Düşes Victoria ve Leydi Ketherin oturduğu yerden kalktılar. James yanlarından geçip masanın başına oturdu. Herkes oturduğunda hizmetçiler yemeği servis etmeye başladı. Yemek servisi bittiği zaman hizmetçiler reverans yapıp yemek salonundan çıktı.

- Nasıl geçti tatiliniz? diye sordu James.

- Gayet güzeldi. Ketherin ile biraz alışveriş yaptık ve gezdik. Sonunda biraz değişik yerler görebildik. Uzun zamandır başka yere gitmiyorduk, dedi Düşes.

- Çünkü gerek duymuyordum anne. Burası senin ülken, istediğin zaman, istediğin yeri gezebilirsin.

- Zaten sürekli buraları geziyoruz abi, dedi Ketherin lafa atlayarak.

- Bir sorun mu var Ketherin? Burayı beğenmiyor musun yoksa? Bence gayet güzel ve güvenilir bir ülkemiz var, dedi James.

- Of abi. Sende bir kere başka yerlere gitsen bir ömür boyu gezmek istersin, dedi Katherin.

- Ben burada mutluyum, dedi James.

Kısa bir süreliğine sessizlik oluştu. Kimse bir şey demiyor, sadece bakışıyorlardı. Bu sessizliği Düşes'in sorusu bozdu.

- Biz yokken sen ne yaptın James? diye sordu Düşes Victoria.

- Devlet işleri ve halkla ilgilendim. Sıradan şeyler yani. Bir değişiklik olmadı, diye yanıt verdi James.

- Tabii ki de olmaz. Ailen olmasa yalnız yaşıyorsun denilebilir abi. Bence artık biriyle evlenmelisin. Mesela birkaç yeğenim olsa hiç fena olmaz, dedi Katherin gülümseyerek.

- Bence de oğlum. Artık ölmeden önce torun sahibi olmak istiyorum, dedi Düşes de Katherin'in dediklerine katılarak.

- Anne ne ölmesi? Senin yaşayacağım çok güzel bir hayat var. Ayrıca her gün bu konuyu açmaktan bıkmadın mı? Bende biliyorum senin torun sahibi olmanı fakat doğru kişi henüz karşıma çıkmadı, dedi James.

- O kadar asil ve güzel genç kız seninle evlenmek istiyor James. Hiçbiri mi doğru kişi değil? diye sordu Düşes.

- Maalesef değil, diye yanıt verdi James.

*******

Jenna bugünkü tüm işlerini bitirmiş, Emma'nın yanına gitmek için Dükten izin almaya karar verdi. Çalışma odasında olduğunu bildiği için hemen üst kata, Dük'ün odasına gitti. Kapıyı çaldı ve "Girin" sesini duyması üzerine odaya girdi.

- Dük hazretleri rahatsız ettiysem özür dilerim. Eğer izin verirseniz dışarıya çıkmak istiyorum.

- Bu saatte nereye gideceksin Jenna ? diye sordu DÜk meraklı bir sesle.

- Sadece biraz dolaşacağım.

- Geç oldu Jenna. Yarın gezersin, dedi James.

Yarın bir sürü işi vardı. Bu nedenle hiç dışarıya çıkamayacaktı. Uzun zamandır Emma'yı görmemişti ve bugün de gidemezse uzun bir süre daha Emma'yı göremeyeceğini biliyordu.

- Sadece bir saat Düküm lütfen, dedi Jenna yalvarır bir şekilde.

- Jenna geç oldu. Dışarıda bir sürü kötü kişi var. Sana zarar gelmesini istemiyorum. Kalede kalacaksın, dedi James kararlı bir şekilde.

- Lütfen. Hem bütün işlerimi de bitirdim. Emin olun oyalanmadan gelirim, dedi Jenna.

James bir an duraksadı. Gidip gitmemesi arasında kararsız kalmıştı. Geç olmuştu ve Jenna'nın başına kötü bir gelmesini istemiyordu. Jenna'nın ısrarına daha fazla dayanamadı.

- Pekala Jenna gidebilirsin. Ama çok geç kalma, dedi Dük James.

- Çok teşekkürler, dedi Jenna gülümseyerek.

