3.BÖLÜM

85 60 0
                                    

Koşarak kapıyı açtım . Gelen Umut'tu . Üstü başı dağılmış , kravatının bağı çözülmüştü . Mavi gözleri adeta ateş püskürüyordu . Ne olduğunu sordum ama hiçbir şey söylemedi . Hiç susmak bilmeyen Umut , şimdi de dut yemiş bülbüle dönmüştü . Merak etsem de daha fazla üstelemedim . Onu içeriye aldım ve lila renginde olan kanepeye oturttum . Yatak odama giderek gardrobumun üst gözündeki ilk yardım setini aldım . Oturma odasına indiğimde herkes gitmiş yalnızca Umut kalmıştı . Yanına yaklaşınca onun uyuduğunu gördüm . Uyanıkken üzerinde şeytanlıktan başka bir iz olmayan çocuk , uyuyorken oldukça çekici ve masum göründü gözüme . Ona aşık olduğumu bir kez daha kabullendim . Bu güzel düşüncelerden sıyrılarak ona yiyecek bir şeyler hazırlamak için mutfağa gittim . Mutfak oldukça küçüktü ama iki kişi için fazlaydı bile . Kapının hemen karşısında şirin , küçük dört kapaklı bir mutfak dolabı vardı . Hemen altında oldukça alçak ve başının yarısı kırık olan musluk vardı . Bu musluğu da en kısa zamanda değiştirmeliydik . Yoksa evde her an bir su baskınına maruz kalabilirdik . Mutfağın ortasında küçük , yuvarlak , kahverengi bir masa ve etrafında dört tane küçük şirin tabure vardı . Buzdolabını açtım ve içinden parti için aldığmız portakallı meyve suyunu aldım. Mutfak dolabından beşiktaş baskılı kupayı aldım ve onun içerisine meyve suyundan doldurdum . Domates , salatalık ve balı alarak küçük kâselere koydum . Daha sonra hepsini tepsiye koyarak oturma odasına geçtim . Umut uyanmış ve doğrulmaya çalışıyordu . Hemen tepsiyi sehpanın üzerine koyarak yetiştim ve sırtına yastık koyarak onun dengede durmasını sağladım . Soğuk bir sesle "Teşekkür ederim!"dedi. Sehpanın üzerindeki tepsiyi alarak ona uzattım . Portakal suyuna baktı , baktı ve bana dönerek :
"Ya bu bardağı değiştir ya da bunu çek gözümün önünden !" diye bağırdı . Verdiği tepkiyi anlayamadım . Kalkıp bardağı değiştirdim . Bunun üzerine iştahla yemeye ve içmeye başladı . O yerken ben de onu izliyordum . Çok değişik bir yapıya sahipti . Bir an bir melek olup nazikçe konuşuyor sonra birden hödüğe dönüşüyordu . Onu iyice incelediğimde dar gömleğinin içinde kalan kaslarının iyice belli olduğunu gördüm . Birazdan kalkıp hazırlandı ve gitmek için kapıya yöneldi . Çantasını yerden alırken bilegindeki galatasaray bilekliğini gördüm.
"Oppps!"
İşte o an anladım ki kupa bardağın beşiktaşlı olmasından dolayı sinirlenmişti . Görünüşe göre o fanatik bir galatasaray taraftarıydı . Ama ben de onun tam tersine fanatik bir beşiktaşlıydım . Onu uğurladıktan sonra odama çıktım ve etrafı biraz toplamaya karar verdim . Gardrobumu boşalttım ve tekrar , özenle katlayıp dizmeye başladım . Derken gözüme mor kısa ve pileli olan elbisem ilişti . Bu eski sevgilim Selim ' in bana hediye ettiği son derece muhteşem bir elbiseydi . Ama artık onu beğenmediğimi düşündüm . Çekmecenin gözünden çöp poşetini çıkararak o elbiseyi ve daha birkaç parça istemediğim eşyayı attım . Derken aklıma Aslı geldi . Partiden sonra onu hiç görmemiştim . Telefonumu bularak onu aradım . İki defa çaldıktan sonra telefon açıldı . Aslı ' nın sesini zar zor duyuyordum . Bayağı gürültülü bir yerde olduğunu seslerden anladım . Ona nerede olduğunu sordum . Bana:
" Kanka , beni merak etme ! Okuldan ikinci sınıftan bir çocuk çok ısrar edince bir bara geldik.İki saate kalmaz dönerim."dedi.Arkadaşının ismini sordum merakla . Bana
"Selim ." dedi . Telefonu kapattım . Bir an aklıma eski sevgilim Selim geldi . Bu benim eski sevgilim Selim olamazdı . Sonuçta şu koca yeryüzünde bir sürü Selim vardı . Selim de hukuk fakültesini kazanmıştı ama okumaktan sıkıldığında için babasının şirketinde , babasına yardım ediyordu . Selim uzun boylu , belirgin bol kaslı , siyah kocaman gözlerinin birleşip bütünleşmesiyle harikalar yaratan bir çocuktu .
Ta ki ayrılmamıza sebep olan pisliği yaptığı güne kadar .

