Bir teknenin içindeydim ve karşımda güneşin altında göz kamaştırıcı pırıltılarla parlayan koyu mavi deniz ufukta sisler içinde gökle birleşiyordu.Kulaklarımı tırmalayan gürültünün sebebini ise çok geçmeden anlamıştım.Teknenin motoru bu sesi çıkartıyordu.Yaralı koluma ve karnıma baktım.Kolum ve karnıma pansuman yapılmış olsa gerek çeşitli tıbbi malzemeler ile üzeri kapatılmıştı.Bana kimin ve neden bunları yaptığını anlamak için arkamı döndüğümde gözlerime inanamadım;

Karşımda John ve Oğuz duruyordu.

Ben Oğuz 'a ve John 'a şaşkın bakışlar ile bakarken Oğuz ;

''Jack kendine gelmiş !''

John ve Oğuz ortalama teknelere göre daha büyük olan bu teknenin içinde iki adım attıktan sonra benim yanıma geldiler.

John elinde tuttuğu muştayı cebine koyduktan sonra ellerini omuzlarıma koyarak ;

'' İyi misin ?''

Ben iyi olduğumu belirtmek için kısa bir şekilde kafa salladıktan sonra ;

''Beni kurtaran siz miydiniz ?''

dedim.Kurumuş dudaklarım birbirine yapışmış ,konuşmakta zorluk çekiyordum.

Oğuz ''Evet ,Jack seni biz kurtardık.

Ben aklıma takılan soruları sormadan önce büyük bir telaş ile ;

''Zombi..Peki ya benim oradan kaçmak için binmek istemiş olduğum arabanın arkasına koymuş olduğum zombi !''

John ''Sakin ol Jack ,senin bir zombiyi arabanın arka kapısından içeri koyduğunu görmüştük.Bunun önemli bir sebebi olmalı diye düşündük ve bizi ısırmaya çalışan zombiyi zorda olsa zapt ederek onu bağlayıp teknenin alt bölmesinde bulunan küçük depoya koyduk.''

İçime büyük bir rahatlama gelmesi ile birlikte derin bir nefes aldım.Ben aldığım nefesi geri verirken Oğuz ;

''Jack ,peki bu zombiyi neden arabaya koymuştun ?''

''Aslında çok uzun bir hikaye fakat bilmeniz gereken şey o zombi insanlığın son umudu.Çünkü o virüsün tek tedavisi..''

Oğuz ve John şaşkın bir şekilde birbirlerine bakıyor hala kurduğum bu cümleyi anlamdırmaya çalışıyorlardı.

Ardından ;

''Siz nasıl geri döndünüz ?Bir gemi ile gitmiştiniz ?'' sorusunu yönelttim sessizliği bozarak.

John ''Senin ile birlikte Michael 'ın peşine düşmüştük hatırlıyor musun ?''

Ben evet manasında ''Hı..hı''gibi bir kaç mırıltı çıkardıktan sonra John ;

''Asma köprü bir anda kopmuştu.Daha doğrusu Michael ve adamları asma köprünün bitiş yerindeki iplerini kesmişlerdi.Sen ise gözlerimin önünde bu köprüden düşüp nehrin derin sularında kaybolmuştun.Ben senin öldüğünü düşünerek uzun bir yol da olsa geri karşıya geçişin bir yolunu buldum ve geri Adamsonların yanına gittim.Adamson diğer insanlardan küçük ve eskiden turistik bir adada yaşam olduğunu öğrendi ve bir gemi bularak o adaya gitmek için hazırlıklar yapmaya başladık.Senin öldüğünü düşünüyorken bir anda çıka geldin.Ben yaşıyorum dedin ve seni gemiye aldık.Yanılmış olduğumuzu biraz zaman geçtikten sonra anladık.Dış görünü ve sesi tıpkı seninle aynı olan başka birisi senin isimini kullanarak senin yerini almaya çalışıyordu.Senin neredeyse ikizin olan gencin sen olmadığını fark ettiğimizde onu geminin kuytu köşe bir yerinde ellerini ,ayaklarını ve ağzını bağladık.Oğuz ve ben bu tekne ile senin izine düştük ve zor bir arayıştan sonra seni bulduk.Gerisi zaten biliyorsun..''

PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI )Where stories live. Discover now