Jenna reverans yaptıktan sonra hemen odadan çıktı. Hava serin olduğundan dolayı üzerine bir şey aldı ve daha sonra kaleden çıktı. Bir haftadır Emma'yı görmüyordu. Kim bilir ne kadar çok özlemişti onu. Hızlıca kulübeye doğru yürümeye başladı. En sonunda kulübenin önüne geldi. Hemen kapıyı çaldı.

******

Emma yatağını, eşyalarını toplamış, şimdi ise yeri süpürüyordu. Hava çok güzeldi. Hafif bir rüzgar esiyordu. Yıldızlar tüm gökyüzünü süslemişti. Burada kimse onu rahatsız etmiyordu. Geldiğinden beri çiçekleri sulamak dışında doğru düzgün hiç dışarıya çıkmamıştı.

Bir haftadır Jenna'yı hiç görmemiş, çok özlemişti. Herhalde fırsat bulamıyordur diye düşünüyordu Emma. Ne de olsa kale... Çıkması çok kolay değildi. Kapı çalınca Emma hemen elindeki süpürgeyi bir kenara bırakıp,hızlı bir şekilde kapıya yöneldi.

- Kimsiniz? diye sordu Emma kapının arkasından

- Benim, Jenna.

Emma, Jenna'nın sesini duyar duymaz hemen kapıyı açtı ve Jenna'ya sarıldı.

- Seni çok özledim Jenna. Neden hiç gelmedin?

- Bende seni çok özledim canım. Ama buraya gelmek kolay değil ki. Şimdi bile zar zor geldim. Ev de kalabalık, dedi Jenna içeriye girerken.

- Kim geldi ki? diye sordu Emma kapıyı kapatırken.

- Düşes Victoria ve Leydi Katherin geldi, diye yanıt verdi Jenna.

- Düşesin ve Leydinin benden haberi var mı? diye sordu Emma.

- Hayır, yok.

- Kimse bir şey söylemedi mi? Neredeyse bi ay boyunca o kalede kaldım.

- Dük bu konu hakkında tek bir kelime bile etmememizi yoksa meydanda herkese ibretlik olsun diye öldürüleceğini söyledi.

- İnanmıyorum! Ne kadar kötü bir insan. Peki ya ben ne yapacağım Jenna ?

- Bilemiyorum. İstersen burada yaşamaya devam et. Benim için hiç sorun değil. İstediğin kadar kalabilirsin.

- Teşekkür ederim Jenna, dedi Emma, Jenna'nın boynuna sarılarak.

- Tatlım artık benim gitmem lazım. Geç kalırsam bir daha buraya gelemem. Bu arada gelemezsem üzülme. Fırsat buldukça gelmeye çalışacağım.

- Tamam, dedi Emma.

Her ne kadar Jenna'nın gitmesini istemiyor olsada elinden bir şey gelmiyordu.

Emma ve Jenna birbirlerine sarıldıktan sonra Jenna kulübeden ayrılıp kalenin yolunu tuttu.

*******

Jenna kaleye vardığında, geldiğini haber vermek ve teşekkür etmek için Dük'ün yanına gitmeye karar verdi. Bir hizmetçiye nerede Dük'ün olduğunu sordu. Çalışma odasında olduğunu öğrenince hemen üst kata çıktı. Kapıyı çaldı. "Girin" sesini duyunca içeriye girdi.

James hiç bir şey demedi ve Jenna'nın konuşmasını bekledi.

- Teşekkür ederim Dük Hazretleri. Elimden geldiği kadar hızlı gelmeye çalıştım, dedi Jenna minnettarlığını sunarak.

- Nereye gittin Jenna ? diye sordu James.

- Sadece biraz hava almaya çıkmıştım.

- Bu saatte mi ? diye sordu James tek kaşını kaldırarak.

- Çok geç değil Dük hazretleri. Hem çıktığımda hava yeni kararmıştı. İzninizle şimdi odama gideceğim.

- Pekala, dedi James başını onaylarcasına sallayarak.

Jenna reverans yaptıktan sonra hemen odasına geçti. Üstüne rahat bir şeyler giydikten sonra yatağına uzandı. Bir süre sonra da uykuya daldı. 

KALBİMDEKİ LEKE #Wattys2017Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang