Bölüm-2- Yangın

127 5 8
                                    

Multimedia da Beste..İyi okumalar...

Efe. Efe karşımda oturuyordu. Hani şu esmer,yeşil gözlü ve sert bakışlı olan çocuk. O bizim Efe'ymiş. 4 senedir yüzünü bile görmediğim kişi.

Efe'yle biz önceden aynı apartman da oturuyorduk. Ama onlar hiç kimseye haber vermeden taşınmışlardı. O zamanlar birbirimizi seviyorduk. Bence o bir çocukluk aşkıydı. Hislerim gerçekmiydi onu bile bilmiyorum.

Ama şuan onu, bana haber bile vermeden 4 yıl önce hayatımdan çıkmış olan kişi olarak görüyorum.

"Beste" yıllar sonra sesini ilk defa duymuştum.

"Sesin baya bi değişmiş."

"Özür dilerim."

"Neden? Çocukken seni sevdiğimi biliyodun. O gün senin yanında olmak için evine geldim ama kapıyı açan olmadı. Komşular bana sizin gittiğinizi söylediler. Şimdi karşıma çıkmış özür diliyorsun. Seni sevdiğimi bildiğin halde habersizce hayatımdan gitmen yetmiyormuş gibi   birde üstüne senden tam 4 yıl haber alamadım. Bu yüzden mi özür diliyorsun?"

Sonlara doğru sesim kısılmışdı. Onu özlemiştim ama ondan nefret de ediyordum.

Ayaklarım istemsizce beni kaldırdı ve onun yanına götürdü. Onuda ayağa kaldırdım. Elimi yanağına öyle sert bir şekilde indirmiştim ki ses kantinde yankılandı. Bize bakmayanlarda artık bakıyorlardı.

Herkes şaşkındı. Efe hariç. Galiba o böyle birşey bekliyordu.

Dayanamadım. Çünkü onu özlemiştim. Kollarımı boynuna doladım. O da bunu bekliyormuş gibi hemen kollarıyla belimi sarmıştı.

Biraz boyu uzamışdı sanki. Gözlerinin yeşili daha da koyulaşmışdı. Kolları daha güçlü sarıyordu belimi. Belki o da özlemiştir beni.

"Yeter bu kadar sarmaş dolaş. Sizi mi izleyeceğiz?!"

Kollarımı Efe'den ayırdım ve bunu diyen kişiye sert bir şekilde baktım. Fakat sonra onun gözlüklü olduğunu farkettim ve sert bakışlarım şaşkınlığa döndü.

"Göz zevkimizi bozuyorsunuz, gidin kendinize tenha bir yer bulun. Orada işinizi daha iyi halledersiniz."

Gözlerim biraz daha büyüdü. Ne saçmalıyordu bu?
Efe tam ona doğru gidecekken kolundan tuttup sandalyeye oturtdum.

"Takma sen onu her zaman böyle."
Aslında onun böyle birisi olduğunu bilmiyordum. Yani dışardan itici bir tip gibi gözükmüyordu. Hele o gözlükleri siyah ve kalın çerçeveli. Bence sadece ona gözlük yakışıyor. Çünkü gözlüğü onun kafasında görmeye öyle alıştım ki diğer gözlük takanlar insan değilmiş gibi geliyor bana.

Masada oturan Maviş hemen atladı.

"Hadi tanışalım daha tanışmadık bile."

"Aaa, doğru diyosun ben Tuğba."

"Ben Bilge."

"Ben Efe."

"Bende Buğra bu da Çağan." dedi Maviş. Vay demek adı Buğra havalı isim.

"Ben de Beste."

"Biliyoruz. Bilge söyledi bize."dedi Maviş. Ay pardon Buğra. Alışmışım Maviş demeye.

Efe ile aramızda olanları Tuğba ve Bilge de biliyordu. Onlarda aynı mahallede oturuyorlardı. Ve ikiside Efe'nin kuzeni olan Yiğit'i seviyorlardı. Bu yüzden haftalarca küs kalmışlardı.

Fakat Yiğit ikisini bir araya getirip konuşmuşdu. Bana ne konuştuklarını hâlâ söylemiyorlar ama bu konuşma iyi gelmiş olacak ki ikisi tekrar barışmışlardı.

Gözlüklü Soda Where stories live. Discover now