Tutsak-2

3.9K 45 6
                                    

Hikayenin bölümlerini kısa yapacağım ama hikayeyi yazabildiğim kadar uzun yazacağım.  Belki de şu anda kendi kendime yazıyorumdur ama bunu okuyan en az bir kişi varsa ona çok çok çok teşekkür ediyorum.

Gözlerimi en ufak ayrıntısına kadar kahverengi kullanılan bir oda da açtım.

"Abi kız uyandı!"

Uzun zamandır uyuduğumu tahmin ettiğim için bir anlık ses başımın içinde yankı yapmaya başladı. Başıma sanki biri çekiçle vuruyormuş gibi bir his vardı. Başımı ellerimin arasına sıkıştırdım. Ama ne fayda ki başımın ağrısı geçmiyordu.

İçeri 2 adam girdi biri 30'lu yaşlarda yapılı ve oldukça... şey... karizmatik.

Diğeri ise 20'li yaşlarda kirli sakallı ama öbürünün aksine daha yumuşak gözüküyordu.

"N..ne.. ne istiyorsunuz benden?"

"Ne istediğimizi biliyorsun güzelim."

30'lu yaşlarda ki adam elini bana uzattı. "Ben Berat -yanında ki 20 li yaşlarındaki çocuğu gösterip- bu da kardeşim Serkan. Senin adını öğrenebilirmiyim?"

Berat... Berat... Tanrım, nasıl bir güzellikti bu. Dilim tutulmuştu. Tek kelime edemiyordum. Sahi, neydi benim adım?  Güzelliği ismimi unutnama sebep olmuştu. Tanrım, bunu sen mi yarattın? Bu adamı, beni kendi çukurumdan kurtaramayan tanrı mı yaratmıştı? Sanırım tanrı tüm gücünü bu mahluku yaratırken harcamıştı.

"Cevap vermeyecek misin?"

"Ş..Şey denim adım... benim adım Sinem."

"Sinem..." ismimi bir kaç kez tekrarlayıp kahkaha atmaya başladı. Ne vardı bunda bu kadar komik olan?

Gülmeyi kesip tekrar eski ciddi ve karizmatik haline döndü.

"Şimdi söyle bakalım nerede o *ruspu çocuğu"

"Kimden bahsediyorsun? Yemin ederim bilmiyorum."

Tekrar bir kahkaha patlattı. Bir anlık gözüm isminin Serkan olduğunu öğrendiğim adama döndü. Bana acıyan gözlerle bakıyordu.

Kahkahanın kesilmesiyle Berat'ın elini saçlarıma doladığını hissettim.

"Seni oruspu! sana inanacağımı mı sandın? Eğer nerede olduğunu söylemezsen şimdi, burada sen nerede olduğunu söyleyene kadar seni döveceğim!"

Ne kadar Kaba ve cani bir adam.

"Yemin ederim bilmiyorum. 4 tane adam odaya girdiğinde o balkondaydı bildiğim tek şey bu. O adamın daha ismini bile bilmiyorum. Şimdi yalavarırım bırak beni."

Saçımı bıraktı ama canımı daha fazla acıtan bir şey yaptı. Suratımın tam ortasına öyle bir tokat attı kı kendimi yatağın öbür ucunda burnum kanarken buldum.

Daha fazla dayanamadım. Canımın acısından ağlamaya başladım.

Saçımı tekrar tutup yüzümü onun yüzüne çevirdi. Aramızda bir, iki santim vardı. Nefesini suratımda hissediyordum.

"Onun ismini bilmiyorsan ne işin vardı odasında, yarı çıplak."

Arkada beni bayıltan sıska adam konuşmanın arasına girdi "Abi kadın fahişe."

Bu kelime canımın daha fazla yanmasına neden oldu. Saçımın acısına dayanamayıp karın boşluğuna tekme attım.

Yapılı bedeni sayesinde pek canı yanmamışa benziyordu ama yine de bir iki adım geriledi. Tokat atmak için elini havaya kaldırmıştı ki Serkan vurmasın diye elinden tuttu.

"Abi yeter. Kızın haline bak. Sebepsiz yere vurmanın bir anlamı yok."

Berat gözlerini kapatıp şakakların okşadı. Bir iki dakika hiç bir şey yapmadan öylece kaldı ve sonra odadan çıktı. O çıkınca adamıda peşinden gitti.

  Oda da sadece ben ve Serkan kaldık. Koyu kahverengi gözlerini üzerimden ayrılmıyordu. Gözleri göğüslerim ve gözüm arasında gidip geliyordu. Yatağa oturdu. O yatağa oturunca ben de sürünerek yatağın öbür ucuna gittim. Ellerimle yarı çıplak göğüslerimi kapattım.

"Bir fahişe s*kilmekten mi korkuyor?" Güldü.

"T... teşekkür ederim."

"Niçin teşekkür ediyorsun?"

"Sen olmasaydın o aptal beni öldürecekti."

Yanıma doğru yaklaştı. Yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına doğru itti. Gözlerime bakıyordu ama ben onun gözlerine 1 saniye bile bakamadım. Boynumda ki ıslaklık ve ağırlıkla irkildim.

Boynuma hafif bir öpücük kondurdu ve başını boynuma yasladı.

Onun amacını biliyordum...

Ucuz bir fahişe olduğum için beni altına alacaktı. Ama izin vermeyeceğim. İnsanların beni bu kadar ucuz görmesine izin vermeyeceğim.

Onu geri ittim.

"Dokunma bana."

Beni dinlemedi tekrar bir öpücük kondurdu. Ama bu sefer dudağıma. Sanırım hayatımda ilk defa bir öpücükten bu kadar etkilendim.

Ne yapmaya çalışıyordu allah aşkına.

"Niye bu işi yapıyorsun, güzelim."

İkimizde neden yaptığımı biliyorduk. Bir iki kuruş için bedenini satan ucuz kadınlardandım. Bu kadar. Başka bir sebebi yok. Ama muhtaçtım. Paraya, sevgiye, şefkate. Her şeye muhtaçtım. O bunu anlayamaz. Neler yaşadığımı bilmiyor.

"Gitmek istiyorum."

"Gidemezsin. Berat Bayrak'ın elinden kurtulmak o kadar kolay değil  Berat o tekmenin bedelini sana gösterecek."

Ağlamaya başladım. Oyuncağı elinden alınmız minik bir kız çocuğu gibi.

"Ben bir şey yapmadım yalvarırım bırakın beni. Ne isterseniz yaparım. Sizinle birlikte olu-"

"Bizimle grup yapar mısın?" Alay ettiği çok belliydi ama cevap bekliyordu. İstediği şey bir fahişenin alıştığı bir şeydi ama ne söyleyeceğimi bilemedim.

"Evet. Ne isterseniz. yalvarırım bırakın beni."

Bir şey demedi. Sadece baktı. Acıyan gözlerle baktı bana. Bakışlarının altında ezilir gibi hissettim. Utanç verici.

Gözlerini kıstı ve gözlerime baktı. "Yazık. Çok yazık.

Yatağın yanında ki masadan makyaj aynasını alıp yanıma geldi. Makyaj aynasını yüzüme çevirdi. Gözlerimin altı morarmıs, rimelim akmış, rujum bozulmuş, omuzuma düşen  saçlarımda dağılmıştı. İğrenç gözüküyordum.

"Nasıl da çirkinsin değil mi? Sen çirkinliği seçtin güzelim."

***

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 09, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Mafyanın FahişesiWhere stories live. Discover now