5 AY ÖNCE
O gün Selim ' le buluşup bir şeyler yapacaktık . Büyük bir özenle hazırlandım . Az sonra telefonum çaldı . Arayan Selim idi . Açtım . Baktım . Bana çok hasta olduğunu ve gelemeyeceğini , evde olduğunu söyledi . Telefonu kapattık . Bu duruma üzülmüştüm . Sonuçta sevgilisinin hasta olması her genç kızı üzerdi . Mutfağa girdim ve ona çorba yaptım . Bol limonlu mercimek çorbası . Aslında yemek yapmayı bilmezdi ama mercimek çorbasını yapmayı bana hizmetçimiz Ayşe teyze öğretmişti . Çorba piştikten sonra üzerine montumu alarak evden çıktım . Hava yağmurludur ama aşk engel tanımazdı . Hemen taksiye atlayarak Selim ' un evine gittim . Kapıyı çaldım . Kapı açıldığı an kan beynime sıçradı . Okula yeni gelen kız Burcu , yarı çıplak bir şekilde karşımda duruyordu . Selim beni bu sürtükle resmen aldatmıştı . O sinirle kıza bir tokat patlattım ve yukarı Selim ' in yanına çıktım . Getirdiğim çorbayı başından aşağı döktüm . Kapıya doğru yöneldim . O sırada Selim ' de yanıma gelerek kolundan tuttu ve onu dinlememi söyledi . O sinirle bir tokat da ona patlattım . Koşarak oradan uzaklaştım . Sonraki günlerde yanıma hiç uğramadı . Anlaşılan yanlış kişiyi seçmiştim . Tek tesellim zararın neresinden dönersem kâr olduğuydu .

Bu düşüncelerden sıyrılarak mutfağa indim ve yiyecek bir iki lokma bir şeyler ayarladım . Karnımdaki zil seslerini ancak böyle durdurabilirdim . Buzdolabından krem peyniri çıkararak bir dilim ekmeğin üzerine sürdüm . Bir bardak da portakal suyu içtim . Az sonra kapı zili çaldı . Gelen Aslı ' ydı . Hızla içeri girdi . Kendini mutfağa atarak bir şeyler yedi . Açıktığı her halinden belliydi . "Canım arkadaşım benim ! " Karnını doyurduktan sonra üzerine pijama takımını giydi ve kız gecesi yapmaya karar verdik . PTT (Pijama Terlik Televizyon) mesaisini daha ilk geceden başlamıştı . İzmir ' den getirdiği laptop ' a "Evde Tek Başına" filmini taktık . Tam bize göre bir filmdi . Ne de olsa evde tek başımızaydık .

AŞKIM UĞRUNAWhere stories live. Discover now