konuyu konuşuruz." Soru sormamıştım ancak ses tonum bir soru yöneltmişim gibi çıktığından Tom kafasını sallayarak beni onaylamıştı.

Arkamı dönüp sınıfa yürüdüm. Düşünecek o kadar çok şeyim varken şu an tek düşündüğüm şey görüş alanıma girmiş bulunan Julia'nın seksi poposuydu. Ve ayrıca o seksi popoyla ilgili fantezilerim.

Hayır sapık değildim, sadece 17'sine giren bir ergendim. Ayrıca, bir erkekle kendimden tiksinerek girdiğim cinsel ilişkiden sonra, Julia'nın poposu benim için bulunmaz bir nimet olurdu.

Sınıfa girdiğimde benden önce sıraya kurulan Julia'ya gülümsedim ve yanına oturdum.

"Selam."  diyerek konuya girdim. Olmayan konuya. Yalnızca onunla konuşmaya çalıştığım konuya. Her neyse.

"Selam, kedicik." Kedicik demesini ve bu kelimeye yaptığı imayı görmezden gelerek arkama yaslandım ve kitaplarımı çıkardım.

"Ödev için araştırma yaptın mı? Hani şu..."

"Aminoasit ve yapısı şle ilgili olandan mı bahsediyorsun?" diye alayla gülümsedi.

Tanrım, gülümsemesi mükemmeldi. Pembe dudakları gülümserken bile dolgun gözükebiliyordu. Ama benim bunu düşünmemem gerekirdi. 'Tanrım, bana doğru yolunu göster. Beni yönlendir.'

"Evet." kekeleyerek kurduğum kelime karşısında kızarmıştım. Bu ise onun kıkırdamasına neden olmuştu.

"Senin araştırmaya zamanın olmayacağını bildiğim için ben araştırma yaptım. Yani, evet."

Ne demek istediğini anlamıştım. Cenaze işleri, yurt parası derken çok sıkıntıya girmiştim ve Julia iyi bir gözlemciydi.

"Teşekkürler." diye mırıldanıp sınıfa giren öğretmene döndüm. Merhaba sıkıcı ders, merhaba sıkıcı-otoriter-şişko-cırtlak Bayan Carter.

Dinlemeyerek geçirdiğim ders sonunda kendimi Julia ve Calvin'le koridorda yürürken bulmuştum. Evet, Julia şu an yanımda ve hayır, yanlış duymuyorsunuz. 

"Tom ne dedi?" Calvin'in dürtüklemeleriyle kendime geldim ve omzumu silktim.

"Yurt için para gerekiyor." diye özetledim.

"Parayı ödemiştin." diyen Calvin'e döndüm. Julia'nın bunları öğrenmesini umursamıyordum. Sonuçta sıra arkadaşımdı. Ayrıca süper seksi-dolgun dudak ve kalçalara sahipti ancak bunu düşünmüyordum. Aslında düşünüyordum ve şu an kendime yalan söylüyordum. Her neyse.

"Max kavga etmiş ve kurum onu başka yurda yazdırmam gerektiğini söylemiş." dedim ve yürümeye devam ettim.

Julia anlamaz gözlerle bize bakıyor ancak bir şey söylemiyordu. Üçümüz bahçeye çıktığımızda Tom'u sarışın bir kızla yiyişirken bulmayı ummuyordum. Kıskanmamıştım, sadece... Bilirsiniz, her kız abisi olarak gördüğü erkeği kıskanır aslında.

"Tamam, artık sessiz kalmayacağım. Biri bana da ne olduğunu anlatabilir mi?" diye mırıldanan ve suratındaki şapşal ifadeye rağmen seksi olmayı becerebilen Julia'ya baktım. 'Gözlerinin içine bakarken bir kelimeyi zor söylerken, bunu nasıl anlatacağım dolgun dudaklı kız?'

A Lesbian LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin