Bir

216 14 7
                                    



Hava kararalı birkaç saat olmuştu. Etrafta kimse görünmüyordu. Lancaster Caddesi için bir yenilik değildi bu. Gün ışığı olsun olmasın asvalt yol, kaldırımlar, binalar hep kalabalıktan yoksundu. İki üç yıl öncesine kadar ışıl ışıl parlayan bu cadde, başına gelenlerden sonra ölüm sessizliğine bürünmüştü. Görüş alanına girildiğinde herkesin gözlerini kaçırdığı, hatırlamak istemediği olayları tecrübe etmişti burası. Dükkanlar, lokantalar, neşeli insanlar usul usul terk etmişti. Ayakta kalmaya uğraşan son bir iki salaş işletme de kepenklerini aylar önce kapatmıştı. Issız sokaklar, ıssız kalplerin meskenine dönüşmüştü zamanla. 

Nova kucağına aldığı kedinin başını okşayarak yürürken düşünceliydi. Adım seslerini gizleyecek hiçbir gürültü yoktu. Camları paramparça olmuş bir barakanın önünde oturan genç adama yaklaşırken hiç tereddüt etmedi. Onu burada ilk kez görüyordu fakat oğlanın üzerinde hiç de oraların yabancısıymış gibi bir hava yoktu. Aslında, ikinci de denebilirdi, mühim değil. Kapşonunu başına geçirmiş, gökyüzüne üflüyordu sigarasını. Gözleri siyah beyaz eski bir fotoğrafa dökülmüş iki damla gökyüzü mavisi boya gibi görünüyordu ne var ki duman önüne geçtikçe onu da grileştiriyordu. Nova içinde en ufak bir heyecan hissetmiyordu, bu garipti oysa kim bilir kaç kez kafasında canlandırmıştı bu anı ve hiçbirinde de sakin kalabileceğini düşünmemişti. Tek korktuğu onu rahatsız etmekti. Gencin yanına oturduğunda kedi de yolculuğun uzun sürmediğine sevinmişti. Onları yalnız bırakmak ister gibi uzaklaştı yere iner inmez. Yüzü tıpkı fotoğraflardaki gibi, diye düşündü kız. Daha doğaldı yalnızca. Gözlerinin altındaki hafif morlukları kapatan bir makyaj yoktu ya da şaşkın bir gülüş. Uzatmadan söze girmeliydi artık Nova, sigarası bitmeden.

"İyi saklanıyorsun aslında."

Genç şaşırdı ve kıza döndü. Gözleri daha da belirginleşmişti.

"Efendim?"

"Gerçekten Lancaster'da olabileceğini duyduğumda inanmak istememiştim ama öylesin. Nasıl oldu da öldü ruhun anlatsana."

Niall, kapşonunu indirdi ve güldü. Saçları eski halinin aksine doğal rengindeydi ve şaşırtıcı biçimde uzundu.

"Ruhum öldü demeyelim şuna rica ederim fazla dramatiksin. Nasıl buldun beni?"

"Seni tanımamak çok zor. Gözlerin ele veriyor."

Sigarasını yere atıp üstüne basarak söndürdükten sonra cevap verdi.

"Seni stalklıyorum demiyorsun da."

Espirili kişiliği hiç değişmemişti. Bunun farkına varmak bile Nova için fazlasıyla sürrealistikti. Hatta belki de gerçek bile değildi, bu gözlerinin ona ilk yalan söyleyişi olmayacaktı ama boş verip anı yaşamaya karar verdi.

"Tamam bu önemli mi gerçekten?"

Şimdi ikisi de gülüyordu. Lancaster'dan yükselen kahkahalar ne tuhaftı. İçinde kesinlikle buruk bir şeyler olmalıydı.

"Hatırlanmak güzel."

"Hiç unutulmadın ki."

Eski kaldırımın desenleri çok ilgi çekiciydi sanki, göz göze gelmek ne kadar zor geliyordu onlara.

"Benimle yıllarını geçirmiş gibi konuşuyorsun. Kendimi suçlu hissediyorum seninle yeni tanıştığım için."

Yüzünü yakından ilk kez gördüğü birine karşı haddinden fazla şey hissediyordu Nova. Onunla yıllarını geçirdiği önermesi yanlış sayılmazdı, bizzat doğru olmasa da.

"Asla bitmeyecek sanmıştım. Şimdi çok tuhaf geliyor, demek ki o kadar da mükemmel değilmiş diyorum."

Niall başını kaldırıp Nova'ya baktı.

"Kameralara yansımayan öyle çok şey vardı ki, kusursuz görünmeye çalışıyorduk ama her şey elimizde patladı görüyorsun."

Nova muzip bir sırıtışla gözlerini Niall'a dikti.

"Kameralara yansımayan demişken.. Doğruyu söyle lütfen Larry ger-"

Cümlesini tamamlayamadan sözü genç adamın gülüşüyle kesildi.

"Tanrım, hiç sormadın varsayıyorum."

Geçmişi derinden yaşayan birisiyle yad etmek bir anlığına da olsa zamanda yolculuk yapmaya benziyordu. Üzerinden hiç vakit geçmemiş gibi, aynı hissederek birkaç saniyeliğine, özlemi duymadan hemen önce.

"Özlüyor musun hiç?" derken gözlerini kaçırdı.

"Çok."

Söylenecek çok fazla şey ve söylemek için çok az cesaret vardı. İkisi de içlerine tohumları atılan hissin ne olduğunu tam olarak anlayamamıştı. Niall telefonunu titreten bir kısa mesajı okuduktan sonra ayağa kalktı. Ne ismini sormuştu kıza ne de numarasını. Nova da sormadı hiçbir şey.

"Gitmem gerekiyor, üzgünüm."

İkisi de tekrar görüşmek istediğine emindi.

"Hoşçakal."

Sözleşmediler.

Bir şekilde birbirlerini bulurlardı nasılsa. 


-Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Listenize eklemeyi unutmayın. :) -

Supernova | horanWhere stories live. Discover now