Hareketleri Yavaş ve ağırdı.

Kara gözlü kardeşi beti benzi bembeyaz atmıştı.

Sonra saçlarına uzunca bir öpücük bırakıp, kapıya yöneltti adımlarını. Bu günün burada bitmesi gerekiyordu.

Son defa arkasına bakıp, kapıyı kapatmıştı. Onunda dinlenmesi gerekliydi.

Kapının kapanma sesini duyan Ceylin, kapalı tuttuğu gözlerini usulca açmıştı.

Açılan gözleri eşliğinde küçük bir damla gözlerinden firar edip, başını koyduğu yastığa düştüğünde aklından bir türlü çıkaramıyordu bu gün olanları.

Delirmiş gibiydi. Sessizlik hiç olmadığı kadar iyi gelmişti ona.

Ardından bir diğeri onu takip etti.
Vereceği bir cevap bile yoktu genç kızın . Ne kendine ne annesine ne de başka birine. Ne diye bilirdi ki...

Her şey bir kenara Barlasın son siyledikleri gelip yuva yapmıştı aklına.

O kadar emin konuşmuştu ki kendinden.

Ona haksızlık ettiğini düşünmesine sebep olmuştu. Tamam ağa ola bilirdi. Bir çok konuda son söz onundu. Ama onunda yapamayacağı şeyler vardı.

Aynı Ceylin gibi.....

Son kez gözlerinin içine bakıp gecenin karanlığında kaybolmuştu adam.

Ağabeyinin dediği doğruysa tüm gün onu aramıştı. Kim bilir neler düşünmüştü hakkında.

Büyük ihtimal onunda başka bir adamla kaçtığını düşünmüş olmalıydı.

Bu düşünceyle buruk bir tebessüm oluşmuştu dudağının kenarında.

Keşke birini sevseydi diye düşündü. Eğer birini sevseydi kimse ona bunu yapamayacaktı. Kalbi başka biri için atarken Ceylin ölse, öleceğini bilse asla Barlas Miranla evlenmezdi.

Düşünceler eşliğinde uykuya daldığında hiç zorlanmamıştı buna. Yorgun olan bedeni uykunun kollarına koşmak istiyordu sadece.

Yarın büyük bir gündü. Hem büyük hem de Ceylinin yaşayıp yaşayacağı en ağır günü.

***

Mardin de gün yeni yeni ağarıyodu.

Geceden kalma sessizlik havanın ağarmasıyla bozulmaya başlamıştı bile. Ayrı ayrı evlerden tabak çanak sesleri duyulduğunda analar evlatlarını okula gitmek için kaldırıyor, evlatlarıysa'beş dakika daha'uyumak için diretiyodu.

Bu sessizliği bölen seslerden ayrı Kadim konağında ayrı bir ses hakimdi.

Sanki büyük bir mateme hazırlanıyordu konak...

Konak çalışanları başlarına bağladıkları yazmaya kolları sıvayıp tüm yüke göğüs germeye hazırdı.

Zavallı Ayşe sabah ezanıyla kalkmış, Hatice hanımın gazabına uğruyordu.

Elini üzerindeki önlüğe silerek mutfaktan koşarak çıktığında Hatice hanım kaçıncı kez adını haykırıyordu.

''Geldim hanımağam, geldim.''

Gelip Hatice hatunun yanında durduğunda, Hatice sultan onu gözleriyle döve bilse çoktan bayıltmıştı bild. Ayşe çekinerek başını yere eğdi.

''Buyur hanım ağam. Beni çağırmışsın.''

Kadın burnundan soluyordu havayı. Hep sınırlı bir yapıya sahipti ama herkes tarafından sevilir sayılırdı.

AŞK-I ÁZAM.Where stories live. Discover now